Bazen gerçekten saf olduğumu düşünürüm...

Öyle enteresan olaylar cereyan eder ki, sana mı kaldı tasası diye omuz silkmek varken, tutar bir de kendime göre haksızlık yapıldığını düşündüğüm güruhların yanında taraf olmak gibi bir işgüzarlığı kendime vazife edinirim...

Bunun bana küfür, hakaret, tehdit olarak döndüğünü defalarca görmeme rağmen, benim tavrım değişmez...

Hep aynısını, bir dejavu gibi tekrar tekrar yaşarım...

Son yanlışım... bir önceki yazım...

Tabi, siz son dediğime bakmayın...Şu ana kadar ki son yanlışım... Bundan sonra yapacağım yanlışlar henüz istisna...

Hatırlarsanız, DTP'lilere yapılan bir haksızlık olduğunu düşünmüştüm, şu son resepsiyona davet edilmemiş olmalarının...

Henüz ortada fol ve yumurta yokken, neden böyle bir ayrımcılığa tabii tutulduklarını sorgulamış, bu tavrı da doğru bulmadığımı eklemiştim...

Tek kelime ile halt etmişim!..

Yazıyı kalemle yazmadığım için, yazımın mürekkebi kurumadı daha!.. demem ne kadar doğru olur bilemiyorum ama...

Daha yazının üzerinden saatler geçmişti ki, benim Türk'lerin acılarını, kaygılarını, hassasiyetlerini en başta Kürt kökenli milletvekillerinin anlaması lazım satırlarıma nisbet yaparcasına tuhaf açıklamalar geldi Türk'ten...

Kırsalda yapılan teröristlerle mücadelede, teröristlere karşı kimyasal kullanıldığı iddiası en hafif olandan...Askerleri kastederek, birileri bu ülkenin sahipleriymiş gibi görüyorlar kendilerini tarzı devam eden ifadeler...

Zannediyorum, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar geçen, kritik süreç beklendi...

Gerçekten, daha önceki hülle ile Meclise girip, tekme tokat ile çıkışlarını düşündüğümde...

Geçen yıllar, akıllarını başlarına getirmiştir diye bir iyiniyet beklentisi içerisindeydim...

Türkiye' nin demokratik kazanımlarının, kendilerine sağlamış olduğu ayrıcalıklı pozisyonu bu şekilde heba etme ihtimallerini pek düşünmemiştim...

Silahları nerelerden aldıkları açık seçik belli, kimlerin maşası oldukları açık seçik belli bir çetenin, avukatlığı herhalde bir milletvekilinin işi olmamalı diye düşünüyorum...

Hele hele, hem kendi insanlarına bu kadar zararı dokunan, hem de kendi insanları olarak görmeyip öldürülecek birer hedef olarak düşündükleri Mehmetciklerin daha kanları kurumadığı halde, hâlâ kahrolası mayınlara karşı her gün şehit haberleri aldığımız bir ortamda, bu tahrik neyi amaçlıyor bilemiyorum?..

En kolay iş, linç etmek diye düşündüğüm için...

Kürt ırkçılığı yapan insanlara giydirmenin, zaten onların Meclis'e girmeden boyunlarına asılı olan yaftanın sahipleri tarafından onanacağını bilmeme rağmen, ve Kürt'lerle ilgili en ufak bir olumlu yazının insanı, PKK sempatizanı yapma tehlikesi gibi bir riski yükleyeceğinin de farkında olmama rağmen...

Zor olanı seçip, insanları sağ duyulu olmaya davet etmiştim...

Yanılmışım...

Anlaşılan o ki, DTP liler ateşle oynadıklarının farkında olmadan, sağ duyudan yoksun, geçmişten ders almamış bir şekilde en kötüsü de kürt halkı ile pkk yı ayırt edemeden... vekil olmuşlar...

Kimin vekili olduklarını, bir kere daha düşünmelerinde fayda görüyorum...

Yolun daha başındayken!..