Altın yaldızlı davetiye...
Şu sıralar koro halinde, A'dan Z'ye yeni bir türkü tutturmuşuz... Sigara niyetine, mantığımızı kül tablasına döküyoruz...Acımız sağlıklı düşünmenin önüne geçiyor...
Girelim mi?..
Girmeyelim mi?..
Girmeyeceksen daha önceki tezkereler gibi karar çıkartıp, tezkerenin ağırlığını iki paralık etme!..
Hani hep konuştuğumuz 'Mahalle Baskısı' nın kralını seyrediyoruz...
Mahalle haklı... Yerden göğe kadar...
Yitip giden gencecik fidanlar, düştüğü yeri kor haline getiriyor...
O kızgın kor, Ülke'yi adeta en doğusundan, batısına kadar yangın yeri haline getiriyor, yürekleri yakıyor...
Ve çözüm olarak...
"Sözün bittiği yerdeyiz!" ifadesi kullanılıyor...
Bu sınırötesi atraksiyonu, sizce yangını söndürür mü?..
Yoksa büyütür mü?..
En avami tabiriyle tüm halk, canının yanmasından dolayı, haklı olarak takımının 'Ülke'sinin 'En iyi savunma hücumdur!..' şekliyle hareket etmesini istiyor!..
Dünyanın en büyük ordularından birisine sahibiz... (Besliyoruz) demiyeceğim, bu sanki içinde bir gizli aşağılama da barındırıyor...
Ama, güneydoğunun tam da siyasi demografik yapısı değişmişken, orada yaşayan insanların da ağababaları olmadan, Devlet tarafından adam yerine konulduklarını hissetme ihtimallerinin ayyuka çıktığı bir demde, yeni yeni ürkekliklerini üzerlerinden atıp, oylarıyla adeta DTP ye ve PKK ya meydan okumaya başlamışlarken, yeniden 1 nolu aktörün sivil insiyatif yerine, silahlı insiyatif olması...
Gerçekten çok düşünülmesi gereken bir konu...
Resmen, altın yaldızlı davetiye yolluyorlar...
Yaptıkları her kalleşce, alçakca eylem canımızı en içten ve en acıtıcı şekilde yakıyor...
Zaten amaçları tam da bu...
Canı yanan bir milletin, nasıl bir baskı unsuru olabileceğinin farkındalar.
Ülke koskoca bir mahalle ve hep bir ağızdan bastırıyor...
Girin!..
Ben ve bir kaç tane daha, faydası olmayacağını tam tersi daha büyük zararlar açabilme ihtimalini düşünen vatandaş ise... Nafile cılız bir sesle haykırıyor...
Girmeyin!..
3-5 ay eğitim verdiğiniz, o kadar süre içerisinde asla 'uzman' olamayacak çocukları, yem etmeyin!..
İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da, Diyarbakır'da, Van'da, neredeyse ellerini kollarını sallaya sallaya can ve mal kaybına sebep olan eylemler gerçekleştirebilen ( ki ne hikmetse bu eylemler, daha 1. dakikasından itibaren örgütüyle beraber ilan edilebiliyor!..)bu da benim fazlasıyla midemi bulandırıyor...
Örgütün beslendiği kaynaklara, silahların geldiği yerlere dokunamadan, o yolları kapatamadan... .
Onlara karşı gerekli önlemleri almadan...
Girmeyin!..
Bölge yeniden yavaş yavaş, Olağanüstü hâl bölgesi olmaya doğru gidiyor...Sivil irade hiç bir şey yapamamakla suçlanıyor ve insiyatifi yeniden elinden kaybediyor... (Ne kadar elindeydi ayrı bir tartışma konusu)
Amerika'nın tepkisine rağmen, İran'la anlaşma üzerine anlaşma yapıyoruz.
Doğuda kuyu üzerine kuyu açıyoruz.
Bölge halkı ilk defa belki de Ankara'dan umutlanmaya başlıyor.
DTP seçimlerde resmen beklentisinin çok altında oy alarak, hüsrana uğruyor.
Bu ara, trafik kazalarında en önemli mahkeme dosyaları kaybolduktan sonra, Şemdinli davaları Askeri Mahkemeye havale ediliyor...
Askerler emekli olduktan sonra, birer ikişer bölgedeki 'havayi fişek' (!) gösterilerine katkılarını anlatıyorlar...
Yetmiyor birde Cumhurbaşkanı bölgeyi ziyaret ediyor...
Bakmayın siz, 'sakın sınırötesine geçmeyin!..' diye karşı çıkan dünya ülkelerine...
Nato Komutanı dahi, Türkiye'ye mani olamayız diyerek âdeta yeşil ışık yakıyor...İsrail'de eğitilmiş, Amerikaya götürülüp aylarca eğitim almış, 'peşmerge kuvvetler' bir de üzerine üstlük sınırımıza doğru, taciz ateşlerine başlıyorlar... Yani es kaza müdahaleden vazgeçerler ne olur ne olmaza karşı tüm önlem hazır...
Dün ilk AKP döneminde, tezkere çıkmasın diye oy veren koro... Bugün ikinci AKP döneminde tezkere çıksın diye bastırıyor...
Biz henüz, Profosyonel terörle mücadele timi için ön kayıtları kabul ediyoruz...
Daha açık konuşayım arkadaşlar... Bir Türk Dünyaya bedel falan değildir!.. Bunu kafanızın bir yerine yazın...
Türk Vatanını sever, Vatanını aziz bilir, Vatanı için canını düşünmeden verir... Ama bir Türk Dünyaya Bedel Değildir...
Savaş tamtamcıları, Halkın psikolojisini savaşa hazırlayıp, Ülkeyi mevcut rayından çıkarmak isteyenler, Muhtıralarla, Cumhuriyet Mitingleriyle, Seçimlerle elde edemediklerini, top yekün bir ülkenin geleceğini, yönünü ateşe doğru çevirerek çok tehlikeli bir oyun oynadıklarının farkında değiller mi?.
Bal gibi farkındalar...
Kıçı kırık bir Barzani'ye haddini bildirmeyeceğiz de ne olacak?..
Üçbuçuk teröriste meydan mı bırakacağız?
Haydi ordular ilk hedefiniz Kuzey Irak ileri!...
İyi de, kardeşim 13 köylün, Kuzey Irak'ta öldürülmedi... 14 Askerin Kuzey Irak'ta şehit edilmedi... 7 askerin kendi Kuzey Iraktaki karargahlarında güpegündüz öldürüldükten sonra, katilleri ellerini kollarını sallayarak kaçmadı...Her gün mayınlara Kuzey Irak'ta şehit vermiyorsun...
Ne kadar ucuzcu ve çözüm olmayacağı biline biline alınan bir tavır bu.
Kabul, gurur okşuyor... Dosta düşmana 'inceldiği yerden kopar...' havası atmak, onurlu bir duruş gibi gözüküyor!..
Otuz yıldır, girmişsin çıkmışsın milyarlar akıtmışsın, o zaman konjüktör daha da uygunmuş girmen desteklenmiş dahi...
Sonuç?..
Koskoca bir SIFIR...
Eee şimdi, bu tam tekmil yetmiş milyonu hazırladığınız Kuzey Irak'a girersek bu iş biter psikolojisinin sebebi nedir?..
Girmeniz için size uzatılan Altın Yaldızlı Davetiye, Irak'laştırılmak istenen bir Türkiye'nin düşmemesi gereken en büyük tuzakken...
Bahçeli'nin tabiriyle, Kuzey Irak'a girilmesini istemeyenler, PKK yandaşıdır sözünden hareketle, bu yazıyla bir şekilde yandaşlık yapıyorum öyle mi?..
Aklımızı başımıza devşirelim!..
Ölen çocuklar, hiç kimsenin hesabını istemediği, sormadığı, karşılıksız kurbanlar olarak yollanan İsmail'ler diye, içeride yapılan hataları örtbas etmek için çocuklarımızı bataklığa yollamayın!..
Türkiye'yi gerçekten seviyorsanız, Irak'tan tabutlar geldiği zaman ne hesap vereceksiniz?.. diye İlk tezkere zamanındaki sorunuzun, şu an ne anlama geldiğini bir kere daha muhakeme edin!..
Şehit kanları, her zaman kullanıldı... Gene kullanılacak...
Otuz yıldır avucunun içi gibi bildiğin, topraklarında başarıyla yürütemediğin bir mücadeleyi, günlerce öncesinden davul zurna eşliğinde... Trübünlere 'gireriz dedik mi gireriz' ucuzluğunda, asla başarıya ulaştıramazsınız!..
En başta Profosyonel ve en uç techizatlarla donatılmış ve tam eğitim almış bir terörle mücadele timi ile, kendi topraklarınızın içini bir güzel tertemiz yapın...
Sonra yol geçen hanı haline gelmiş sınırlarınız ile ilgili güvenliği maksimum seviyede, bu kadar kolay geçilemeyecek bir hâle getirin...
Teröristle, lojistik desteğin arasına girip duvar örün...
Ülkemizde yapılabilecek herşeyi yapın...
Ondan sonra gider Irak'ı fethe kalkarsınız(!)..Amerika'yı bölgeden kovar, demokrasi'yi(!) siz götürürsünüz!..
Yol geçen hanı sinemasında, bilet kontrolü dahi yapamayanların, sinemayı basmaya aşağı mahalleden geliyorlar diye... O mahalleyi basma fikirleri akıllıca gelmiyor!..