Gazete ve televizyonlara yansıyan bir fotograf tüm Türkiyeyi endişeye itti. "Karşıt görüşlü üniversite ögrencileri arasında çıkan çatışmada" şeklinde başlayan haber ürküntü veren bir fotografla tamamlandı.

Alnında Hz. Ali kılcıyla profeyonel silah kullanıcılarını aratmayan duruşuyla tabancasıyla poz veren resmi görenler  "80 öncesine mi dönüyoruz" sorusunu sormadan edemedi.

Kapatma davasının ardından siyasi istikrarsızlık, ekonomik kriz endişelerinin arttığı bir dönemde birilerinin sosyal çatışma provasına hazırlandığı konusu gündeme geldi.

Eğer tüm bu olanlar birer tesadüf değilse, "siyasal krizin arkasından beklenen ekonomik kriz, sosyal huzursuzlukla beslenmek isteniyor" demektir. Bunun anlamı şu; bu memleketin önünü kesmek isteyenler daha önceki filmi yeniden sahneye koymaya hazırlanıyor.

Küçük bir olaydan felaket senaryoları üretmek sağlıklı bir duruş değildir. Ancak iktidar oyunun acımasızlığını her boyutuyla yaşamış, her anlamda bunun yükünü çekmenin ne anlama geldiğini bilen nesiller olarak bu soruları sormak zorundayız.

Birilerinin, kendi iktidar oyunları, ideolojik ayrıcalıkları adına memleketin kaderi, nesillerin geleceği üzerinde kumar oynamaktan çekinmeyeceğini maalesef yaşadığımız tecrübeyle biliyoruz.

13 yaşında çocuklar bomba atıyor, üniversite bahçelerinde alınlarına Hz. Ali'nin kılıcı Zülfikar çizilmiş gençler, tabancalarla boy gösteriyor…

12 Eylül öncesinde, sabah bir ülkücü öğrenciyi vuran tabancanın, öğleden sonra bir solcuyu öldürdüğü günleri hatırlatan bir görüntüler….

Türbanı serbest bırakan anayasa değişikliği sonrasında, üniversitelerin türbanlı olmaması için her şeyi yapabileceklerini açıklayan bu rektörün üniversitesinde, hem MHP görüşlü öğrencilerin arasında, hem de sol görüşlü öğrencilerin arasında birer tabancalı eleman vardı. Ve poz vererek, ateş ettiler.

Olaylar sonrası savunma yapan MHP Antalya il başkanı, dört günden bu yana Ankara'da emniyet genel müdürlüğü dahil, her yere başvurarak, olayların çıkmasının an meselesi olduğunu söylemesi bu endişeleri daha da artırıyor.

Cumhuriyet gazetesine molotofu 13 yaşında üç çocuk attı. Savunmalarında, mahallelerindeki bir ağabeylerinin kendilerine elbise sözü verdiğini söylüyorlar. Dün de Cerrahpaşa'da mescide bombayı atan, 13 yaşında bir çocuk.

Tüm bu olup bitenler, "bu kadar da olamaz ki" dedirten gelişmeler… Ancak bu ülkeye daha önce yaşatılanlara bakarak, herkes üzerine düşen sorumlulukla davranması gerektiğini ihtar etmek zorundayız.