BM Güvenlik Konseyi’nin koltuklarını paylaşmak, gözde bir diplomatik oyundur. Görünen o ki yine oyun mevsimine girdik. 7 Kasım’da ABD Hindistan’ın daimi üyeliğine destek verdi. Bir gün sonra Britanya bu koltuğu Brezilya’nın hak ettiğini öne sürdü.
Manevraların hızlanması reformun yakın, hatta muhtemel olduğu anlamına gelmiyor. ABD’nin Hindistan’a verdiği desteğin başlıca sebebi Delhi’nin gözüne girmekti. Britanya’ysa Latin Amerika’da azalan nüfuzunu arttırmayı umuyor. Bir ülkenin en mühim masada yer alma çabasını desteklemek, görünen o ki ikili ilişkileri geliştirmenin en ucuz yolu.
Konsey prensipte yenilenmeden fayda sağlar. Savaş sonrası düzende, daimi üyeler Britanya, ABD, Rusya, Çin ve Fransa’nın tercihleri önemliydi. Fakat konsey meşruiyetini sürdürmek için 21. asrı şekillendirecek ülkelere yer açmalı. Bu ülkelere daha fazla söz hakkı tanımak BM’ye güç katacaktır.
Veto, çıkmaz nedeni
Ancak pratikte karmaşık bir mesele söz konusu. Konseyin meşruiyetini arttırmak, etkisini azaltabilir. Şu an beş daimi üye (D5) onaylamadıkları kararları veto edebiliyor. Bu zaten BM’nin belli meselelerle başa çıkma yeteneğini zayıflatıyor. Daimi üyelerin ve böylece olası vetoların sayısını arttırmak felce yol açabilir. Ancak veto yetkisinden yoksun daimi üyelik de yükselen güçlerin daha fazla söz hakkı talebini karşılamayacaktır.
Gelinen noktada konseyin reform yapılmasından ziyade genişletilmesi daha muhtemel. G20’de yenilenmiş bir konseye aday olabilecek birçok ülke var. Fakat konseyin oybirliği konusunda sergilediği başarısızlık, genişlemiş bir yapının karşılaşacağı sorunların da habercisi. G20 bu zorlukları aşabilirse, yeni bir Güvenlik Konseyi’nin nasıl çalışacağına da açıklık kazandırabilir. O zamana dek G20 bu anakronizmin var oluş sebebini gösterecektir. (Başyazı, 15 Kasım 2010)
Kaynak: Radikal