Kendi kendine dokunulmazlık kazandırarak hukukun üstünde yaşamaya kalkışan Berlusconi şimdi hukuk önünde hesap verecek. İtalya başbakanı ülkesinin itibarına bunca zarar verdikten sonra istifa etmeli.

İtalyan anayasa mahkemesinin, Silvio Berlusconi ve diğer üst düzey yetkililere dokunulmazlık tanıyan yasayı iptal etme kararı İtalya'nın zor durumdaki başbakanı için ölümcül bir darbe. Berlusconi'ye yönelik rüşvet davası yeniden açılabilir. İtalyan lider, eski Britanyalı vergi avukatı David Mills'e 1990'lardaki iki davada sahte kanıt sunması için rüşvet vermekle suçlanıyor. Berlusconi şimdi ceza davasıyla yüz yüze kalan bir zanlı ve hem işgal ettiği makamı hem de ülkesini küçük düşürdü.

Karakterine uygun biçimde Berlusconi derhal istifa etmeyeceğini, zira kararın siyasi olduğunu açıkladı. Mahkeme kararını bozmaya çalışacağına kuşku yok, belki bu amaçla erken seçime gidecek ve davayı düşürmeye çalışacak. Ancak geçen yıl, iktidara gelir gelmez birkaç haftada parlamentodan geçirdiği ve İtalya'daki en yüksek dört siyasi makamı işgal edenleri (başbakan, devlet başkanı ve parlamentonun iki kanadının başkanları) koruyan yasaya artık bel bağlayamaz. Bu, alenen Berlusconi'nin çıkarını gözetmesiyle birçok İtalyanı şoke eden bir yasaydı. Sırf 73 yaşındaki başbakanı, İtalya'nın en güçlü medya baronu olmasından beri peşini bırakmayan yığınla yolsuzluk suçlamasını boşa çıkarmak için tasarlanmıştı. Suçlamalar arasında vergi kaçırma, sahte muhasebe defter- leri ve siyasi partilere yasadışı para aktarımı da vardı. İlk başta bazı kararlar Berlusconi'nin aleyhine çıkmıştı; dokunulmazlık yasası sonraki bütün yargılamaları durdurma teşebbüsüydü.

Berlusconi'nin hukuka saygısızlığını avukatının sunduğu Orwellvari savunmadan daha açık gösteren bir başka şey olamaz. Avukata göre, başbakan artık 'eşitler arasında birinci' değil, 'eşitlerin üzerinde birinci' olarak görülmeliydi. Daha da saçma olan, savunma ekibinin bir başka üyesinin 'hukuk herkes için eşittir ama uygulamada hep böyle olmaz' savıydı. Mahkeme bu safsatalarla hiç işi olmadığını gösterdi. Dokunulmazlık yasasının, her vatandaşın eşit olduğu ilkesini ihlal ettiğine karar verdi. Bir anayasa değişikliği değil, normal bir yasa gibi kabul edilmesi de hukuka aykırıydı.

Berlusconi, ancak partisi ve müttefikleri kendisini desteklerse görevde kalabilir. Bu desteği vermeleri aptallık olacaktır. İç çekişmelerin pençesindeki Sol'un dağılışı birçok seçmeni, İtalya gerilemeyi dizginleyecek kadar güçlü bir hükümete sahip olacaksa Berlusconi'nin alternatifi olmadığını inandırdı. Berlusconi bu yüzden hâlâ popüler olduğunu hayal edebilir. Bu, bizzat kendi gazeteleri ve televizyonlarının yürüttüğü propagandaya inanmış bir adamın kendini kandırmasından ibaret olan klasik bir durum. Anlayamadığı bir başka nokta da, Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve Libya lideri Muammer Kaddafi'yle yakınlaşmasından kaynaklanan rahatsızlık ve cinsel acayipliklerinden dolayı alay konusu olması. Birçok İtalyan, fahişelerle ilgili ifşaatları eğlencelik gibi hoşgörüyle takip ediyor. Fakat ülkesinin itibarına verdiği zarar (sözgelimi Michelle Obama'nın onu kucaklamayı reddetmesi) asıl meseleyi ortaya koyuyor: Popülaritesi inişte.

Berlusconi bunu, tıpkı mahkemenin verdiği karar gibi siyasi hasımlarının tezgâhladığı bir komplo olarak gördü. Öyle değildi. Kararı tetikleyen şey, önemli bir Batı demokrasisinin hükümetine liderlik eden bir adamın dürüstlüğüne yönelik ciddi kaygılardı. Milano mahkemesindeki dava devam ederse, Berlusconi her vatandaş gibi yargı önüne çıkacak. Her vatandaşa verilen hakkı kullanıp kendisini savunabilir. Suçu kanıtlanana kadar o da masumdur. Ancak dava, başbakanlığına vurulan ağır bir darbe olacak.

Berlusconi hukukun üstünde yaşamaya çalıştı; şimdi hukuk onu bitirecek. Berlusconi'nin kendi çıkarlarını ülkesinden daha önemli görmeyi bırakma vaktinin geldiğine kuşku yok. İstifa etmeli. (Başyazı, 8 Ekim 2009)

Kaynak: Radikal