Türkiye hem siyasal hem toplumsal anlamda yeni bir döneme adım atıyor. Fiili olarak otuz yıldır silahlı çatışmayla geçen bir dönemi kapatmak üzere, kan akmasını durduracak bir şekilde çözüm sürecine girmiş bulunuyor.

Türk askeri ile PKK militanları arasında süren kanlı çatışmaların bilançosuna rağmen bu süreci kolaylaştıran önemli bir faktör var. O da Türkiye'de yaşayan insanların birbirine karşı duydukları aidiyet duygusu. Bu aidiyet Kürt sorununu ortaya çıkaran ulus-devlet tek tipçiliğinin de üstünde ve daha gerçek bir aidiyettir. Kürtlerin ve Türklerin ortak varoluşsal aidiyetleri tarihsel olarak da medeniyet idraki olarak da ortak İslam medeniyetine ait olma bilinçleridir.

Bu ortak bilinç olmasaydı, otuz yıldır süren bu kanlı mücadelede çoktan iç savaş çıkmış olacaktı. Bu ülkede yaşayanları bir arada tutan ortak medeniyet bilincini inkar ettiği için resmi ideoloji sosyal dokuya hasar vermiş ve bunun bedeli ağır olmuştur. Buna rağmen çatışma silahlı güçler arasında sınırlı kalmış, Müslümanlık ortak paydası bu topraklarda bir iç savaş yaşanmasını engellemiştir.

Adına barış süreci denilen bu yeni dönem, her ne kadar mayınlı alanlarla dolu olsa da umutlu olmamızı gerektiren önemli gerekçeler var. Bunlardan ilki, sürecin tanımlamasında yapılan açıklamanın aksine barışın Kürtlerle Türkler arasında olmadığıdır. Çünkü Türkler ve Kürtler arasında bir kavga yoktu.  Var olan kavga her iki etnisite adına sürdürülen silahlı çatışmanın örgütsel taraftarları arasındadır.

Bütün bu kanlı çatışmalara rağmen halkın sağduyusunu yitirmemiş olması, halkın devletten, aydınlardan ve örgütlerden daha aklı selimle, tarihi sükunetini koruyarak kan banyosunun kitleselleşmesini engellemiş olmasıdır. Bu savaş, modern milliyetçiliğin çok güçlü olduğu herhangi bir Avrupa ülkesinde olsaydı çoktan iç savaş yaşanırdı.

Bu süreçte cahili davalar üzere ölümlerin, kan akıtılmasının önüne geçmek için aydınlara, medyaya, vicdan ve adalet duygusuna sahip çıkan herkese sorumluluk düşüyor. Dünya Bülteni olarak kan akmasını durduracak her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Aynı zamanda, aslında tek tipleştirici modern projelerin bir sonucu olan bu çatışmaları bitirmeye yönelik her çabayı önemsiyoruz. Ancak barış adına aynı medeniyetin çocuklarına giydirilmek istenen deli gömleklerine karşı da duyarlılığımız koruyacağız.