Amerika, bir yıl önce Irak'tan geri çekilişini sonlandırıyordu. Aralık 2011'de, Washington'da, görev süresinin önemli bir bölümünü Amerikan tarihinin anlaşmazlığa neden olan bu sayfasını kapatmaya tahsis eden ABD Başkanı Barack Obama, Irak Başbakan'ı Nuri El Maliki'yi kabul ederek kendisine güvence vermek istemişti: "Irak halkı, savaşa son verdiğimiz şu günlerde ve Irak kendi geleceğine yönelirken yalnız olmadığını bilmelidir."
Amerika'nın çekilmeye başlamasından on üç ay sonra, Mezopotamya bölgesinde iyimserlik bulmak zor olabilir. Irak felaketinin yol açtığı insan kayıplarının muhasebesini tutan İngiliz sivil toplum kuruluşu Irak Body Count*, Amerikan işgali sonrası Irak'ın içinde bulunduğu durumu tanımlamak üzere "Küçük çaplı bir savaş hali" ifadesini kullanıyor.
Ülkeyi kana bulamaya devam eden girişimlerin ötesinde, Sünnilerin, Şii Nuri El Maliki'ye karşı son haftalarda giderek artan protestoları ve onlara karşılık olarak dalgalanma tehditleri söz konusu ki bunlar mezhepsel yaranın iltihaplandığını gösteriyor. Bunlara eklenmesi gereken, Araplar ile Kürtler arasında halihazırdaki (Irak'ın Kürt Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin, Almanya'da hastanede olduğu şu sıralar) endişe verici kamplaşmadır.
Bu tabloya, önümüzdeki aylarda daha da kötüleşmesi muhtemel olan bölgedeki istikrarsızlığı, Suriye kargaşasını ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurma tehditlerini ekleyelim. Amerikalıların, Birleşmiş Milletler görev kapsamının tamamen dışına çıkarak, 2003'te alevlendirdiği, aydınlığa azıcık bir katkı sağlamayan ocağın boğucu dumanı henüz çıkmadı.
Amerikan ordusu, başka bir operasyon merkezi olan ve François Hollande'ın seçim kampanyasında yer verdiği vaatleri gereğince Fransız askerlerinin de terk edecekleri Afganistan'dan, bir yıllık süre zarfında yani 2014'ün sonunda çıkmış olacak. Washington'un bir kez daha, bu sefer geride bıraktığımız otuz yıllık süreçte silah seslerinin biteviye yankılandığı bir ülkenin halkı Afganlılara, kendilerini bekleyen sorunlar karşısında yalnız olmadıklarına dair güvence vereceği bir an gelecek. Amerikalılar, iktidarını kurmasında kendisine aslında destek verdikleri Hamid Karzai liderliğinde ve fakat umutsuzca savunmasız eklemleriyle bir ülkeyi kaderine terk edecekler.
Daha kötümser olanlar, Kabil'in "sonra"sının "önce"sine benzeme ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu öngörüyorlar. Geriye, en iyi ihtimalle, askeri açıdan 1989'a kadar Sovyetler Birliği tarafından desteklenerek 1992'de iktidarı ele geçirmeyi başaran savaş lordlarının başarısız devlet felaketi ile ülkeyi El Kaide nebulasına son derece uygun barınaklar sağlayan bir karanlığa gömen Taliban'ın kurmuş olduğu İslami Emirlik kolerası arasında başka seçenek kalmıyor.
Kaçmak, dilin unsurları hangi kılığa büründürülürse büründürülsün, tüm alternatif yollar tüketilmiş olduğunda, genel olarak başarısızlıktan bakiyedir. Bu hem Afganistan için hem de Irak için doğrudur.
* "Irak Body Count", varoluş "gerekçe"sini "www.iraqbodycount.org" adlı internet sitesinde altı maddede özetliyor. İlk üç madde sırasıyla şöyle: "1. Savaşın insani maliyeti kayıt altına alınmalı 2. Savaşta ölenlere ilişkin bilgi herkesçe erişilebilir olmalı 3. ABD ve İngiltere vatandaşları Irak'taki olayların kendilerine dönük sorumluluğunu üstlenmeli". (Çevirenin notu).
Kaynak: Le Monde - Başyazı
Dünya Bülteni için çeviren: Muhsin Korkut