Anasayal değişiklik referandumunun sona erdiği Türkiye’de, 1980’deki askeri darbenin hazırladığı anayasada 28 yıl boyunca 16 kez değişiklik yapılmıştı. Fakat bunların hiçbiri siyasi sistemin yapısında bir atılım gerçekleştirmemişti. Hepsi değilse de çoğunluğu özü değiştirmenin eşiğinde kalıyor, kabuğa dokunmakla yetiniyordu.

Son değişikliklerdeki öncelikli meselelerden biri, her kurumun kendi yetkilerine bağlı kalmasıyla ilgiliydi. Önceki anayasadaki en belirgin ihlal, Anayasa Mahkemesi’nin kendisini, maddelerde değişiklik yapmak isteyen milletvekilleri üzerinde vesayet sahibi olarak görmesiydi. Son değişikliklerle Anayasa Mahkemesi’nin rolü iptal edilmedi; mahkeme, yetkisinin sınırlarını aşmayacak şekilde sınırlandırıldı. İkinci önemli noktaysa, ordunun devlet içindeki devletinin kalan nüfuzunun da sınırlandırılması. Artık ordu sorgulanabilecek ve eylemleri konusunda hesap verecek. Son değişiklikler ayrıca darbeci cuntayla hesaplaşma imkânı da tanıyor. Erdoğan referandum sonuçlarını, ‘askeri vesayetin ve darbeci zihniyetin sona ermesi’ olarak özetledi. Evet, ülkede vatandaşlar ve siyasetçiler artık tanklarını sokağa çıkaracak bir generalin korkusuyla yaşamıyor.

Türkiye demokrasiyle yönetildikçe ve kimse seçim hilesinden şikâyet etmedikçe, ülkenin tek partili düzene doğru gittiğine dair açıklamalardan korkmaya gerek yok. Zira halk iradesinin AKP’ye doğru kayması bu partinin iktidardaki varlığının yasal ve demokratik olduğu anlamına gelir.

AKP sekiz yıldır reformun motoru. Rejimi modernleş-tirmek bütün Türklerin ve partilerin çıkarına. Rejim ne kadar demokratikleşirse, özgürlükler de o kadar güçlenir. Bu da ülkenin rejimin İslamileştirmesi yönünde ilerlemediğinin ve tek parti yönetimi kurulmamasının garantisidir. CHP ve MHP’nin temsil ettiği aşırılıkçı laik muhalefet önceki hükümetlerin birer parçasıydı, ancak rejimi geliştirmek yönünde hiçbir şey sunmadılar. Aksine ordunun hâkimiyetinden ve yargının ruh halinden besleniyorlar. DYP ve ANAP gibi diğer partiler de kendilerini geliştirmedikleri ve sistemi yenilemedikleri için tarih oldu.

Türkiye süper güç özelliklerine sahip
Aynı muhalefet bir ‘Erdoğan efsanesi’nin oluşmasına katkıda bulunuyor. Hiçbir muhalefet lideri veya partisi referandum öncesinde değişiklikleri halkın önünde tartışmaya çalışmadı. Muhalefet kendi söyleminin başarısız-lığı nedeniyle, referandumu rejimi yenileme kavgasından, Erdoğan iktidarını gelecek seçimlerde devirmeye hazırlık bağlamında hükümeti zayıflatma amaçlı siyasi bir kavgaya çevirmeye başvurdu. Muhalefet liderlerinin bu değişikleri benimsemesi, eklemelerde bulunması ve AKP’yi eleştiriyle sıkıntıya düşürmesi gerekirdi.

Referandum sonuçlarının Türkiye’nin imajı ve rolü üzerindeki etkisi yok sayılamaz. Keza ülkenin dış politika eğiliminin dayandığı temellerin ne kadar sağlam olduğu da gözardı edilemez. Bu reformlar demokratik rejimi güçlen-dirdi. Bir ülkenin içi demokrasi ve özgürlüklerle ne kadar korunursa, ülke kendi modeliyle dışarıda da o kadar güçlü olur. Türkiye bölgesel bir güç, hatta süper güç olmanın gerektirdiği bütün özelliklere sahipken, nasıl güçlü olmasın ki? (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 24 Eylül 2010)

 

Kaynak: Radikal