Obama ve Clinton arasındaki çetin çekişmeden sonra, başkanlık yarışının daha yeni başladığına inanmak güç. Amerikalılar uzun zamandır ilk kez bu kadar etkileyici iki aday arasında karar verecek; McCain ve Obama'nın programlarını somut bir biçimde tartışmasının vakti geldi

Yaşanan tüm heyecandan sonra, gerçek başkanlık yarışının ancak şimdi başladığına inanmak zor. Geçen yıla damgasını vuran akıl almaz sirk bir başka ülkede meydana gelemezdi. Başka bir ülkede, en önemli görevin adaylarını belirleme işi kapalı kapılar ardında veya sınırlı miktarda oy hakkı ve birkaç haftalık bir kampanya süreci sonrasında yapılırdı. Hillary Clinton ve Barack Obama ise aksine, akla gelebilecek en sınayıcı şartlar altında bir yıldan uzun süre geçirdi ve bu sadece son beş aya girebilmek içindi.

Cumhuriyetçiler adaylarını daha hızlı belirledi, fakat onlarınki de diğer herkesin standartlarına göre bir maraton sayılırdı. Nihayetinde kesinlikle doğru bir karar verdiler. John McCain'le Cumhuriyetçiler, siyasi cesareti sayesinde sürekli partilerarası anlaşmalar kotarmayı deneyen ve işler yanlış gittiğinde Bush yönetimine karşı sesini yükselten bir adam seçtiler. Muhafazakârlar ondan nefret ediyor olabilir; fakat onlar bile McCain'in partiye kasımdaki tek gerçekçi umudu sunduğunu görebiliyor.

Obama 'yeni mesih' değil
Demokratların yarışı daha uzun sürdü ve daha kirliydi; fakat 3 Haziran'da bu yarış da muhtemelen doğru sonucu üretti. Son 16 ayda, iki adayın organizasyon yetenekleri ve karakterleri ortaya döküldü. Sahip olduğunu söylediği tüm deneyime rağmen, Clinton şaşırtıcı bir biçimde rakibine göre daha az profesyonel ve daha az uyanık bir kampanya yürüttü. Clinton aynı zamanda, bazı seçmenlerin kötülük yapma eğilimi, (yeterli miktarda olmayan) bazılarınınsa yiğitçe bir kararlılık olduğunu düşündüğü bir özellik ortaya koydu. Ve, kocasının gelecekteki rolüne dair kafa karışıklığını hiçbir zaman dindiremedi.

Obama karizma, ateş altında sükunet ve teknolojinin modern siyasetteki dönüştürücü gücü karşısında etkileyici bir anlayış ortaya koydu. Kuvvetli Clinton makinesini yenmek şaşırtıcı bir başarı. Daha da büyük olan başarısıysa, iki partiden birinin ilk siyahi başkan adayı olması. Geçmişi kölelik, ayrımcılık ve eşit olmayan oy hakkı tarafından çirkinleştirilen bir ülkede, bu kutlanması gereken bir an. Amerika'nın kendisini yeniden icat etme ve mükemmelleştirmeye yönelik tarihine yeni bir sayfa eklendi.

Fakat bu Obama'yı yeni mesih de yapmaz. Eski hukuk öğretmeni Amerika'nın orta sınıf seçmenlerini onların endişelerini anladığına ikna etmekte açık sorunlar yaşadı. Ayrıca zorlu meselelerde endişe verici, Clinton tarzı bir anlaşılmazlık ortaya koydu. Bunlar hem saçma (bayrak rozeti takıp takmayacağıyla ilgili), hem de önemli (haydut devletlerle konuşup konuşmayacağıyla ilgili) meselelerdi.

Zaferinin kılpayı geldiğini de hatırlatmak gerek. Nihayetinde Demokratlar, daha geleneksel mavi yakalı tabanlarının adayından ziyade, siyahlar, gençler ve liberal profesyoneller arasında yeni bir koalisyon kuran adayı kılpayı farkla seçtiler. Bu koalisyonun, Bush'suz Cumhuriyetçiler karşısında nasıl bir iş çıkaracağını göreceğiz.

Amerikalı seçmenlerin ve dünyanın meraklı izleyicilerinin bugüne dek göremediği şeyse, siyaset üzerine bir tartışma. Evet, Obama'yla Clinton arasında kimin sağlık sigortası sistemi planının daha iyi olduğuna dair çetin tartışmalar yapıldı. Ve evet, Obama Clinton'ın benzin vergisi tatiline yönelik kötü planını desteklemeyi reddetti. Fakat son tahlilde, iki Demokrat'ın iç veya dış politika açısından birbirinden fazla farkı bulunmadığından, siyasi içerik noktasında pek de dolu olmayan bir yarıştı bu. Dolayısıyla, Demokrat yarışının içerikten ziyade karaktere odaklanmasına şaşmamak gerek.

En önemli farkları Irak
Şimdi bunların tümü değişti. 3 Haziran'da Minneapolis'ta yaptığı zafer konuşmasında Obama mücadelenin yönünü McCain'e çevirdi. İki adayın takdire değer bir biçimde üzerinde anlaştığı birçok şey olsa da (karbon emisyonları için bir üst sınır ve ticaret sistemi, Guantanamo'nun derhal kapatılması ve çok taraflı diplomasi gibi), uzlaşamadıkları meselelerin miktarı çok daha fazla.

En açık fark Irak hakkında. McCain savaşı desteklediği gibi, ne kadar uzun sürerse sürsün 'rotada kalmayı' öneriyor. Obama bu 'aptal savaş'a en başından beri karşı çıkıyor ve son günlerde biraz fikrini değiştirmiş görünse de, bütün savaşçı askerleri 16 ay içerisinde çekme sözü verdi. Çoğu Amerikalı artık bu savaşın bir hata olduğunu düşünüyor. Ancak, özellikle de savaşın gidişatı en sonunda Amerika'nın lehine dönmüş gibi görünürken, anketlere göre Obama'nın sonuçları ne olursa olsun çekilme kararlılığının karşısında, sonuna kadar gitme kararlığı McCain'i seçmenin gözünde daha iyi bir konuma getirebilir. Genel olarak, McCain güvenlik meselelerine karşı Obama'dan daha kuvvetli bir yaklaşım sergileyecek ve bu kendisine yardım edebilir.

Obama ekonomide avantajlı gibi
Diğer yandan, ekonomik duraklamayla ilgili endişeler artarken, savaş siyasi bir mesele olarak arka plana çekiliyor. Amerika artık bir Hummer ekonomisi değil. Ve durumun nasıl onarılacağına dair açık seçenekler söz konusu. McCain, fiyat serbestisini, serbest ticareti, rekabeti ve piyasa mekanizmalarının sağlık sigortası sisteminden eğitim ve emekliliğe kadar her alandaki sorunu iyileştirmekteki rolünü vurgulayarak, arz yanlı ortodoks çözümler öneriyor.

Buradaki sorun şu ki, Amerika zaten fiyatların pek denetlendiği bir yer değil ve seçmenler, küreselleşmenin (ve bankacıların) kendilerine söz verdiklerinden daha azını getirdiğini hissediyor. Obama çok daha farklı bir vizyon sunuyor: Eğitime daha fazla harcama, sağlık sigortası sisteminde (neredeyse) tüm Amerikalılara ulaşması için pahalı bir genişletme ve işsizler için daha fazla ödenek. Obama'nın sorunu da skeptikleri hesaplarının tuttuğuna ikna etmek olacak; fakat, düşen ev fiyatları ve artan petrol fiyatları nedeniyle hırpalanan seçmenler, bu konuda fazla endişelenmemeyi tercih edebilir.
İki adayın da hem kusurları, hem de hayranlık uyandıran savları var; cesur ama bazen tuhaf görünen yaşlı savaşçıyla, ilham verici fakat bazen kuruntulu olan genç hayalperest arasında hoş bir tezat söz konusu. Amerikalı seçmenlerin şimdi
kararlarını vermek için beş ayı var. Fakat görünüşe bakılırsa bu, Amerika'nın uzun zamandır karşı karşıya kaldığı en etkileyici seçim.

Kaynak: Radikal