ABD'nin yolsuz rejimleri terörle savaş temelinde desteklemesi, demokrasiyi geriletip şiddete yol açtığı gibi Amerikan karşıtlığını artırıyor

"ABD'nin despot rejimlerle işbirliği aşırlıkçılık doğuruyor. Özellikle de İslam ve özgürlüklere karşı yapıldığı zaman." Britanya gazetesi Financial Times geçen haftaki başyazısını bu cümlelerle bitiriyor.

Başyazı Pakistan modeli üzerinde durarak, yolsuzlukla birleşmiş Arap ve İslam dünyasındaki despotluğa yönelik ABD desteğinin, şiddetle birleşmiş aşırılık yanlılığına yol açtığını ifade ediyor. Pakistan'ın bağımsızlığını ilan ettiğinden bu yana 60 yıldan uzun süredir genel olarak diktatöryel-askeri yönetime boyun eğdiğini ve ABD'nin peşi sıra iktidara gelen generalleri müttefik edindiğini belirtiyor. Washington son olarak, 'teröre karşı savaş' adı altında General Pervez Müşerref rejimine destek verdi ve bu rejimi finanse etti.

Bununla birlikte ABD yönetimi, sanki söz ve fiiliyat farklı şeylermiş gibi, Arap ve İslam dünyasındaki ülkelerde özgürlük ve demokrasinin yayılmasını 'müjdelemekten' de geri durmadı. Otokratik rejimin demokratik bir görüntü alması için Washington, muhalefetin seçim başarısı elde etmesini imkânsız kılacak hukuki metinlerle kayıt altına alınmış seçimlerin yapılması talebiyle yetindi. Her halükârda despotluk, iktidardaki rejimin en önemli göstergesi olacak oranlara varan yolsuzluğu doğuruyor.

İşin aslı, sahip olduğu baskıcı güvenlik güçleriyle, yabancı sermaye ve onun yerli uşakları lehine yasalar çıkarma noktasındaki sınırsız otoritesiyle bu rejim, yolsuz uygulamalarını koruyor ve dolayısıyla milli gelirin haksız dağıtılmasına yol açıyor.

Aynı ülkede, gıda ihtiyacı, sağlık ve eğitim hizmetleri açısından Batı standartlarında yaşayan küçük bir grup görüyoruz. Bu küçük grubun bazı mensupları sadece lüks arabalara değil, özel uçaklara da sahip ve Batı başkentlerindeki banka hesaplarını muhafaza ediyorlar. Aynı ülke bu arada en fakir ülkeler listesinde yer alıyor.

Bu noktadan hareketle, yılların geçmesiyle birlikte halkın yakınmaları artıyor. Bu durum sokaklarda kargaşaya dönüşüyor ve ardından şiddet yöntemlerini yapılandıran gizli örgütlere... Bu tür durumlarda ABD'yse, bir yandan iktidardaki despot rejimi daha fazla baskı yapmaya teşvik ediyor, diğer yandan seçimlerdeki usulsüzlükleri görmezden geliyor. Bu durum da muhalif örgütleri şiddeti artırmaya sevk ediyor.

Pakistan ve Kenya 'model'
Şu an bu durum için en belirgin iki model Pakistan ve Kenya. ABD her iki ülkeye de sadece 'teröre' karşı savaş temelinde bakıyor. Bu nedenle Washington'ın yolsuzluk olgusuna sırtını dönmesi pek şaşkınlık yaratmıyor. Zira onun ilgisi sadece baskı yapan güvenlik organlarının yeterlilik düzeyini artırmakla sınırlı.

Etki tepkiyi doğurur. ABD özelde Arap ve İslam dünyasında, genelde de üçüncü dünya ülkelerindeki zalim rejimlerle işbirliği yapma siyasetini değiştirmedikçe, şiddet artacak. Bush yönetimi yetkilileri kendilerine şu soruyu sormalı: Pakistan'da General Müşerref döneminde ABD'ye karşı duyulan iğrenme hissi azaldı mı, arttı mı?

Kaynak: Radikal