ABD, yüzlerce Müslüman'ı somut suçlama yöneltmeksizin altı yıldır Guantanamo'da tutuyor. Bu kamp, 'demokrasi ikiyüzlülüğü'ne örnek

12 Ocak 2008'le birlikte, yüzlerce Müslüman tutuklunun mahkemeye çıkarılmaksızın, haklarında hiçbir yasal suçlama getirilmeksizin ve bir avukatla konuşma veya yazışma izni verilmeksizin demir parmaklıklar ardında tutulmaya başlanmasının üzerinden altı yıl geçmiş oldu.
Hukukun üstünlüğü ilkesi demokratik değerlerin özüyse, Amerikalı yetkililerin uyguladığı bu demokrasi nasıl bir demokrasi? 'Teröre karşı savaş' gerekçesiyle ve sadece şüphe temelinde toplu tutuklamalar gerçekleştirildi. Amerikalı askeri otoriteler, ellerinde tutuklulara karşı yasal kanıtlar bulunmadığını ve dolayısıyla söz konusu tutuklanmaların hukuk dışı olduğunu çok iyi bildikleri için, onları Amerikan ceza yasalarının uygulanmadığı, Amerikan toprakları dışında bir
yere taşıdılar. Ayrıca Amerikalı yetkililer, tutuklulara yasal sonuçlarından korkmaksızın fiziksel ve psikolojik işkence yaptı.

Bazı Araplar işbirliği bile yaptı
Peki tutukluların vatandaşlıklarını taşıdığı Arap ve İslam ülkeleri hükümetleri, vatandaşları hakkında adaletin uygulanmasına yönelik net bir tutum alsaydı ABD yönetimi bu insanlık dışı yöntemi izleyebilir miydi?
Fakat bu hükümetlerin tamamı olayı görmezden gelirken, bazıları Amerikalı yetkililere onay verdi. Bu hükümetlerden bazıları, Arap ve İslam ülkelerindeki kamplarda işkencelerin tamamlanması için, ABD güvenlik organlarıyla tutukluların teslim edilmesi yönünde bağlantıya geçerek daha da ileri gitti.
Bu çirkin tablonun perde arkasında, Irak'taki Ebu Garib hapishanesinde Amerikalı askerler işkence yaparken, bazı tutuklular Guantanamo'dan, Amerikan istihbarat unsurlarının, bazı Doğu Avrupa ülkelerindeki ve uluslararası sularda bulunan Amerikan savaş gemilerindeki benzer noktalarda kontrol altında tuttuğu gizli işkence merkezlerine taşındı. Bütün bunlar, hiç kimse kimin suçlu veya masum olduğunu kararlaştırması için mahkemeye başvurmazken yapıldı ve yapılıyor.


Arap ülkelerine şantaj yapılıyor
Bununla birlikte ABD yönetiminin başkanı ve yardımcıları, Arap ve İslam dünyasının dört bir yanında demokrasinin yayıldığını müjdelemekten vazgeçmiyor. Sözle fiil başka şeyler. Zira Amerika'nın demokrasi çağrısında bulunmaktaki hedefinin, despot rejimlere şantaj yapmaktan başka bir şey olmadığı görüldü. Böylelikle bu rejimler korkuyor, Washington'a ve onun İsrail'in güvenliğini korumaya ve diğer herkesten üstün bölgesel bir güç olarak yerleştirilmesine dayalı gündemine daha fazla bağlanıyorlar.
Bu bağlamda Bush yönetimi, bir Arap ülkesindeki seçimlerde İslamcılar somut başarı elde ettiğinde kaygılanmıştı. Seçimler Hamas hareketinin ezici başarısıyla sonuçlandığında ABD sonucu reddetmişti. Venezüella'daki başkanlık seçimleri solcu lider Hugo Chavez'in zaferiyle sonuçlanınca da seçimleri reddetmekle kalmayıp, bu halk liderine karşı başarısız bir darbe planına karışmışlardı.

Küba'daki Guantanamo kampı metodolojik bir ikiyüzlülükle hareket eden zayıf Amerikan değerlerinin çirkin bir örneği olarak tarihe geçecek.

Kaynak: Radikal