Yaklaşık bir asırdır acı bir ihtilafla bölünmüş durumdaki Türkiye ve Ermenistan'ın diplomatik ilişki kurmaya ve sınırı açmaya niyetli olması iyi haber. Planın iki ülke meclisinden de onay alması gerekiyor.

İki tarafta da güçlü bir milliyetçi muhalefet söz konusu ancak müzakerelerde beklenenden çok daha büyük bir ilerleme sağlandı. Ankara'nın Kürt azınlığın üzerindeki kültürel kısıtlamaları yumuşatmak için yeni önlemler alınacağını açıklaması da iyi haber. Anayasa değişikleri veya eski militanlara af noktasına varmasa da, bu önlemler doğru yönde bir adım.

Tüm bunların Türkiye'nin AB'yle canlılığını yitiren müzakerelerinde daha hızlı ilerlemeyi cesaretlendirmesi gerekir. Ancak Bağımsız Türkiye Komisyonu'nun yayımladığı rahatsız edici bir raporda da dile getirildiği gibi, müzakereler karşılıklı hayal kırıklığından kaynaklanan bir kısır döngüye saplanıp kaldı. Komisyon, Türkiye'ye normal bir üye adayı gibi davranılmadığı için AB'nin inanılırlığının tehlikede olduğunu savunuyor.

Zira müzakerelere başlama kararının oybirliğiyle alınmasına karşın Fransa, Almanya ve Avusturya tam üyelikten uzak olan 'imtiyazlı ortaklığı' destekliyor. Fransa ve Kıbrıs bazı müzakere başlıklarını engelliyor. Bu tür hareketler tehlikeli bir biçimde ters tepebilir. Kıbrıs'ın birleşmesi konusunda anlaşmaya varılamaması süreci zehirledi. AB bu birleşmemiş adayı bir anlaşma olmadan kabul ederek çok temel bir hata yaptı. Artık üyeliğin keyfini süren Kıbrıslı Rumları iyi niyetle müzakere etmeye teşvik eden pek bir şey kalmadı.

Doğan'a ceza kaygı verici
Avrupa tereddüt ederken Türkiye de ayak sürüyor. Ankara'da AB üyeliğini desteklemeye yönelik pek az siyasi teşvik bulunuyor. Genç Türkler de giderek kuşkucu hale geliyor. Anti demokratik davranışlara dair kaygı verici işaretler de söz konusu; örneğin hükümetin ülkenin en büyük medya kuruluşu olan Doğan grubuna dayattığı ağır cezalar gibi.

Hem AB hem de Türkiye bir an önce Kıbrıs görüşmelerine ve üyelik müzakerelerine yeniden odaklanmalı. Müzakerelerin hükmen başarısız olmasına izin verilmesi bir trajedi olur. Böyle bir durum Avrupa'nın gelecekteki güvenliği, refahı ve dinamizmi için hayati önem taşıyan bir ortakla AB arasındaki ilişkilere gölge düşürecektir. (Başyazı, 8 Eylül 2009)

Kaynak: Radikal