Türkler 1997'den bu yana her yıl olduğu gibi geçen cumartesi gününü eski başbakan Necmettin Erbakan'a 28 Şubat'ta sunulan meşhur MGK muhtırası gününü andılar.   

Fakat 28 Şubat'ın bu yılki yıldönümü önceki yıllardan farklı. Zira aylardır gizli siyasi-suç örgütü Ergenekon etrafında süren soruşturmalar, 1997 darbesinin birçok 'kahramanının' Ergenekon üyeleri listesindeki şüpheliler içinde yer aldığını gösterdi. Bu durum 1997 darbesinin ektiği siyaset ve icraatları gizlediği anlamına gelmez. Türkiye hâlâ darbecilerin 12 yıldır oluşturduğu atmosferin çatısı altında yaşıyor. 22 Ocak 1997'de ordu, hükümeti zayıflatmayı ve devrilmesine olanak sağlayacak ortamın oluşturulmasını hedefleyen bir dizi faaliyette bulundu. Bu ise ileri gelen yargıçlar, üniversite rektörleri, işçi sendikası başkanları ve hatta son olarak Ergenekon şebekesi içinde yer alan solcu devrimci işçi sendikası lideri hükümete karşı kışkırtılmak ve politikalarına karşı kampanya başlatmaları yönünde teşvik edilmek üzere Genelkurmay karargâhına çağrılarak yapıldı.

Sonraki birkaç hafta içinde Erbakan hükümetini laik cumhuriyet rejiminin esaslarını tehdit etmekle suçlayan bir dizi gösteriler yapıldı. 28 Şubat günü çoğunluğu askerlerden kurulu MGK toplandı. MGK, 1960 darbesinden bu yana ordunun iradesini ve siyasi rolünü ifade etmenin anayasal aracı olarak görüldü. Toplantı Başbakan Erbakan'a bir dizi talepler sunmakla son buldu. Bu belge resmi olarak yayınlanmadı ancak devletin eğitim faaliyetlerine sahip özel okullar ve hayır kurumlarındaki kontrolünün genişletilmesini, dinî eğilimlerle suçlanan birçok partinin ve gazetenin kapatılmasını, dindarların hükümet ve kamu kurumlarına girişini engelleyen yasaların geçirilmesini, ordunun ve askerî kurumun dindarlardan temizletilmesini, imam hatip liselerinin etkisini azaltmak için sekiz yıllık zorunlu eğitimin kabulünü içerdiği biliniyor. Birkaç yıl önce Erbakan'la yazlığında dört saatten fazla görüşmüş ve kendisine 28 Şubat'taki MGK görüşmesinde nelerin yaşandığını defalarca sormuştum. Bir devlet adamı ve eski bir başbakan olarak toplantının açıklanmamış çalışmalarla ilgili olduğunu ve yaşananların açıklanamayacağını ifade etmişti. Daha birkaç gün önce eski genelkurmay başkanlarından İsmail Karadayı'nın kendisinin 1960 ve 1980 darbelerine katıldığını, 28 Şubat muhtırasındaki esaslı taraf olduğunu, Demirel'le Başbakan Erbakan'ın istifaya zorlanmasında anlaştıklarını itiraf eden ses kaseti yayınlandı.

Türkiye hâlâ 28 Şubat muhtırasının etkisi altında. 28 Şubat'ın Türkiye'de siyasi, hukuki-anayasal atmosfer üzerindeki kontrolünün sürdüğünün önde gelen göstergelerinden biri, başörtülü öğrencilerin üniversite öğrenimlerini sürdürmelerine izin verilmesine dair AKP hükümetinin taahhüt ettiği anayasal düzenlemenin geçen yıl aldığı yenilgidir. İkinci örnek, AKP'nin Yargıtay Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi'ne açtığı davayla AKP hükümetini devirme ve partiyi tamamen kapatma girişimidir. Başörtüsü sorununda anayasal düzenleme Anayasa Mahkemesi'nin iradesiyle yenilgiye uğradı. Fakat mahkeme birkaç ay sonra AKP'nin kapatılması ve onlarca liderinin yasaklanması talebini geri çevirdi. Böylelikle ülkenin siyasi istikrarı korundu. Bu durum ülkeyi yeni anayasanın oluşturulmasıyla ilgili olarak oldukça önemli bir yol ayrımına götürebilir. Devleti ve toplumu kısmen de olsa 1980 askerî darbesi rejiminin koyduğu anayasadan kurtarabilir.

28 Şubat'ta Türk askeri ve bürokratik elitler devletin dizginlerinin ellerinde olduğunu, siyasilerle, başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla satranç taşları gibi oynadıklarını teyit ettiler. AKP, 2007-2008 yıllarında 28 Şubat çatısını kırmak için bir dizi savaşa girdi. Bazısında başarısız oldu, çok azını başardı. Ardından Türkiye'de gizli devletin dosyasının açılması için Ergenekon sorunu patlak verdi. Mahalli seçim sonuçlarının ortaya çıkması ve yeni anayasa çalışmalarının başlatılması sonrası AKP hükümetinin 28 Şubat'ın defterini dürüp dürmeyeceğini ve cumhuriyetin Türkiye'sini tarihinin yeni bir dönemine girdirip girdirmeyeceğini göreceğiz. Londra'da Arapça yayımlanan El Kuds El Arabi gazetesi, 5 Mart 2009

 
DR. BEŞİR MUSA NAFİ

Kaynak: Zaman