Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın genel olarak işgal altındaki topraklarda yürüttüğü politikalar, özelde de Dökme Kurşun Operasyonu konusunda İsrail'e yönelttiği sert eleştiriler, Türkiye'yi haksız biçimde yakın bir dosttan neredeyse düşman konumuna getirdi.

İsrail Erdo-ğan'ın eleştirilerini Türkiye'deki iktidar partisinin pan-İslami eğilimine, ülkenin İran'la güçlenen bağlarına ve Türki-ye'yle Suriye'nin Batılı müttefik- lerinin yerine Arap müttefikleri geçirme hedefine bağladı.

Şu gerçekleri bir anda unutuverdik: Suriye'yle İsrail arasındaki diyaloğun dolaylı da olsa tekrar başlamasını sağlayan Türkiye'ydi, İran'la kapsamlı ticari bağlarına karşın bu Müslüman ülkenin İsrail'le ilişkilerine zarar vermek gibi bir niyeti yok ve İsrail de dahil Batı'yla ilişkileri Türkiye'nin stratejik anlayışının bir parçası.

Türkiye'nin eleştirilerinin, bazı Avrupa ülkelerinden ya da Amerikan üniversitelerinden gelen eleştirilerden farkı yok. Eğer daha keskinse, bu kısmen Erdoğan'ın hakarete uğramış hissetmesinden kaynaklanıyor.

Zira Erdoğan Dökme Kurşun Operasyonu'ndan birkaç gün önce dönemin İsrail başbakanı Ehud Olmert'i ağırlamış, hatta Olmert'le Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında dolaylı bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Erdoğan'ın İsrail'le Hamas arasında arabuluculuk yapma isteği reddedildi; Türkiye başbakanı, Gazze'deki şiddetli operasyonun yan etkileriyle boğuşmak zorunda bırakıldı.

Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Binyamin Ben-Eliezer, Türkiye'yle İsrail arasındaki söz düellosuna son vermeye çalışıyor. Türkiye'nin Suriye'yle İsrail arasında arabulucuğu sürdürmesini öneriyor. Gerçekçi bir yaklaşımı gözeten, yerinde bir öneri bu. Eleştiriyi bir kenara koyup, stratejik öneme sahip ilişkilerin temelinin hırçın bir öfke olamayacağını kavrayan bir tutum. Görünen o ki Türk tarafı da ilişkileri tamir etmek istiyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları buna işaret. Öte yandan Davutoğlu'nun İsrailli muadili Avigdor Lieberman'ın Türkiye'de büyük yankı uyandıran sert sözleri destek değil köstek oluyor.

İsrail'in çıkarı Türkiye'yle ilişkileri onarmakta yatıyor, tıpkı Suriye'yle diyaloğu canlandırmakta olduğu gibi. Türkiye bunun için katalizör görevi görecekse, bu hayırlı hizmetten faydalanmalı-yız.(Başyazı, 25 Kasım 2009)

Kaynak: Radikalü