Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilere sunmaya niyetlendiği karşılıklı güven inşasına yönelik önlemleri kapsayan paket bazı sorular doğuruyor. 

Paket, ilk bakışta, gidişatta bir değişiklik olacağı izlenimini uyandırıyor. Yollardaki barikatların kaldırılmasını, Filistinlilere bir Filistin şehri olan Rawabi'de yol inşa etmeleri için bir arazi parçası verilmesini ve her şeyden önemlisi Batı Şeria'nın birçok ilçesinde güvenliği sağlama yetkisinin İsrail Savunma Kuvvetleri'nden alınıp Filistin Özerk Yönetimi'ne devredilmesini içeriyor. Teklif edilen önlemler Filistin Özerk Yönetimi Başbakanı Selam Feyyad'ın Batı Şeria'daki kontrolünü güçlendirmeyi amaçlıyor. Ancak pratikte, söz konusu paket, İsrail'in barış sürecinde sorumluluk almasından kaçınmasını örtbas etmeyi amaçlayan bir kamuflaj ağına benziyor.

Eğer bu çözüm önerisi, Netanyahu geçen yıl iki devletli çözümü desteklediğini açıkladıktan hemen sonra yapılsaydı, ciddiyetle ve güvenilirlikle karşılanabilirdi. Ancak Netanyahu ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında gelişen ayrılık, yıllar süren doğrudan görüşmeler yerine dolaylı görüşmelere yönelmek ve özellikle de son teklifin Amerikan baskıları sonrasında yapılması, Netanyahu'nun hâlâ eski politikasına bağlı olduğuna dair şüpheler uyandırıyor. Diğer bir deyişle, Netanyahu, meselenin esasıyla ilgili konular hakkında görüşmeler yapmak zorunda kalmadığı sürece, karşılıklı güven inşasına yönelik iyi niyet gösterileri yapma niyetindedir.

Abbas ve Filistin Özerk Yönetimi, İsrail hükümetlerinin hilelerinden haberdardır. Bu yüzden onların, amacı ve içeriği belli olmayan tekliflere kanmayacağını varsayabiliriz. Ancak Netanyahu, sadece Filistinlilerin değil aynı zamanda İsrail kamuoyunun da güvenini kazanmak zorundadır. İsrail kamuoyu, Netanyahu ve hükümetinin, barışı bir kenara bırakın, aklı başında görüşmeler için bile ilerleme sağlama niyetinde olduğuna hâlâ ikna olmamıştır.

İsrail, sınırları ve Kudüs'ün statüsünü belirlemek, mülteci sorununa adil bir çözüm bulmak ve yerleşimlerin statüsüne karar vermek gibi temel sorunları tartışmaya hazır olduğunu ifade etmemiştir. Bununla birlikte Netanyahu, eylül ayında uzatmak zorunda olduğu yeni yerleşimlerin inşasının askıda kalma süresi konusunda da hâlâ ne yapacağını açıklamadı ve İsrail'in Batı Şeria'dan çekilme olasılığı için henüz İsrail kamuoyunu bile hazırlamaya başlamadı.

Netanyahu'nun teklif ettiği gidişat ne bir plan ne de onun bir ikamesidir. Netanyahu barış sürecine yönelik taahhütlerini göz ardı edemez ve bir kez daha, Filistinlileri barışı reddeden taraf olarak tanımlamaya kalkışamaz. Haaretz Başyazı, 12 Temmuz 2010

 
Kaynak: Zaman