Ortadoğu'da iyi niyetli dış güçler kadar tehlikeli pek az şey vardır. Bu güçler, daha iyi bir hayata kavuşturmaya çalıştıkları taraflar üzerinde sürekli istenmeyen sonuçlara yol açar.

Mahmud Abbas'ı düşünün; yabancıların karışmasından incinmesi ve duyduğu öfke, Filistin liderliğini bırakma tehdidinde bulunmasına yol açtı. Kimse ABD Başkanı Barack Obama'yı veya yargıç Richard Goldstone'u Filistin Yönetimi başkanına kötü niyet beslemekle suçlayamaz. Fakat ikisinin de aslında değerli olan girişimleri, Abbas'ın, barış şansını azaltan bir çıkmaza itilmesiyle son buldu.

Obama'nın Ortadoğu barış sürecine yaklaşımı sallantılı.
A Planı, İsrail'in yerleşim inşaatını dondurması karşılığı denge unsuru olarak Araplardan ödünler koparmaktı. İki tarafın da bunu reddetmesiyle geçen ayların ardından yönetim, İsrail'in nihayet yerleşim meselesinde bir miktar adım atmasını ve 'nihai statü' görüşmelerinin önünü açmasını bekliyor. Fakat bu arada Araplar arasındaki atmosfer gözle görülür derecede kötüleşti.

Araplar, Obama'nın haziranda Kahire'de yaptığı konuşmanın cesaret verici retoriğinin, Doğu Kudüs'ü de kapsayacak şekilde tüm yerleşimleri dondurmayı başaramamasıyla ortadan kalktığını düşünüyor. Yerleşimlerin hepsinin dondurulması, Arapların müzakereler için önşartı haline geldi.

Diğer yandan İsrailliler, Arapları iyice sinirlendiren Amerikan desteğiyle kendilerinden emin. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu mayısta Washinton'da epey soğuk karşılandı. Ona, bir Filistin devleti prensibini kabul etmesi söylenmişti ki, bunu gönülsüzce de olsa yaptı. Fakat Netahyahu 9 Kasım'da Obama'yla buluşmasından, Ortadoğu barışı ve İran'ın nükleer programı konusunda müttefikler olarak konuştuklarını söyleyerek çıktı.

Peki ne değişti? Yanıtın bir kısmı, İsrail'i Gazze'de savaş suçları işlemekle itham eden Goldstone raporuyla ilgili. Bu suçlamanın acısını çeken ve ABD'nin dürttüğü İsrail hükümeti, Gazze operasyonuyla ilgili kendi soruşturmasını açıp açmamayı tartışıyor. Yararları ne olursa olsun (ve bu yararlar, İsrail'in amaçlarının şeytanlaştırılması ve Hamas'ın hareketlerinin temize çıkarılmasıyla azaldı); bu rapor, barış süreci üzerinde yaratacağı siyasi etkiler hiç düşünülmeden yazılmış gibi görünüyor. Bu raporun patırtısı, siyasi açıdan hassas olan Obama yönetiminin İsrail'e yönelik daha destekleyici ve geleneksel Amerikan yaklaşımı yönünde geri adım atmasına da yol açtı. Bir bataklığa doğru gitmekte olduğunun farkına varmayan Abbas da, BM'den Goldstone raporunu oylamayı ertelemesini talep etmesi yönündeki Amerikan ricasına uydu; bundan ancak, Ürdün ve Mısır basını acımasız eleştirilerde Hamas'a katılınca vazgeçti.

Yakın zamanda Abbas'la konuşan bir Arap yetkili, "İncindi ve öfkeli" diyor ve ekliyor: "Özellikle Mısır olmak üzere herkesin ihanetine uğradı." Mısır son aylarda, Fetih'le ilişkilerinin bozulması pahasına Hamas'la işbirliğine yöneldi. Mısır'ın bu dönüşü, Hamas'ın en önemli hamisi İran'la açık ve düşmanca hale gelen sözlü bir savaşta sıkışmış haldeki Riyad'ı da kızdırdı.

İhanetlerden, başarısızlıklardan ve yolunu şaşırmış niyetlerden oluşan, kolayca tutuşabilecek bir karışım bu. Dolayısıyla Netanyahu, zayıf bir Abbas'ı görevde tutmak için ona yerleşimler konusunda can yeleği atabilir. İsrail'in Filistin topraklarını uzun zamandır işgal etmesi, iki tarafta da kinizm ve zayıf liderler yarattı. Bu ihtilafı dış güçler çözemez: İsraillilere hak ettikleri güvenliği, Filistinlilere de kendi devletlerine sahip olarak elde etmek istedikleri itibarı kazandıracak tek şey, İsrail'in işgali sonlandırması. Netanyahu'nun vermesi gereken daha kapsamlı ve hayati karar bu. (24 Kasım 2009)

Kaynak: Radikal