Erdoğan ABD'nin Afganistan'a daha çok asker talebini reddedecek ve bazıları bunu 'Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor' iddiasının kanıtı gibi görecek. Ancak İran'la yakınlaşmaya ve Erdoğan'ın kuşku götürmeyen otokratik dürtülerine rağmen Türkiye'nin Batı'dan uzaklaştığı falan yok.

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan gelecek hafta ABD Başkanı Barack Obama'yla Beyaz Saray'da görüştüğünde, ülkesinin Batılı sicilini vurgulayacak. Erdoğan, ABD'nin Afganistan'daki asker takviyesine destek için daha çok asker göndermesi talebiyle de karşılaşacak. NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye'nin Afganistan'da 1700 askeri var ve Türk generalleri geçmişte ülkedeki müttefik güçlerine liderlik yaptı. Fakat Erdoğan'ın ılımlı İslamcı partisi Türkiye'nin Afganistan'da Müslüman dindaşlarıyla savaşması yönündeki Amerikan çağrılarından hoşlanmıyor. Türkiye bu taleplere uymak yerine, Afgan güvenlik güçlerini eğitmeyi, yollar ve okullar inşa etmeyi tercih etti. Erdoğan muharip asker talebini reddedecek.

Gelecekteki ilişkileri İran belirleyecek
Türkiye başbakanını eleştiren Batılılar, bu reddi ülkenin AKP yönetiminde Batı'dan uzaklaştığı iddiasının teyidi olarak görebilir. İran ve Sudan'la yakınlığının yanı sıra İsrail'e yönelik salvoları, Erdoğan'ın aslında ateşli bir İslamcı olduğuna dair savlara malzeme sağlıyor. Bununla birlikte, Afganistan ve Çeçenya'daki Türk cihat yanlıları Erdoğan'ın bir Amerikan finosu olduğunu düşünüyor. Kaide'yle bağlantıları bulunan bu yerli militanlar, Kasım 2003'te İstanbul'da Britanya ve Yahudi hedeflerine düzenledikleri saldırılarda 60 kişiyi öldürmüştü.

Türk askerleri Müslüman dindaşlarına ateş etmeye başlarsa, Türkiye'deki İslamcı radikallerin sayısı artar. AKP'li bir yetkili, "ABD ve Batı'nin anlaması gereken nokta bu" diye yakınıyor. Amerika ayrıca Irak'taki operasyonları için büyük ölçüde Türkiye'ye dayanıyor. İncirlik Üssü Irak ve Afganistan'daki Amerikan askerleri için bir tedarik merkezi. Amerika Irak'tan çıkmaya hazırlanırken, Iraklıların ülkeyi yeniden inşa etmesine yardımcı olması için yüzünü Türkiye'ye dönüyor.

Aslında Erdoğan için, İran'a karşı yeni yaptırımları desteklemekteki isteksizliğini Obama'ya izah etmek Afganistan meselesinden daha zorlu bir iş olabilir. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki geçici üyeliği sürüyor. Batılı bir diplomat, "Türkiye'nin bizim tarafımızda mı yoksa karşı tarafta mı olduğunu, yaptırımlar üzerine bir oylama yapılması durumunda öğreneceğiz" diye konuşuyor. İran, Türkiye'nin Amerika'yla gelecekteki ilişkileri için kritik önemde.

Erdoğan'ın düşmanları, AKP'nin ordunun yetkilerini kırpma yönündeki adımlarının AB hedefinden değil, dini bir iktidarı sağlamlaştırma arzusundan kaynaklandığını savunuyor. Onlara göre, darbe planladıkları iddia edilen kişilere açılan Ergenekon davası da bu planın parçası olarak tezgâhlandı. Bu kişilerin görüşleri bazı Batı gazetelerinde yankı buldu; bu gazeteler ülkenin en büyük medya şirketi olan Doğan Grubu'na aniden kesilen ezici vergi cezasını da kınadı. Pekçokları, bu cezanın grubun bazı yayın organlarının AKP'li yetkililerin karıştığı yolsuzlukları ifşa etmeye başlamasının ardından geldiğini belirtiyor. Argümana göre, Erdoğan Türkiye'nin İslami diktatörlüğe doğru yol almasını sağlamak için özgür basını susturmaya çalışıyor.

Muhalefet şaka gibi
Erdoğan'ın otokratik dürtüleri olduğu kuşku götürmez. Gazetecileri ve hatta karikatüristleri bile mahkemeye verdi. Kendi halkına karşı savaş suçları işlemekle itham edilen Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'i kucaklaması utanç vericiydi. Ve kamusal alanda İslam'a bir şekilde daha büyük rol verilmesinden yana. Ancak Türkiye'nin AB üyeliği sürecine bağlı görünüyor; hatta AB umutları suya düşe bile liberalleştirme reformlarını sürdürecek gibi görünüyor. Türkiye'nin Kürtleriyle olan sorunları çözmek istiyor. Ermenistan'la uzlaşma yönünde ilerliyor. Bunların Batı'dan uzaklaşma sinyalleri olduğu pek söylenemez.

Peki muhalefete ne demeli? CHP lideri Deniz Baykal vaktinin çoğunu AB hedefine katkıda bulunabilecek yasalara saldırarak geçiriyor. En büyük milliyetçi partinin lideri Devlet Bahçeli'yse, 200 kadar Türk'ün bu nedenle ölmesine rağmen "Domuz gribi yok" diyor. Orduya gelince; bir soruşturmada ele geçirilen suçlayıcı belgeler bir grubun gerçekten de, başka faaliyetlerin yanı sıra Hristiyanları öldürüp suçu AKP'ye atarak Erdoğan'ı devirmeyi umduğunu gösteriyor. Onlar niye Afganistan'a gönderilmesin ki? (3 Aralık 2009)

Kaynak: Radikal