Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in birkaç gün önce Türkiye'nin Hürriyet gazetesine verdiği söyleşide yaptığı açıklamalar hâlâ anlaşılır gibi değil, açıklamadaki hedef belirsiz ve bu açıklamanın onaylanması zor.

Hatırlatmak bağlamında başkan Beşşar Esed söyleşide şöyle demişti: 'Türkiye'nin Suriye ile İbrani devleti arasındaki arabuluculuk rolünde bulunmayı yeniden temin etmesi için müttefiki İsrail ile ilişkilerini iyileştirmesi gerekmektedir. Türkiye, İsrail konusunda bize destek olmak istiyorsa İsrail ile iyi ilişkiler kurmalıdır.'

Öncelikle açıklamada anlaşılmayan nokta şu: Ankara ile Tel Aviv arasında halihazırdaki ilişkilerin düzelmesinde Suriye ve Arapların çıkarı nedir? Tam tersinin doğru olması yani ilişkilerinin bozulması gerekmiyor mu? Özellikle de Türkiye'nin önce Siyonist sonra İsrail ile yakın geçirdiği 70 yıla isyan etmesi sonrası...

İkincisi açıklamadaki hedeflerin belirsizliği ise şu: Şayet Suriye-İsrail barışı hedef ise aşırılıkçı Likudcu şahinlerin iktidarın zirvesine çıkması ve kapalı kale zihniyetine girmesi sonrası bu hedef Arap-İsrail çekişme tarihinde geçmiş dönemlerdekinden daha uzak bir ihtimal oldu. Yani arabuluculuklar ne şimdi, ne yarın ne de yarından sonra yararlı olacaktır. Peki niçin kurban adı barış olan çöl serabı için Ankara ile Tel Aviv arasındaki değerli anlaşmazlık olsun?

Üçüncüsü yani açıklamayı onaylamanın zorluğu ise şu: Bir başkan Arap lider bu açıklamayı yapsaydı ve hatta bu liderin ülkesi İsrail'le resmi diplomatik ilişkiler kurmuş olsaydı bile bu açıklama siyasi olarak garipsenir ve taktiksel olarak reddedilirdi. Bu açıklama 1970'ten beri bütün bölgesel eğilimlerini İsrail'le stratejik denge temelinde veya en azından İsrail'e 'stratejik direniş' temelinde kurmuş bir devletin başkanından geldiği zaman daha da şaşırtıcı olmaktadır.

Bu konuda özellikle de demokratik, liberal ve kadife güç kanalıyla Müslüman Osmanlı kenetlenmesini canlandırmaya yönelik son Türk stratejik dönüşümlerinin derin tarihi boyutlarını dikkate aldığımız zaman şaşkınlık yaratan bir bilmece söz konusudur. Hem bu derin tarihi boyutlar İsrail'in hoşuna gitmeyecek boyutlardır.

Peki niçin? Çünkü İsrail geçmiş yıllarda ve şimdi hâlâ NATO Türkiye'sine ihtiyaç duymaktadır. Yahut daha hassas ifade ile Türk atmosferine muhtaçtır. Çünkü İsrail nükleer silahlara sahiptir ve yakında füze kalkanı projesi tamamlanacaktır. Fakat coğrafik hacminin küçük olması, nüfusunun yoğunluğu ve askeri tesislerin konsantrasyonu sebebiyle kimyasal veya biyolojik silahlar taşıyan tek bir füzeye maruz kalması bile kapsamlı şekilde yıkımı için yeterli olacaktır. Bu yüzden İsrail bölgedeki askeri egemenliğini sürdürmek için Türk stratejik derinliğini kullanmaya muhtaçtır.

Sonra ortada daha önemli bir sebep var: İsrail şu an Ortadoğu bölgesinde egemen güç olduğu için Türkiye'nin Ortadoğu'daki yeni rolü bu İsrail rolünü kesinlikle bitirecektir. Türk rolü İsrail midesinde bir dizi sancı nöbetlerine sebep olabilir. Hatta İsrail'in Erdoğan Türkiye'sini Humeyni İran'ı ile kıyaslanmayacak şekilde daha tehlikeli görebileceği söylenebilir. Çünkü Türkiye çok kutupluluk içinde ve daha dengeli olacak yeni Ortadoğu bölge sistemi inşa etmeye kadirdir. Suriye ve Arapların çıkarı bu yeni İslamî Ortadoğu'nun doğuşundadır. Bu yeni Ortadoğu ancak şu an can çekişen İsrail-Amerikan bölge sisteminin kalıntıları üzerinde kurulmasıyla mümkündür. Türkiye-İsrail çatışması bu sistemin kilitlerinin açılmasının temel anahtarlarından biridir. Bu çatışmanın söndürülmesi yerine kızıştırılması daha uygun olmaz mı? Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç 13 Kasım 2009
 
Kaynak: Zaman