Ortadoğu’nun tamamı sorunlarla boğuşurken, sadece Türkiye bu tablonun dışında. Araplar paramparça, ABD ve İsrail’in bölgesel sistemi de yalpalıyor. Bölgeyi yeniden oluşturma amaçlı son başarısız girişime liderlik eden ABD, mali kriz ve istediği uluslararası sistemi dayatamaması nedeniyle güçsüz. Ortadoğu kendi krizlerine içeriden çözümler bulamıyor. Peki Amerika’nın bölgede bırakacağı muhtemel boşluğu kim doldurabilir veya hangi uluslararası güç bölgenin idaresinde Washington’a katılabilecek durumda?
Çin henüz hazır değil
Afrika’da ve hatta bir damla petrolün bulunduğu her yerde ABD’yle had safhada bir rekabete giren Çin, tüm bunlara rağmen uluslararası güvenliği koruma sorumluluğunun bir parçasını taşımaya henüz hazır değil. Doğal olarak, aynı durum Japonya ve Hindistan için de geçerli. Geriye kim kalıyor? Böyle büyük bir rolü oynamaya aday olacak üç taraf var: AB, Rusya ve Türkiye. Bu bir varsayım değil, aksine somut gerçeklere dayanıyor.
Almanya, Fransa ve Rusya’nın devlet başkanları 18 Ekim’de Fransa’da bir zirvede buluştu. Zirvenin düzenlendiği Deauville, 19. yüzyılda emperyalist Avrupa devletlerinin birçok zirvesine kucak açmasıyla ünlü. 18 Ekim’deki zirvede de, Avrupa’nın yeni uluslararası güvenlik yaklaşımı ele alındı. Bu zirve, Avrupa Konseyi’ne bağlı Dış İlişkiler Komisyonu’nun önemli bir raporunun yayımlanmasından birkaç gün sonra gerçekleşti.
Türkiye’nin önemi artıyor
Bu rapor, özellikle de ABD’nin Avrupa’nın iç güvenliğiyle ilgilenmediğine defalarca işaret etmesinin ve uluslararası güvenlik sisteminde fonksiyonel bir bozulma yaşanmasının ardından, Avrupa’nın güvenliğinin NATO’nun ve hatta AB’nin ihtisas alanı olmadığına açıklık getiriyor. Zira Washington Gürcistan ve Kosova savaşlarının yanı sıra Kırgızistan’daki son istikrarsızlıkla ve yaşlı kıtadaki birçok diğer ‘dondurulmuş krizle’ ciddi bir ilişki kurmakta başarısız oldu.
Rapor bu nedenle, Avrupa’nın güvenlik sistemini yeniden inşa etmeye acil ihtiyaç duyduğu sonucuna varıyor. Peki bu nasıl olacak? Rapora göre, bir Rusya-Avrupa- Türkiye üçgeni oluşturulmalı; bu üçgen, ABD’nin Ortadoğu gibi Avrupa’da da bıraktığı boşluğu dolduracak, Karadeniz kıyılarından Kafkaslar’a, Balkanlar’dan Doğu Avrupa’ya uzanan devasa bölgede istikrar sağlayacak.
Avrupa’yı örnek alalım
Stratejik sebeplerin yanı sıra demografi ve güvenlik nedeniyle böyle bir üçgen kesinlikle kurulacaktır; zira Avrupa, Türkiye ve Rusya’ya ihtiyaç duyuyor. Bu üçgenin kurulmasının ardından, özellikle de ABD’nin Körfez ve Ortadoğu’nun diğer yerlerinde kurduğu güvenlik sisteminde çatlaklar meydana gelmesi nedeniyle, Araplar da stratejik çıkarlarını kapsamlı bir biçimde gözden geçirmeye başlayacaktır.
Doğal olarak bu üçgen hemen yarın doğmayacak; ABD, Körfez’i hemen boşaltmayacaktır. Fakat Arap ülkeleri geleceği düşünmeye başlayıp, Amerika liderliğindeki dünya düzeninden sonraki dönemi planlamada Avrupalıları örnek alsalar iyi ederler. Araplar bu konu üzerinde kafa yormaya şimdiden başlamalı. Zira Ortadoğu’nun kronik sorunları kısa süre içinde patlama noktasına gelebilir.
(Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 23 Ekim 2010)
Kanak: Radikal