Tam iki ay aradan sonra bir kez daha Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in davetiyle dün Tarabya'daki Hakimevi'ndeydik.

Bir önceki buluşmamızda Bakan, yeni yargı reformu taslağı çalışmalarını  anlatmıştı. Bu kez gündemde sadece telekulak tartışmaları vardı. Gece 22:50 uçağı ile Ankara'dan gelen Ergin, gazetelerin genel yayın yönetmenlerini saat 11:00'den itibaren iki saat bilgilendirdi. Ben biraz erken gitmiştim, Bakan 10:30'dan itibaren salondaydı. Ciddi hazırlık yapmış, ekibi de hazırdı.

Oturduk, diğer arkadaşlar henüz gelmeden doğrudan güncel telekulak tartışmalarıyla ilgili sorulara geçtik. Zaten bütün sohbet bunun üzerine gelişti. Aklımızdaki tüm şüpheleri, bütün merak ettiklerimizi Bakan'a sorduk, o da hayli detaylı ve açık biçimde yanıtladı. Birkaç konuda belirsizlik kaldı.

'Yargıyı baskı altına almıyoruz 'toplantısı Bu toplantı niye yapıldı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in, ardından Yargıtay Başkanlığı'nın dinlendiği iddiaları ile yargıyı ayağa kaldıran, kamuoyunun da tepkisini çeken telekulak tartışmalarını bitirmek için. Başbakan Erdoğan'ın 'Ben de altı yıldır dinleniyorum' sözleriyle iyice tırmanan, Barolar Birliği'nin ilanlarıyla doruk noktasına çıkan gizli kulak kavgasıyla ilgili Adalet Bakanlığı'nın görüşlerini açıklamak ve tansiyonu düşürmek için. 
Bizzat Bakan'ın sözleriyle anlatırsam, 'Yargı baskı altına mı alınıyor, korku imparatorluğu mu oluşturuluyor, keyfi dinlemeler mi yapılıyor?' eleştirilerini karşılamak istediler.

Ortaya pek çok soru çıktı. Bizzat en yetkili ağızdan, Adalet Bakanı Ergin'den duyduklarımızla telekulak gerçeğini her yönüyle anladığımı düşünüyorum. Gazete yöneticilerinin de büyük bölümünün deeksik  bilgi sahibi olduğunu anladık. 10 yıldan fazladır konuşulan, spekülasyonu yapılan ama bugünlerin en sıcak ve hararetli konularının, güncel tartışmaların aydınlatılması için işte o açıklamalar:

Başsavcı dinlendi, sonuç: Kovuşturmaya gerek yok
- İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in dinlenmesiyle ilgili talep, soruşturmayı yürüten birimden geldi. Yazının ekinde de bilgi ve belgeler var. Sonuçta bir hakim o talebi inceledi. Ağır Ceza Mahkemesi de uygun görerek o talebin karşılanması talimatını verdi. Her şey usul ve kanunlar içinde yapıldı. Adalet Bakanlığı müfettişleri, dinlemeler sonunda kovuşturmaya gerek olmadığına dair bir rapor hazırladı. Şimdi o karar Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nde. Benim onayıma gelecek, sonra ilgili hükümler gereği Başsavcı'ya (telefonunuz dinlendi) bilgisi verilecek.

Yargıtay dinlenilmedi
- Yargıtay santralı dinlenilmedi. Yargıtay binasında çalışan YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na tahsisli telefon için dinleme kararı alındı. Daha önceki yıllarda Yargıtay'da görevli bir savcı ile ilgili telefon ve faksın kayıtları incelenmiş ve HSYK kararıyla o kişi ihraç edilmişti.

Yasadışı dinlemeye ağır cezalar geliyor
- Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'nda konuştuk. Kabineye bilgi verdik. Uzun zamandır hazırlık yapıyorduk. İllegal dinlemeye ilişkin cezalar caydırıcı değil. En az iki katı olmak üzere, hatta dört katına kadar artırıyoruz. Dinleyen, kayıt altına alan ve yayınlayanlara ilişkin ağır cezalar geliyor. İlk Bakanlar Kurulu'nda bunu imzaya açacağız. Cezanın ertelenmesi olmayacak. Ayrıca mağdur, şikayetçi olmasa bile kamu davası açılmasını ama mağdurun bir kez daha mağdur olmaması için 'soruşturmayı durdurun' diyebilmesine imkan tanınmasını istiyoruz.

Dinlemelerde yanlış uygulamalar var 
- Dinlemelerle ilgili durumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)'den önce ve TİB'den sonra diye ikiye ayırmak lazım. Eskiden başıboşluk vardı. Yanlış uygulamalar daha çoktu. 2005'ten itibaren TİB kontrolünde. Savcılar başvuruyor, hakim uygun görürse TİB'e geliyor. TİB inceliyor, uygunsa onaylıyor, teknik olarak MİT'e, Jandarma'ya veya polise dinleme izni ve olanağı veriyor. Bazen TİB, hakim onayını şekil olarak uygun bulmuyor ve bir üst mahkemeye itiraz ediyor. Böyle çok olay var.
Yasal durumlarda da bazı yanlış uygulamalar olabiliyor. Bugün bir gazetede 'çakma isimler' altında telefonlara dinleme izni verildiği yazılıyordu. Onlara ilişkin de tedbirler alınıyor.

TİB dinlemiyor
- Dinlemeleri yapan birim TİB değil. Orada MİT, Jandarma ve polisin temsilcileri de var. Kimin dinlendiğini o talepte bulunan kolluk gücü, ilgili hakim ve TİB biliyor. Dinleme bittikten sonra dava açılırsa ilgili kişi dinlenildiğini iddianameden görüyor. Açılmazsa 10 günde kayıtlar imha ediliyor, 15 gün içinde kendisine bilgi veriliyor.

İzinsiz dinlemeyle delil toplanıyor mu, karar sonradan alınıyor mu?
- Eskiden, TİB'den önce bu çok yapılıyordu. Şimdi önüne geçildi. Teknik olarak dinlemenin hangi saatte, hangi saniyede başladığı belli. Onun için geriye dönük işlem yapılamıyor. TİB onayı olmadan polis, MİT veya jandarma kim yaparsa yapsın, illegaldir. Hukuki delil sayılmaz ve bunu yapmak suçtur. Ben bunun yapıldığına inanmıyorum.

Dinleniyorum paranoyası nereden kaynaklanıyor?
- Her şeyden önce yanlış bilgilendirmeden kaynaklanıyor. Belki TİB Başkanlığı'nın geniş bir aydınlatıcı toplantı yapması gerekir. Ankara'ya döner dönmez kendisiyle konuşacağım. Yanlış uygulamalar toplumdaki o korkuyu ve duyguyu körükledi. Evet, bir algı oluştu. Bunu düzelteceğiz. Hatalar da olmuş olabilir, düzeltilecek.

Müfettişlere hangi hakim 'hayır' diyebilir ki?
- Diyebilir. Pek çok örnekte olduğu gibi Adalet Bakanlığı müfettişlerinin taleplerini hakimler reddediyor.
(Bakan bu konuda bir rakam vermedi)
Ayrıca müfettiş kararlarına karşı birçok hakim dava açtı, bunların toplam sayısı 217. Bir kısmında mahkemeler tarafından müfettiş kararları iptal edildi. (Bakan bunun sayısını da vermedi)

69 hakime dinleme kararı verildi, 56'sı Ergenekon'dan
- Son beş yılda toplam 69 hakim ve savcı için dinleme kararı verildi. Bunlar toplam altı dosyayla ilgili. 56'sı İstanbul'daki bir soruşturmayla alakalı. (Bakan Ergenekon'u kastediyor. Ama gazeteciler hep Ergenekon dese de bakan o tanımlamayı hiç kullanmadı ve bunu da özellikle vurguladı.)
Bakan bu sayıyı abartılı bulmuyor. Ergenekon için 'Olağanüstü bir gelişme. Bundan daha büyük, bu çapta kaç soruşturma yapıldı ki bugüne kadar' dedi.

Adalet Bakanı dinleniyor olabilir mi?
- Ben şahsen yasal dinlemeden korkmuyorum. İllegal dinlemeden herkes gibi tedirgin olurum.

Başbakan'ın dinlenmesi...
- Ortada birtakım kayıtlar ve bununla ilgili tutuklular var. Altı yıldır dinleniyor anlamında değil. Değişik tarihlere ilişkin dinleme kayıtları bulundu. Bunlar illegal dinlemeler.

Kaçmaz ve Eminağaoğlu'nun disiplin dosyaları HSYK'ya geliyor
- Osman Kaçmaz ve Ömer Faruk Eminağaoğlu ile ilgili dosyaların disiplinle ilgili kısımları yakında HSYK'ya gönderilecek. Bunun gecikmesinin sebebi son kez savunmalarının istenmesi gerekliliği.

Tesadüfi deliller konusu
- Bakan Ergin bir telefon dinlemesi sırasında o konuyla ilgili olmayan konuların dosyaya konulması için de Yargıtay ve Danıştay içtihatlarından örnekler verdi. Hakim ve savcıların disiplinle ilgili ihmalleri, hakim ve savcıya yakışmayan durumlarla ilgili dosyaların ayrıştırılarak HSYK'ya gönderilmesini anlattı.

Özel hayatın gizliliğinin ihlali
- Yine bu konuyla ilgili olarak özel hayatın gizliliğinin ihlali konusundaki eleştirileri yanıtlarken (Ergenekon kapsamında soruşturmaya dahil edilen bazı hakim ve savcıların özel hayatlarıyla gündeme getirilmesi için) 'Bu endişeleri giderecek önlemleri de hazırladığımız pakete koyacağız' dedi.

Dinlemeler nerede yapılıyor?
- Bakan'ın verdiği bilgiye göre dinleme işlemi TİB'de yapılmıyor. Prosedür tamamlanınca TİB, ilgili birimlere izin veriyor. Bakan vanayı açma ve kapatma örneği ile konuyu anlattı. Dinleme süresi bitince TİB vanayı kapatıyor.

Dinleme nasıl yapılıyor?
- Eskiden olduğu gibi polisler kulaklıklarla dinleme yapmıyor. Ya da bazı harfleri kelimeleri şifreleyerek tesadüfi dinleme yapılmıyor. Son derece gelişmiş digital sistemler 24 saat esasına göre, mahkemenin verdiği süre içinde otomatik kayıt yapıyor. Sonradan ayrıştırma ve işleme yapılıyor. Hiçbir şekilde kayıt üzerinde oynama ve değiştirme gerçekleştirilemiyor.

TİB baskını sorunlu
- TİB binasına yapılan baskında hukuki bir sorun var. Orada ciddi sorunlar yaşandı. İnceleme talebinde bulunan, kararı veren ve orada tespiti yapanlar aynı dosyada dinlenen isimler.

Kapatma davası ile dinleme tartışmaları  ilişkisi
- Ben bir Bakan olarak, bir hukukçu olarak ve bunca yıldır hukuki gelişmeleri izleyen birisi olarak kapatma davası ile ilgili o yorumları yapacak güçte değilim. Muhakemem almıyor. Böyle bir yorum yapacak ilgi, ilinti, rabıta bulamıyorum. Çok geniş bir muhakeme gerek. Sorumluluk mevkiinde oturanların daha dikkatli konuşması lazım. Bu beyanların Türkiye'ye ödettiği bir bedel var. Titiz ve dikkatli beyanlarda bulunmalıyız.

Başsavcı Engin'i dinleme serüveni
Adalet Bakanı'nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in telefonlarının dinlenmesiyle ilgili anlattıkları önemliydi.
Bakan, 'Talep soruşturmayı yürüten birimden geldi' dedi, eklerde bilgi ve belgeler olduğunu söyledi.

O bilgi ve belgelere kim ulaşabilir? 
Açık biçimde Ergenekon savcılarını kastetti. Nitekim Yalçın Doğan bunun üzerine şaşkınlığını gizleyemedi ve 'Kovuşturmaya gerek görülmedi, Başsavcı şimdi istese yardımcılarını görevden alabilir mi?' diye sordu. Taraf yazarı Yıldıray Oğur da 'Bu durumda Başsavcı Engin'in soruşturmanın başında olmasını tuhaf bulduğunu' söyledi. 
Bakan Ergin, 'Başsavcı, yardımcılarını bununla ilgili olarak görevden alamaz, (özel yetkili savcılık ve özel yetkili mahkemenin) atama ve görevden alınmasını kurul (HSYK) yapabilir' yanıtı verdi.
Çıkışta muhabir arkadaşlarla konuşurken ben de 'Talep Ergenekon savcılarından gelmiş' dedim. Muhabirler Bakan'a da bunu sormuş ve 'Öyle değil' yanıtını almışlar. Çok emindim ama yine de Hürriyet'ten Eyüp Can'ı aradım, benimle aynı fikirdeydi.

Aslında başka bir ihtimal olamaz ki...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı hakkında öyle bir dinleme kararını başka nasıl bir süreç başlatabilir? Teftiş, düğmeye basacak o delilleri bulamaz ki... Süreci başlatmak için başka bir dinamik gerekiyordu. Bakan da onu açıkladı. Yine de saat 22.00'ye doğru Bakan Ergin'i aradım. İşte değerlendirmesi:
'Soruşturmayı yapan birim olarak Teftiş Kurulu'nu kastetmiştim. Ancak Ergenekon savcıları soruşturmayı yürütürken birtakım tesadüfi delillere ulaşıyorlar. Onlar hakim ve savcıları soruşturma yetkileri olmadığı için bu belgeleri Bakanlığa yolluyorlar. Bakanlık bir tasnif yaptıktan sonra görevle ilgili kısmı Ceza İşleri üzerinden Teftiş Kurulu'na intikal ettirdi. Müfettişler de izleme-dinleme talebinde bulundular.'

Kaynak: Akşam