Hizbullah liderlerinden Mugniye'ye Şam'da düzenlenen suikast, örgütün Suriye'yle arasını açmayı amaçlıyor. Ortada büyük bir komplo var

İmad Mugniye'ye (Hizbullah'ın eski istihbarat şefi) düzenlenen suikastın arkasında büyük bir komplo bulunduğuna dair iki kanıt var. Öncelikle, Amerikalı ve İsrailli yetkililer suikastı olumlu karşılayan açıklamalar yapsa da, Tel Aviv ve Washington bu 'büyük istihbarat başarısı'yla ilgili sorumluluklarını yalanlamakta yarıştı. Hal böyleyken, bu iki devletin belli başlı medya organları, suikasttaki 'Suriye rolü'nden söz ediyor.
New York Times net bir ifadeyle, "Suriye, özellikle de başkentte genelde sıkı güvenlik önlemi alır. Bu nedenle geçen perşembe -suikast günü- Suriye'nin İsrail veya ABD'yle anlaşmasının parçası olarak suikastta işbirliği yaptığına dair yorumlar var" diye yazdı. Washington Post da benzer bir vurgu yaptı: "Geçmişte Şam'da aşırılık yanlısı İslamcı savaşçılarla çatışmalar yaşanmasına rağmen, otoriter Suriye hükümeti özellikle de başkentte sağladığı güvenlikle övünür. Lübnan'daki bazı kişiler, Mugniye suikastının Suriye katılımıyla gerçekleştiği kehanetinde bulunuyor". İsrail gazetesi Haaretz de, muhtemel suçlular listesinde Ürdün'ü de Suriye'ye kattı.

Komplonun ikinci kanıtıysa, İsrail ve Amerikan istihbaratlarının suikast için başka bir mekânı değil de, özellikle Şam'ı seçmesiyle ilgili. Bu durum, ilk kanıtla ikincisi arasındaki bağlantıyı netleştiriyor.

Amerikalılarla İsraillilerin, Hizbullah'ın 'süper genelkurmay başkanı' veya 'savunma bakanı' diye niteledikleri -Temmuz
2006'daki İsrail savaşında alınan başarı da dahil Hizbullah'ın başarılarının hepsi veya çoğundan sorumlu olan- Mugniye'yi öldürdüklerine dair suçlamaları yalanlama kararlılığının açık bir nedeni var: Hizbullah ve İran, bu büyük darbenin intikamını almaya çalışacaktır. Dolayısıyla, suikasta bulaşmış bütün tarafların, onları intikamdan uzak tutmak için 'stratejik kapalılık' hali oluşturmaları yararlı olabilir.

Yeni yaptırım kararıyla eşzamanlı

Ne var ki, bu tavır doğru olduğu varsayılsa bile gerçeğin yarısını veya dörtte birini oluşturuyor. Gerçeğin tamamıysa, birçok hedefle ilişkisi olan bir başka yerde saklı. Bu hedeflerden ilki, Suriye'yle Hizbullah arasında karşılıklı derin şüphe oluşmasının, bu iki tarafın stratejik koalisyon ilişkisine zarar verebilecek olması.
İkinci hedefse şöyle: Söz konusu suikast, İsrail'in, Şam'ın küçük nükleer tesislere sahip olduğu iddiasıyla düzenlediği hava saldırısı sonrası, Suriye'nin askeri güvenliğinin kapasitesi hakkında daha fazla şüphe oluşturacak.
Bu suikast, ABD ve İsrail'in Suriye'yle ilişkilerini daha fazla çıkmaza sürükleyecek veya gerginliğini artıracaktır. Zira Washington Şam'a şu soruyu soracaktır: Bu 'büyük terörist' başkentinizin göbeğinde ne yapıyordu? Suikast eyleminin, ABD Başkanı Bush'un Suriye'ye karşı yaptırımları artırma kararıyla neredeyse aynı zamana denk geldiğini hatırlarsak şu sonuca varırız: Suikastın arkasında başka gizemli olgular da var; söz konusu suikast, diğer bölümleri arka arkaya gelecek halkalardan sadece biri. Hatta belki de, bu büyük suikast komplosunun arasında daha da büyük bir komplo olabilir...

Kaynak: Radikal