Butto'nun öldürülmesi, kitlelerin onun düşüncelerine bağlılığını artıracak. İslam dünyası aşırılıkçılardan, Butto ve diğer aydınların İslam'la Batı medeniyetini uzlaştırma programı gerçekleştiğinde kurtulacak

Benazir Butto suikastını ilk duyduğumda inanmadım veya daha güzel ifadeyle, (Arap şair) Mütenebbi'nin Seyfuddevle'nin kız kardeşi hakkındaki meşhur kasidesinde dediği gibi, 'umutlarımla yalana sığındım.' Fakat haberin doğruluğu karşısında acı gerçekle yüzleşmek gerekliydi. Eşsiz bir gülümsemeye sahip bu kadın devrildi; büyüleyici bir kişiliğe sahip bu kadın suikasta kurban gitti.
Butto bir İslam ülkesinde iktidara gelen ilk Müslüman kadındı. İslam'ın saf ruhaniyeti ve yüce ahlaki değerleri gibi güzelliklerinden vazgeçmeksizin, İslam dünyasının özgürleşmesi ve modernleşmesinin yolunu yaran bu aydın Müslüman kadın öldürüldü. Çoğu zaman Batılılar karşısında kendisine 'Doğu'nun kızı' derdi. Öyleydi de.
Peki katiller kazandı mı? Evet ama kısa vadede. Kazandılar ama suikast Butto'yu efsaneye dönüştürecek ve düşüncelerine bağlılığı artıracak. Butto'nun fikirleri, tüm Müslüman ve Arap modernistlerin programı. Program tek cümleyle özetlenebilir: İslam'ın ruhani ve ahlaki değerleriyle Batı'nın bilimsel, felsefi ve insani değerlerini nasıl uzlaştırabiliriz? Hepimizin hedefi ve hayali bu. Bu nedenle onun ölümü bizim ölümümüz. Bu eşsiz kadının gidişiyle birlikte bizden de bir şeyler gitti. Katiller geçici olarak kazandı ancak bu asla devam etmeyecek. İlerici güçler, insanlık ve İslam'ın mesajının aydınlık okuması kazanacak. Dolayısıyla, çekişme, İslam'ın özünün doğru okumasıyla, suç işlemeye yol açan yanlış okuma arasında yaşanıyor.
Butto, İslam âlemindeki aşırılık yanlısı akımın kurbanı. Tüm İslam dünyasındaki siyasi ve kültürel liderler şu an Butto'nun akıbetinin tehdidi altında. İslam dünyasında 'özgürlüğün güneşi' ışıldamadan önce bu liderlerden yüzlercesi, hatta binlercesi düşecek. Fakat bu güneş bir gün ışıldayacak, yarasalar gizlenecek. Bu genç kadının şehit olmasını anlamlandırmak, ancak bu, tarihi bağlam içinde mümkün. Butto hepimizin yerine öldü ve 'özgürlüğün kandili' oldu. Kanı boşa akmadı.
Bugün Arap ve İslam dünyasında verilen kurbanları bu şekilde algılıyorum. İç özgürlüğe ancak, ağır bedel ödedikten sonra kavuşabiliriz. İçeride özgürlük sağlamanın, emperyalizmden kurtulmaktan kolay olduğunu sananlar yanılıyor çünkü iç özgürlük mücadelesinde kendinizle, ailenizle, aynı din ve uyruktan insanlarla çatışırsınız. Butto'nun ve İslam dünyasındaki tüm aydınların dediği gibi, İslam'ı rehin alanlarla çekişmeye girersiniz. Peki onlardan kurtulabilecek miyiz ve ne zaman? Belki de Benazir'in yanlışı, sihirli bir asa hareketiyle verilerin değişebileceğine ve demokrasinin gerçekleşebileceğine inanmasıydı. Aydınlığın şehidi olması sonrası Butto'yu eleştirme niyetinde değilim. İslam halklarının özgürlük, demokrasi ve hoşgörüye ancak korkunç deneyimler ve sancılar sonrası ulaşabileceğini kastediyorum.
Bu sözler, Batı'nın, gerek Pakistan'da gerekse de İslam dünyasında şartların kötüleşmesindeki sorumluluğunu göz ardı ettiğim anlamına gelmiyor. Zira, şu anki başarısızlığın sorumlusu, Batı'nın yapılandırdığı nedenlerle savaşmaksızın dini terörle savaşmayı öngören aptalca politika. Makaleyi Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed el Baredey'in sözleriyle bitirelim. Baradey bir Fransız gazetesine şu açıklamayı yaptı: "Kimse kamikaze olarak doğmaz." İnsan elinde kaybedeceği bir şey olmadığı veya saygınlığının ayaklar altına alındığını hissettiği için terörist olur. Batı, açlığın asıl suçlusu olduğunu ve refah içindeki halklarının kibrinin, başka halkları kışkırttığını ne zaman anlayacak?

Kaynak: Radikal