Charles de Gaulle Havaalanı'ndan Kahire'ye gitmek için hazırlanıyordum. Bazen uzayan bekleme süresi içinde zamanı geçirmek için havaalanı kitapçısına uğradım ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Paul Sarkozy'nin kitabının vitrinleri işgal ettiğini gördüm.
Sayfalarını çevirirken bu adamın Fransa'ya Macaristan'dan ve komünizm cehenneminden kaçarak geldiğinde cebinde tek kuruş olmadığını ve soğuktan korunmak için metroda uyuduğunu okudum. Kim bu adamın ileride Fransa'nın cumhurbaşkanı olacak bir oğlu olacağını tahmin ederdi ki?!. Allah hey şeye kadir.
Kitapçıda bir süre kaldım ve bir felsefe dergisi gözüme ilişti. Bir süredir piyasada olan aylık dergi, kalın kırmızı fontla yazılmış başlıklarıyla dikkat çekiyordu. Tamamı Kur'an-ı Kerim'e yoğunlaşmış özel sayı olduğunu görmeseydim satın almayacaktım. Gerçekten de İslam geleneğimiz 11 Eylül'den bu yana on yıldır Batılı entelektüellerin uğraşısı oldu. Fakat okuyucuya faydası olmayan ve hatta zarar veren o kadar ucuz kitap veya yayın var ki?!. Bu yayınlar imajı düzeltmek yerine bozuyor. Allah'tan bu oran değişiyor. Kalın fontla 'Kur'an özgürlük, şeriat, kadın, cihat ve akılla ilgili ne diyor' yazılı kapak ilgimi çekti. Kışkırtıcı ve hassas bir konu. Fazla direnemedim ve dergiyi hemen satın aldım. Dergi ardından 'içeride İbni Rüşt, Nietzsche, Muhammed İkbal, Leibniz, Fazlurrahman, Claude Levi-Strauss ve diğerlerinin ağzından cevap bulacaksınız' diye ekliyor.
Bu tür bir kışkırtmaya kim direnebilir? Nietzsche'nin İslam ve Kur'an hakkında ne dediğini öğrenmek istemez miyiz? Dergiyi aldım ve içeriye giriş sıramı beklemek için kuyrukta durdum. Önümdeki bayan, dergiyi görünce bana yönelerek 'Bu sayıyı nereden buldunuz?' diye sordu. 'Alt kattaki kitapçıdan aldım.' dedim. Sonra kadına baktım ve kendi kendime 'Acaba Fransız mıydı.' diye sordum. Görüntüsünden Mısır burjuvazisinden olduğuna kanaat getirdim. Saygın ve kültürlü bir bayandı. Tercüme konferansına katılmak için Kahire'ye doğru giderken uçakta derginin sayfalarını çevirmeye ve ileri gelen düşünürlerin İslam'la ilgili görüşlerinden yararlanmaya başladım. Ellerimin arasında bir hazine olduğunu düşündüm. Bizler İslami köklerimiz veya Kur'an eğitimimiz sebebiyle Kur'an'ın ne olduğunu bildiğimizi düşünüyoruz. Gerçekten bir Arap veya Müslüman, Kur'an'ın ne olduğunu biliyor mu? Şu an yararlı şey,sizlerin Allah'ın kitabını, ileri gelen düşünürlerin görüş ve analizleriyle öğrenmeniz, ardından bu felsefik bilgiyi küçük yaşlarda şekillenen klasik bilgiyle karşılaştırmanızdır.
Hayatını Kur'an'ı araştırmak ve Fransızcaya tercüme etmekle geçiren Jack Burke, şöyle diyor: 'Kur'an metinlerinin tamamı tek bir düşünce etrafında yoğunlaşıyor: 'Allah'ın birliği.' Ardından şöyle diyor: 'Kur'an, bazı Müslümanların anladığının aksine donukluğa karşıdır. Aklı ve yeniliği kullanma çağrısıdır.' Dolayısıyla ey Müslümanlar Kur'an'ı Profesör Burke'nin yaptığı gibi modern tarihî metotlar ışığında yeniden okuyun. Pakistanlı ünlü düşünür Fazlurrahman ise çağdaş Müslümanların çoğunluğunun tarih ve rasyonel bilinçleri eksik olduğu için Kur'an'ı hakikatiyle anlamadığını ifade ediyor ve 'İslam ve modernlik' adlı kitabında şu soruyu soruyor: 'Niçin İslam'ın ilk çağları kültürel kaynama ile doluyken son çağlarda fikrî donukluk maksimum noktaya çıktı? Niçin ilk Müslümanlar aydınken son Müslümanlar yani bizler aydınlık olan her şeyden uzağız? Bir başka ifade ile İslam toprağında fikri ve yenilikçi hareketi durduracak ne yaşandı? Niçin uygarlığın meşalesi Avrupa'ya geçti? Başımıza gelen ve bizleri geri kalmış milletlerin başına koyan büyük felaket ne?'
Bazıları bu akademik soruların gerçeklerden ve hissedilen sorunlarından uzak olduğunu ifade edebilirler. Ben bu soruların siyaset kelimesinin soylu ve güçlü anlamıyla siyasi sorular olduğunu düşünüyorum. Hatta halihazırda çağımıza yöneltilen en büyük siyasi soru olduğunu iddia ediyorum. Dr. Rıdvan El Seyyid'in de haykırarak ve tepki göstererek ifade ettiği üzere 'Bizler elimiz kolumuz bağlı hiç harekete geçmemişken, bir şeyleri gözden geçirip düzeltmemiş ve eleştirmemişken Batılı düşünürlerin bizim kültürümüz, sorunlarımız ve geçmişimizle uğraşması mümkün değil.' Londra'da Arapça yayımlanan El Şarkulevsat gazetesi, Fransa'da yaşayan Arap yazar, 30 Nisan 2010
Kaynak: Zaman