ABD başkanlarıyla İsrail başbakanları arasındaki görüşmelerin öncesinde, genellikle ABD liderinin İsrail’den nihayet Batı Şeria’daki yerleşimleri genişletmekten, Filistinlileri Doğu Kudüs’te yerlerinden etmekten ve hatalı askeri adımlarla ABD’yi utandırmaktan vazgeçmesini isteyeceğine dair spekülasyonlar yapılır.
Önceki günkü Beyaz Saray buluşmasının öncesinde, ABD’nin güvenlik teşkilatı İsrail’i özellikle yüksek bir sesle eleştiriyordu. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin etkili yorumcusu Dr. Anthony Cordesman, Amerika’nın İsrail’in güvenliğine yönelik bağlılığının, “İsrail’i değerli bir varlık olarak kalması gerekirken gereksiz yere stratejik bir yük haline getiren bir İsrail hükümetinin adımlarını haklı çıkarmadığını ve mazur göstermediğini’ söyledi.
Dr. Cordesman, İsrail’in ABD’nin sınırını zorlamak ve Amerikan Yahudilerinin desteğini kötüye kullanmak konusunda daha dikkatli davranması gerektiğini söyledi.
Cordesman, İsrail’in ABD’nin ‘kırmızı ışığı’na rağmen İran’a bir saldırı düzenleyebileceği konusunda da uyarıda bulundu.
ABD, İsrail’in Ortadoğu’daki davranışlarının olumsuz etkileri konusunda özellikle hasass; zira Afganistan ve Irak’taki askeri müdahelelerin başarısızlığı nedeniyle, diğer amaçlarını gerçekleştirmek açısından ABD’nin bölgedeki gücü azalmış durumda.
Dahası, İsrail’in bizzat kendisi siyasi ve askeri açıdan zayıflıyor. İsrail’in Ortadoğu’daki nüfuzu, Mısır’la 1979’da barış anlaşmasına vardığı dönemde zirve yapmıştı; bu anlaşma, İsrail’i 1982’de Lübnan’ı işgal etmekte özgür bırakmıştı. Fakat Lübnan’daki müdahale uzatmalı bir gerilla savaşına dönüşmüş, İsrail’in 2000’deki nihai çekilmesiyle son bulmuştu. Sonraki 10 yılda Lübnan ve Gazze’de yapılan askeri operasyonlar amaçlarına ulaşmaya başaramadı. Bu arada, Mossad Başkanı Meir Dagan da, Soğuk Savaş’ın bitişinden bu yana Amerika’nın İsrail’e daha az ihtiyaç duyduğunu söyledi.
İsrail’i zaptetmek ABD’nin çıkarına olabilir, fakat bunun gerçekleşmeyeceği neredeyse kesin. Bunun sebebi, eski Merkez Kuvvetler komutanı ve Amerika’nın en prestijli generali, bugünse Afganistan komutanı olan General David Petraeus’un, ABD’nin İsrail’in Ortadoğu’daki adımlarına verdiği desteğin Amerikan askerlerinin güvenliğini tehlikeye attığı gerçeğini kayıtlara geçirme çabasında dair tuhaf hikâyede görülebilir.
Petraeus bunu martta Kongre’ye verdiği yazılı ifade de tekrarladı. Fakat General Petraeus bunu yaptıktan çok kısa bir süre sonra geri adım attı. Petraeus’un hızlı u-dönüşüne şöyle bir açıklama getirilebilir: Kendisi, 2012’de Cumhuriyetçi bir aday olarak başkanlık yarışına girme ihtimalini masada tutmak istiyor ve Yahudi seçmenleri veya militan yeni muhafazakârları yabancılaştırmak istemiyor.
Ara dönem seçiminde zaten kayıp verecek
Bu olay, herhangi bir Amerikalı siyasi veya askeri liderin, İsrail’i engelleme veya hatta eleştirme konusunda altında bulunduğu iç kısıtlamaları gözler önüne seriyor. Obama’nın dün Netanyahu’ya kapalı kapılar ardında daha sert davranmış olması mümkün, fakat ara dönem seçimlerinde Demokrat Parti’nin zaten beklenen kayıplarını artırma korkusu nedeniyle İsrail’e baskı yapmak açısından etkili önlemler alması pek muhtemel değil. İsrailli seçmenlerin Netanyahu’yu reddetmesini sağlayacak tek şey bu olsa da, ABD-İsrail ilişkilerinde bir kriz çıkacak gibi görünmüyor. (7 Temmuz 2010)
Kaynak: Radikal