Petrolün varil fiyatının 125 doları aşması zengin ülkeler için ciddi yük, yoksullar için daha fazla yoksulluk anlamına geliyor. Petrol arzı artmalı
Ahşap varillerle petrol nakliyatı yapmanın modası geçeli neredeyse 125 yıl oluyor. Fakat, petrolün varil fiyatının 125 doların üzerinde seyretmesi ve rakamın 200 dolara dayanabileceğine dair spekülasyonlar, bize kara altın denen bu maddeye her zamankinden daha bağımlı hale geldiğimizi hatırlatıyor. Petrolün varil fiyatının kısa süre içinde 200 doları bulması ve bu fiyatın üzerinde kalması pek muhtemel görünmüyor -fakat böyle bir durumda ekonomilerin büyük zarar göreceği de aşikâr.
Petrol fiyatının 10 yıldan az bir sürede 10'a katlanmasının arkasındaki neden talebin,
özellikle de Çin ve Hindistan'dan gelen talebin hızla artmasına arzın aynı hızda
karşılık verememesi. 1970'lerdeki arz şoklarından farklı bir dinamik bu; fakat kamyon şoförleri ve işlerine giden insanlar seyahat etmeyi öyle kolayca bırakamayacağından dolayı,
küçük bir arz açığı bile petrol fiyatlarında büyük hareketlenmelere yol açabiliyor.
Enflasyon tetiklenebilir
Arz-talep sıkışması piyasaları istikrarsızlaştırdı. Petrolün hemen teslim spot (peşin)
fiyatı, vadeli teslim fiyatının üzerinde kalıyor. Bu durum kısa dönemli arza yönelik belirgin bir korkuyu yansıtıyor; öte yandan spekülasyonun ve stok yapan endişeli alıcıların fiyatları yükselttiğine dair bazı göstergeler de mevcut. Spot fiyatlar kısa vadede tırmanabilir veya düşebilir, fakat bir süre daha düşük ve istikrarlı seviyelere inmesi muhtemel görünmüyor.
Pahalı petrolün ekonomik etkileri söz konusu. Net petrol ihracatçıları, net petrol ithalatçılarının aleyhine zenginleşiyor: Ortadoğulu üreticiler, her bir varilin karşılığında daha fazla Alman arabası, Fransız giyim eşyası ve ABD hazine bonosu alabiliyor. İthalatçılarsa petrol tüketimini karşılayabilmek satın aldıkları başka her şeyden kısıntı yapmak zorunda kalıyor.
Yüksek petrol fiyatları sürekli enflasyona yol açabilir, fakat illa öyle olacak diye bir şey de yok. Petrol fiyatındaki bir artış, şu an daha az talep gören diğer malların fiyatlarındaki
düşüşlerle dengelenmeli. Fakat fiyatlar yumuşak bir şekilde ayarlanmazsa veya çalışanlar petrol masrafını ücret artışı talebiyle tazmin etmeye çalışırsa, enflasyonu tetikleyebilir.
Petrolün yoğun kullanıldığı aygıtlarda kısıntıya gidilmek zorunda kalınabilir: Sözgelimi tüm spor arabaların, tarım araçlarının ve benzinle çalışan enerji istasyonlarının kullanım alanı daraltılabilir. Bu tür değişiklikler de gerçek ekonomik kayıplara yol açar.
Şu ana kadar dünya ekonomisi yüksek petrol fiyatlarını pek de umursamadı. Bugüne dek şu tez öne sürüldü: Zengin ülkeler her bir varil petrol karşılığında 1970'lere kıyasla daha fazla mal ürettiğinden dolayı, fiyattaki artışın yol açacağı ekonomik hasar daha az olacak. Bu doğru, fakat fiyatlar arttıkça doğruluğu da o oranda azalıyor. İthal eden ülkelerin petrole ayırmak zorunda kaldıkları ekonomik üretimin oranı ciddi biçimde artmış durumda.
Zengin ülkeler için 125 dolarlık bir petrol fiyatı, ekonomik büyüme üzerinde dikkat çekici bir yük anlamına gelecektir; yoksul ülkeler içinse, yükselen gıda fiyatlarıyla da bir araya gelince, daha fazla yoksulluk. Petrol arzı mevcut duruma karşılık olarak artmalı, fakat artmazsa 200 dolar fiyat hiç de akıldışı değil. Bu da ciddi ekonomik çöküşe, uluslararası gerilimlere ve bazı yoksul ülkelerde para krizine yol açacaktır.
Kaynak: Radikal