Arap rejimleri Amerikan seçimlerinde, halklarının aksine Cumhuriyetçilere daha yakın durdu. Obama'nın İsrail-Filistin sorununa nasıl yaklaşacağınıysa bekleyip göreceğiz. Umarız vaat ettiği değişimi gerçekleştirebilir
Barack Obama'nın başarısını öncelikle olduğu gibi, yani sadece bir Amerikan olayı ve ırkçılığa meydan okuyabilen Amerikan demokrasisinin tarihi başarısı olarak görmek mümkün. Ancak bu duruma gerçekçi bir açıdan, Arap çıkarları açısından da bakmak gerek.
Araplar, Demokratlardan ziyade Cumhuriyetçilere yakın durduklarını hep ortaya koyuyordu.
Cumhuriyetçiler Araplara onları anladıklarını, destek ve kollama temin edeceklerini ifade etti. Obama Arap sokaklarının ve ABD'deki Arapların çoğunluğunun desteğinden beslense de, Arap rejimleri Demokrat adaya soğuk yaklaştı; bu rejimlerle bağlantılı lobiciler de John McCain'i destekledi. İşin garibi, Washington'daki hiçbir Arap Cumhuriyetçi adayın İslam dünyası bir yana, tek bir Arap dostunun bile ismini veremez. Üstelik, McCain son güne dek İslam'ı bir utanç ve Obama'yı 'teşhir etme' kriteri olarak
kullanmaktan vazgeçmedi. Bu 'teşhir'in tek nedeni Obama'nın Kenyalı babası Hüseyin veya bir dönem Endonezya'da yaşamış olması değil, aynı zamanda Demokrat adayın Araplarla ve Arap olmayan Müslümanlarla bağlantılarıydı.
Obama kampanyası için çalışan Arap ve Müslümanlar da birçok olumsuzluk yaşadı. Bunların başında, Arap rejimlerinin Cumhuriyetçilerin yanında yer aldığının netleşmesi geliyordu. İkincisi, Obama Müslümanlar ve Araplarla arasına mesafe koymak zorunda kaldı. Üçüncü olumsuzluk had safhadaki
bölünmelerdi. Amerikalı Arapların ve Müslümanların birbirleriyle ilişkilerine bölünmüşlük damgasını vuruyor; Amerikalı Yahudileri örnek alarak iç ve dış çıkarları doğrultusunda oy veren bir seçim bloku kuramadılar.
Obama tarafsız olmaya çalıştı, ancak Siyonist lobiyi temsil eden Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'ndeki (AIPAC) konuşmasıyla ve İsrail ziyareti sırasındaki tavırlarıyla duruma boyun eğdi. Aslında etrafını sürekli bir Yahudi ordusunun sardığını anlamak için ertesi günü beklemeye gerek yoktu. Bilinen ve değişmez verilerden biri de, Amerikalı Yahudilerin oyunun içinde esaslı bir parça olduğuydu. Arapların yapacağı azami şey, zor zamanlarda kendilerine sırtlarını dönmeyecek bazı dostlar edinmek.
Obama'nın Rahm Emanuel'in Beyaz Saray Genel Sekreterliği'ne getireceğinin açıklanmasıyla birlikte, Araplar epey sert bir ilk tokat yemiş gibi oldu. Emanuel Obama yönetiminin göreve getireceği tek Yahudi olmayacak. Ancak kayıtlara yeni yönetimin Araplardan ilk özür dileyen ismi olarak geçecek. Arap kökenli Amerikalı uzmanlar, yeni başkanın Emanuel'i sadece Yahudi kökenlerinden dolayı değil, idari ve siyasi
yeterliliğine ihtiyaç duyduğu için de seçtiğini ifade ediyor. Obama'nın atamaları Araplar için sevindirici olmayan haberler içerebilir. Şahısların tercihleri hiç kuşkusuz politikaları ifade eder. Fakat Araplar için en iyisi beklentilerini düşük tutup, eğer ortak sorunları olduğunu iddia ediyorlarsa ciddi bir dayanışmadan beslenen bir siyasi yapılanma için etkince çalışmak.
Amerikalılar, Arapların çelişkili ve hatta düşmanca görüşlerini duyduklarında bölgeyle ilgili tek bir yöntem görüyorlar: İsrail'in bölgeye yönelik gündemini izlemek. Obama'ya siyah veya damarlarında Müslüman kanı dolaştığı için değil, diğer ABD başkanlarından farklı bir deneyimden gelmesi sebebiyle bel bağlanmalı. Adalet, diyalog ve birlikte yaşama dair özel bir değerlendirme yapması bekleniyor. Doğal olarak hayal kırıklığı yaşanabilir, ama hayal kırıklığına uğrayanların, vaat ettiği değişimi gerçekleştiremeyeceğini ifade edenler olmasını umarız.
Kaynak: Radikal