Kuveyt'te başbakanın atamayla göreve gelmesine ve Batı'daki demokrasi pratiğinin bir esasını oluşturan partilere resmi lisansın verilmemesine rağmen, Kuveyt demokrasisinin Arap düzlemindeki en iyi modellerden biri olduğundan kuşkumuz yok.

Zira Kuveyt parlamentosu hükümetleri sorgulama gücüne en fazla sahip Arap parlamentosu. Hiç kuşkusuz bu nokta epey önemli, ancak Kuveyt demokrasisinin bu özelliği yıllardır saldırıya maruz kalıyor. Belki de yeni parlamento bir geri adım atışın başlangıcı olacak; yani bu parlamentonun ülkenin 'klasik Arap atmosferi'ne dönüşüne yol açabileceği söylenebilir.

Bu atmosferin başlığı 'dekor demokrasisi' dediğimiz şekilci demokrasidir. Şöyle ki, demokrasinin dış görünüşü -partiler, parlamento ve belediye seçimleri- mevcut, ancak yönetim açısından ne özgürlükler alanında ne de iktidar değişimi alanında hiçbir şey değişmiyor. Zira her şey kurulu şartları derinleştirmek ve hatta birçok zaman bu şartlara daha fazla meşruiyet kazandırmak yönünde planlanıyor.

Kuveyt parlamentosu kurulu düzene karşı sorun çıkarıyordu. Bu şartlar, iktidar ve zenginlik kaynaklarını tek bir grubun elinde tutması ve dış politikanın genellikle denetime tabi olmaması. Bu nedenle iktidardaki ailenin parlamentonun tırnaklarını budamaya, kendi varlığına ve rolüne dokunmasını, ABD ve genel olarak Batı'yla tarihi ilişkileri tahrip etmesini engellemeye çalışması doğal. Kuveyt parlamentosuyla hükümetler arasındaki kavgaları incelediğimizde, genel olarak yukarıda işaret ettiğimiz iki boyutun dışına çıkılmadığını göreceğiz. Özellikle de iktidardaki ailenin zenginlik kaynakları üzerinde tahakküm kurması ve ABD'yle ilişkiler, para ve siyasetle bağlantılı istekler konusunda.

İslamcı akıma mensup bazı milletvekilleriyle ilişkili bir üçüncü boyut daha söz konusu. Bu vekiller bazen eğitim ve hayatın başka alanlarındaki bazı modernleşme eğilimleriyle mantık dışı bir mücadele veriyor. Ancak bazıları onları parlamentoyla hükümet arasındaki ilişkide en büyük kriz unsuru olarak lanse etse de bu boyut çok da önemli değil.

Kuveyt'teki iktidar sınıfı uzun yıllardır parlamentoyu evcilleştirmeye çalışıyor. İktidar sınıfı bir parlamentoya tosladığında, kendi eğilimleri, devleti ve toplumu yönetiş biçimi açısından daha az sorun çıkaracak bir diğeriyle değiştirme umudu içinde parlamentoyu feshediyor.

Şimdiyse yeni girişim dikkat çekici bir değişime götürüyor. Şöyle ki, parlamentoya dört kadın milletvekili girerken İslamcıların sembolik bir yenilgi aldığı söylenebilir. Özellikle de kadınların seçme ve seçilme hakkı İslamcılarla iktidar arasındaki önemli kavgalardan biriydi. Ancak dört kadının parlamentoya girmesinin, Kuveytlilerin toplu bilinçlenmesindeki devrimin ifadesi olduğunu söylemek kolay değil.

Kuveytli seçmenlerin hükümetin sorgulanmasına hayran kalmadıklarını söylemek zor. Zira çatışma ve gensorular açısından en önemli ve güçlü olan vekiller koltuklarını kaybetmedi. Bazı İslamcıların koltuklarını kaybetmesiyse iktidarı hedef almaları ve iç çekişmelerinin yanı sıra sosyal alandaki aşırılıkçı söylemlerine yönelik sıkıntılardan kaynaklandı. Devletin doğrudan müdahalesi yeni parlamentoda devletle uyumlu olacakların sayısını artırırken, diğerleri parlamentonun feshedilmemesi için iktidardaki aileyi kışkırtmaktan sakınacaktır. Sonuçsa Kuveyt demokrasinin evcilleştirilmesi açısından ileriye doğru önemli bir adım atılması oldu. Yani ülkenin klasik 'Arap kovuğu'na dönüşü başladı. (Katar gazetesi Arap, 20 Mayıs 2009)

Kaynak: Radikal