Hamas'la Fetih arasında uzlaşı sağlamaya çalışan heyetin bir hafta önce görüştüğü üst düzey bir Mısırlı yetkili Hamas'ı tehdit etmişti. Yetkili Gazze'nin etrafına inşa edilecek çelik duvardan söz etmezken, bu duvarın hikayesini bir sonraki gün İsrail gazetesi Haaretz ortaya çıkardı. Duvarın görevi Gazzeliler açısından hayat damarı sayılan tünelleri engellemek olacak. Kahire haberi doğrulamadı ama kanıtlar başka şey söylüyor.

Peki zaruri ihtiyaçların Gazze'ye girmesini sağlayan tünelleri çelik duvardan başka bir şey önleyemez mi, yoksa duvarın başka amaçları mı var? Mısır istese tünelleri büyük ölçüde engelleyebilir. Özellikle de İbrani devletiyle işbirliği yaparsa... Fakat yapmıyor. Tabii bunun sebebi Hamas'ı korumak değil, ablukanın Araplar nezdinde kendisine siyasi kayıplar getirecek bir noktaya varmasını istememesi. Ablukanın böyle bir noktaya varması İbrani devletinin de çıkarına değil. Zira bu devlet uluslararası hukuka göre hâlâ işgalci, yani işgal ettiği yerlerde yaşayan insanların hayatından sorumlu.

Kahire ve Ramallah, birkaç gün sonra yıldönümü gelecek savaşın 'Gazze'deki Hamas kâbusu'nu sona erdirmesine bel bağlamıştı ancak bu gerçekleşmedi. Hamas'tan istenen teslimiyet de yaşanmadı. Çelik duvar haberinin de Hamas'a teslimiyet dayatma amaçlı yeni bir girişimden ibaret olduğu söylenebilir.

Fakat başkaları paralel krizler yaşıyor. Obama yönetimi dostlarını hayal kırıklığına uğratacak biçimde 'barışçı' sürecinden geri adım attı. Filistin Yönetimi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun şartlarının trajedisini yaşıyor. Mısır da iç sorunlarda tartışmaların yükselmesine atfen aynı trajediyi yaşıyor.

Daha kötüsü, ABD Afganistan ve Irak nedeniyle iyi durumda değil. Netanyahu'ysa 'onurlu' bir çözüm gerçekleştirmeye kadir değil. Filistinlilere teslimiyet de dayatamaz. İran'la yaşanan nükleer krizi de unutamayız.

Bu atmosferde, Hamas'a baskıyı sürdürmenin yanı sıra örgütü başarıdan mahrum bırakmak dışında bir çözüm kalmıyor. Bu durumun yansımaları, Hamas'ın Batı Şeria'daki koluna yönelik sert kampanyada da görülüyor. Fakat bütün bunlar denklemi değiştirmeyecek. Sıkıntılara ve verdiği kurbanlara rağmen direniş akımının yaşadığı kriz o kadar da derin değil. (Ürdün gazetesi Düstur, 16 Aralık 2009)

Kaynak: Radikal