İsrail'in Filistinli sivillerin hayatını sıradışı biçimde hiçe saymasına karşı küresel isyan büyürken, Hamas'ın yok edildiği de söylenemez
Tarihsel açıdan, İsrail'in Gazze'de Hamas'a karşı saldırısını ihtilafın uzun hikâyesinden ve bölgedeki karşılıklı kinden ayırmak imkânsız. Coğrafi açıdan, küçük bir toprak parçası için savaş, diğer ülkelerin (Suriye, Mısır, ABD, İran) daha kapsamlı müdahilliğinden ve stratejik çıkarlarından ayrılamaz. Bütün bunlar - İsrail tek taraflı ateşkes ilan etmiş olsa da -
savaşın gerçekten nerede başladığı ve nerede bittiğini tayin etmeyi zorlaştırıyor.
Bu hakikat tek başına operasyonun İsrail için neden bir yenilgiyi (ki muhtemelen alınacak sonuç daima bu olacak) temsil ettiğini açıklıyor. Ülkenin güvenlik sorunlarının tek taraflı aşırı güç kullanımıyla çözülebileceği görüşü, İsrailli politikacılar arasında kalıcı bir yanılgı. Bu kez sorun, İsrail'e atılan Hamas roketleri olarak algılandı; çözümün de Hamas'a karşı savaş olduğuna hükmedildi. Bu analiz, nüfusun yoğun biçimde yaşadığı Gazze'de Hamas'a karşı topyekün savaşın kaçınılmaz olarak sivil nüfusa bir saldırı olduğu yönündeki hayati ve insani kabule izin vermiyor.
Hamas kesinlikle dirilecek
Kendi koşulları açısından bile savaş başarısız oldu. İsrailli yetkililer Hamas'ın roket saldırıları düzenleme gücünü sınırladıklarında ısrar edecek. Ama savaşın görünürdeki amacı, bu gücü tamamen yok etmekti. İsrail, giriştiği savaşın, çok sayıda Arap başkentinde Hamas'ın destekten yoksun olduğunu açığa çıkardığını; Hamas'ın Gazze'de iktidardaki otorite sıfatıyla konumuna zarar verdiğini; ve Hamas'ın Suriye ve İran adına hareket eden ve onlar tarafından silahlandırılan terörist bir maşadan başka bir şey olmadığını gözler önüne serdiğini de iddia edecektir.
Ama gerçek şu ki, Hamas'ın işgale karşı Filistin direnişinin tercih edilir aracı olarak konumu askeri saldırının rastgele vahşiliğiyle daha da kuvvetlendi. Bu arada bu konum, İsrail
topraklarına roket atılması ve İsrail topraklarında terör saldırıları düzenlenmesi dahil olmak üzere silahlı bir yanıt olarak çeşitli şekillerde dirilişi garanti ediyor. Hamas'ın askeri kapasitesinin ciddi biçimde azalmış olması mümkün. Ama İsrail, Gazze'nin harici sınırlarında tam kontrolü elde ettiğinde bile silahların kaçırılmasını durduramadı. İşin üzücü tarafı, Hamas'ın bir ateşkes anlaşması olsun ya da olmasın yeniden silahlanacak olması.
Savaş suçu iddiaları soruşturulmalı
Bu arada, İran ya da Suriye'nin terörizme destek verdiğine dair kuvvetlenen herhangi bir düşünce, İsrail güçlerinin Filistinli sivillerin hayatını sıradışı bir biçimde hiçe saymasına yönelik küresel isyan karşısında sönük kalacaktır.
Observer'ın bugün bildirdiği üzere, bir İsrail çekilmesinin, savaş boyunca gerçekleştirdiği eylemlerin savaş suçu olarak itham edilebilir olduklarına dair kanıtları ortaya çıkarması epey muhtemel. Bu iddialar bağımsız olarak soruşturulmak zorunda.
İsrail'in Batı'daki müttefikleri, başta ABD, geleneksel olarak bu ülkeyi despotik rejimler ve teröristlerle kuşatılmış bir demokrasi olarak savundu. Ama İsrail vatandaşları muazzam siyasi ve sosyal özgürlüğün keyfini sürerken, bu değerler devletin vahşi saldırılara imza atmasının otomatik olarak önüne geçemedi. İsrail'in demokrasi olduğu gerçeği, Hamas'la görüşmeye karşı çıkma nedeni değil. Bu, anlamsız, vahşi savaştan önce doğruydu ve sonrasında da öyle olacak. (Başyazı, 18 Ocak 2009)
Kaynak: Radikal