Abluka altındaki Gazze'de yeni bir nesil öfke içinde ve tecrit edilmiş halde büyürken dünya bu sorunu daha fazla gözardı edemez. İsrail'le Filistinliler arasındaki barış sürecini içinde bulunduğu hareketsizlikten kurtarabilecek tek kişi Obama. ABD acilen müzakereleri başlatmalı.
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği yıkıcı Dökme Kurşun Operasyonu'nun üzerinden 12 ay geçmişken, Uluslararası Af Örgütü'nün deyimiyle bölgedeki şartlar 'hâlâ acınacak' durumda. İsrail'in ablukası, Hamas'ın 2006'da düzenlenen Filistin seçimlerini kazanmasından ve Gazze'ye kendi yönetimini dayatmasından bu yana devam ediyor. İnşaat malzemelerinin bölgeye sokulması üzerindeki kısıtlamalar nedeniyle, 1 milyar dolarlık olduğu tahmin edilen hasarı onarmak için neredeyse hiçbir şey yapılmadı.
Gerçekten de, ihtilafın ocak ayında sona erdiği günden bu yana, inşaat malzemesi taşıyan binlerce kamyona ihtiyaç duyulmasına rağmen Gazze'ye sadece 41 kamyon girdi. Ekonomi, güneydeki Mısır sınırının altında Hamas'ın kontrol ettiği bir dizi tünele bağımlı.
İsrail açısındansa, Gazze'ye yönelik savaşının sonuçlarını değerlendirmek daha da zor oldu. Zira Filistinli grupların attığı roketler nihayet durduruldu, ancak neredeyse 1400 Gazzeli'nin hayatına mal olan bir savaşın İsrail açısından bedeli ciddiydi. Sivil hedeflere karşı beyaz fosfor kullanılmasının yanı sıra insancıl hukukun ihlal edildiğine dair diğer şüpheler İsrail'in ahlaki duruşunu en güçlü destekçilerinin bile gözünde zedeledi. İsrailli siyasetçiler ve yetkililer, en azından şu an için Britanya da dahil bir dizi ülkede tutuklanma riskiyle karşı karşıya oldukları gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı. İsrail bir başka açıdan da zarar gördü. Caydırıcılık prensibi İsrail'in savunması açısından hayati önemde. Dolayısıyla, 2006'da Lübnan'da girdiği maceranın felaketle sonuçlanmasından hemen sonra Hamas'ı Gazze'den atmakta başarısız olması İsrail ordusunu zayıflattı.
Fakat Gazze saldırısı, belki de unutulması kolay olan başka sonuçlara da yol açtı. İhtilaf, bütün büyük partilerin savaşı saldırgan biçimde desteklediğ bir İsrail genel seçiminin ateşli şartları dahilinde yaşandı. Bu seçim Binyamin Netanyahu'yu koalisyon hükümetiyle tekrar başbakanlığa getirirken, bu koalisyonda İsrailli Arapların sadakat yemini etmezlerse ülkeden atılmalarını istemesiyle tanınan Avigdor Lieberman dışişleri bakanlığını üstlendi. Bu şartlar altında zaten can çekişen barış süreci iyice durakladı.
Netanyahu, ABD'nin Batı Şeria'da yeni yerleşim inşaatının durdurulması taleplerini raydan çıkarmak amacıyla dikkatli bir biçimde yeni bir stil geliştirdi; İsrail başbakanı, Filistin liderliğinin kesinlikle kabul etmeyeceğini bilerek yerleşimlerin kısmen dondurulmasını öneriyor. Eğer Netanyahu bu politikasında şimdiye dek başarı elde ettiyse, bunun sebebi Kahire konuşmasında çok fazla söz veren ama çok az somut başarı kaydeden bir Amerikan başkanının kendisine izin vermesidir. Barack Obama'nın başka meselelerle meşgul olduğu doğru, fakat ABD başkanının tam ve güçlü temaslarının yokluğunda İsrail-Filistin müzakerelerinde hiçbir zaman hareketlenme sağlanamadığı da bilinen bir gerçek.
Trajediyi şiddet izleyecek
Dolayısıyla, esir değişimi konusunda bir başlayıp bir duran müzakereler dışında, bütün meselelerinin askıda bulunduğu ve giderek tehlikeli hale gelen hareketsiz bir durumla karşı karşıyayız. Hamas'la Fetih arasında Filistin ulusal uzlaşısı sağlanması konusunda pek az ilerleme kaydedildi; İsrail-Filistin görüşmeleri askıda; Gazze üzerindeki boğucu ekonomik baskı sürüyor. Uluslararası toplum bunların hepsini büyük ölçüde gözardı ediyor.
İsrail dün Batı Şeria'da altı Filistinli'yi vurarak öldürdüğünde, bu hareket eksikliğinin tehlikesi iyice ayyuka çıktı. Eğer herhangi bir hareketlenme gerçekleşecekse, Washington'dan başlaması gereken yeni ve acil bir kararlılığa ihtiyaç var. 1.5 milyon Gazzeli'nin içinde bulunduğu kötü durumu düzeltmek için de adımlar atılması gerekiyor.
Bu insanların bölgeyi yeniden inşa etmeleri için piyasalara erişimlerine izin verilmeli. Dahası, hareketsizlik Hamas'ın işine geliyor.
Yeni bir nesil, devasa bir hapishanede öfke içinde ve tecrit edilmiş halde büyürken dünya bu sorunu gözardı etmemeli. Gözardı etmek bir çözüm değil, trajediyi ertelemektir. Bunu şiddet izleyecektir. (Başyazı, 27 Aralık 2009)
Kaynak: Radikal