Kan bozar” deyimini bilir misiniz? Halk arasında rüya yorumlarına dair sıkça kullanılan bir sözdür...
Erkekler bunu pek bilmeseler de rüyalarını anlatmayı ve yorumlamayı seven kadınlar arasında hayli meşhurdur bu
tanım.
Gördüğünüz rüya ne kadar güzel ya da ne kadar ürkütücü olursa olsun, düşünüze kan değmişse o rüya yorumlanmaz... Çünkü kan bozmuştur...
Ancak her zaman kan bozmaz bazen de istisnalar bozar kaideyi...
Tıpkı İHH önderliğinde aylardır heyecanla hazırlanan, içerisinde her milletten, her inançtan sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin, aktivistlerin, gazetecilerin yer aldığı “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” sloganıyla yola çıkan, Pazartesi sabahı daha güneş doğmadan İsrail tarafından uluslararası sularında kana boyanan Mavi Marmara gemisinde olduğu gibi...
Martin Luther King’in rüyası gibiydi bizim için Filistinli çocukların ölümlerinin İsrail kurşunlarıyla olmaması... Onların da, zindana dönmüş topraklarda hayata gözlerini açmamaları...
Babamın eve getirdiği gazetelerdeki bazen eli sapanlı, bazen eller üzerinde taşınan cansız bedenlerini gösteren fotoğraflardan öğrendim Filistinli çocukları... Ürkek bakışlı, gözleri yaşlı Filistinli anneleri... Onların fotoğraflarını kesip albümler yaptım kendime. Bazen “ya taşları biterse” diye yüreğim burkulur, irkilirdim. Kimi zaman da, dünyada bütün zulümler bitse, Filistinlilerin makûs talihleri değişmez umutsuzluğuna
kapılırdım...
Fakat bu kez başka bir şey oldu.
Mavi Marmara’da dökülen kan, rüyamızı bozmadı, bilakis gerçekleşmesini kuvvetlendirdi..
Mavi Marmara’dan bize ulaşan son görüntüler dönüp dolanıyor zihnimde kaç gündür. O gece sabaha kadar uyumamıştım, zaman zaman ekrana gelen görüntüler eşliğinde, sanki birlikte yolculuk ediyor gibiydik gemideki dostlarla.
Ama o son görüntüler... İsrail askerlerinin gemiye indikleri an... Hani sonrasında her şeyin karardığı an...
İsrail askerlerinin nasıl ateş ettiklerini gördünüz siz de...
Karşıdaki insanların yıkılışını...
Haberleşmenin kesildiği, artık hiçbir bilgi alınamadığı süre içinde bu görüntüleri tekrar tekrar izledik.
İsrail askerlerinin gözü dönmüş şekilde otomatik silahlarla etrafı taraması, aslında onların ne kadar “hasta” ya da “zavallı” olduklarının bir göstergesi bana sorarsanız.
Belki de İsrail böyle bir şey planlamamıştı bu gemileri durdurmak için. Çünkü “baskın yapın ve direnenleri öldürün” talimatı vermek, İsrailli gazetecilerin de söylediği gibi aslında “aptallık”tan başka bir şey değil. Benim bildiğim İsrailliler de dünyayı kendi aleyhlerine çevirecek böylesi bir deliliği yapmak istemezler. (Eğer gerçekten bilerek yaptılar ve Türkiye’ye ders vermek istedilerse, ne diyelim, kendileri için bundan iyi ders olmaz.)
Peki hata nerede derseniz, hata o askerlerin yetiştirilmesinde derim, belki de tüm İsraillilerin...
Çünkü, İsrail, destekçisi ülkelerle birlikte işgal edilen topraklarda “korku” üzerine bir devlet kurdu. Kurulduğu günden beri etrafa korku saldı.
Saldığı korkunun bedeli olarak kendileri de korku içinde yaşamaya başladılar.
“Dünyadaki herkes İsrail’in düşmanıdır! Kimini parayla, kimini şöhretle, kimini medya ile, güçsüz olan diğerlerini de silahla susturmak gereklidir!” teranesiyle idare ediliyor -2. Dünya Savaşı’ndan kalma liderlerle- İsrail halkı...
Hele bir de hâmilerinin (bunların kim olduğunu bilmeyen yok sanırım) desteğiyle büyüyüp iyice güçlenince, yaptıklarından hesap sorulamaz bir hale geldiler.
Fakat İsrail Devleti en büyük aptallığını yaptı, korku içinde yetiştirdikleri askerleri yüzünden.
Dünyayı kendi elleriyle tersine çevirdi.
Türkiye’nin dünyayı ayağa kaldıran diplomasisi karşısında artık hâmileri de duruma sessiz kalamıyor.
Başbakanın ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ülkeye döner dönmez yaptıkları konuşmaları dinledikten sonra, söylenebilecek her şeyin söylendiğini, özlediğimiz duruşun sergilendiğini gördüm.
Her ikisinin BM Güvenlik Konseyi nezdinde, NATO nezdinde, Avrupa liderleri nezdinde yaptıkları onurlu diplomasiyi gördükten sonra, dünyada yeni bir dönem başladığını hissettim.
Türkiye’nin köklerinden gövdesine yeni bir hayat suyu yürüyor.
Arap basınının dediği gibi, “Filistin denizinde Türk kanı, denklemi
değiştirdi”.
Kaynak: Star