Son 24 saatin gelişmelerine bakınca, İsrail’in ‘hayatın gerçekleri’yle tanışmaya başladığı söylenebilir. BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail’i sert biçimde kınamasından, İsrail’in gözaltına aldığı insanları serbest bırakmak zorunda kalmasından, Mısır’ın İsrail baskısıyla kapalı tuttuğu Gazze ile arasındaki ‘ Refah Kapısı’nı açmak zorunda kalmasından bahsetmiyoruz.

İsrail, Türkiye’ye ‘sataşmış’ olmanın bedelini olayın üzerinden 72 saat geçmeden ödemeye başlamış, daha şimdiden rezil olmuştur. Yukarıda sıralananlar bunun ilk kanıtları.  Ortadoğu’daki yeni ‘jeopolitik gerçekleri’ doğru okuyamamış olmasının bedelini ödüyor.

Bu işler böyledir. ‘Devlet yönetmek’ ile ‘eşkıyalık yapmak’ arasındaki farkı bütün dünya bu olayda gördü. Devlet olmanın sorumluluğunu taşıyamayanların bayrak çekmeye hakkı yoktur.

Görünen o ki, İsrail bu bedeli daha uzun süre ödeyecek.

ErdoğanObama görüşmesinden sonra Başbakanlıktan yapılan açıklamadaki şu satırları dikkatli okuyun: “İsrail bölge barışına bugüne kadar en büyük katkıyı yapan bölgedeki tek dostunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki günlerde atacağı adımlar, İsrail’in bölgedeki konumunu belirleyici olacaktır .”

Bu mesaj İsrail’e, tuttuğu haydutluk yolunda artık ‘uzatmaları oynadığı’, bu yolda devam edecek olursa, ‘bölgedeki konumunun yeniden belirleneceğini’ anlatıyor. Dikkat edin, bu açıklama Amerika Başkanı ile yapılan ve ‘bir saat süren bir telefon konuşmasından sonra yapılmaktadır.

İsrail, Obama’nın başağrısı

Başbakan Erdoğan, önceki gün grupta yaptığı konuşmada, ‘Bu olay bir milâttır. Bundan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır’ diyordu. Umarız öyle olur. Bunun böyle olmasının, bu bölgedeki sorunların çözümünün artık mâkul zeminlerde aranabilmesinin ‘kısa yol’u Beyaz Saray’ın İsrail’e ‘artık yeter’ demesinden geçiyor.

Obama yönetimi, ‘haydut devletin hâmiliğini yaparak’ küresel bir misyonu taşıyamaz. Bu durumun farkına varıp varmadığının, bunun gereğini yerine getirip getiremeyeceğini göreceğiz. Obama yönetimi, Be

yaz Saray’da geçirdiği bir buçuk yıl içinde dünya barışına ‘anlamlı bir katkı’ verememişse bunun müsebbibi ‘İsrail faktörü’dür.
Gayet açıktır ki, Barack Obama, İsrail’i memnun ederek, onu üzmemeye, kırmamaya dikkat ederek yol alamaz. Akdeniz’de sergilenen devlet terörü, Obama yönetiminin de dünyadaki itibarını yerle bir etmiştir.

Bütün dünya şunu biliyor: Böyle bir eşkıyalığı İran Basra Körfezi’nde yapmış olsaydı sonuçları Amerika dünyayı Tahran’ın başına yıkardı. Öyle bir durumda sergilenecek Amerikan tavrı ile bugün sergilenen Amerikan tavrı arasındaki fark, Barack Obama yönetiminin itibarını bütün Müslüman dünyasında sıfırlamaktadır.

Ankara’da ‘model ortaklık’tan bahsedebilir, Kahire’de İslâm dünyasına barış ve uzlaşı mesajları verebilirsiniz ama sizleri anlamlı ve değerli kılacak olan 22 günde 1.400 insanın katledilmesindeki, bir buçuk milyon insanın açlığa mahkum edilmesindeki, açık denizde sergilenen haydutluk karşısındaki tavırlarınızdır.

Cinayetin soruşturmasını katile yaptırmaya çalışarak dünyaya liderlik yapamazsınız.

Artık yeni bir dünya var. On yıl önce ABD bu dünyaya tek başına nizam verebilecek konumdaydı. Bugün durum böyle değil. İsrail’in şımarıklıklarına, kaprislerine, küstahlıklarına, haydutluklarına teslim olan bir Amerikan yönetimin Ortadoğu’da ‘ süper güç etkisi’ gösterebilmesi mümkün değil.

Irak’ta gösterebildi mi, Afganistan’da gösterebiliyor mu? Filistin’de gösterebildi mi? İran’da gösterebiliyor mu?

Amerikan yönetimleri, Harward’daki hocalarının yazdığı ‘İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası’ kitabını tekrar tekrar okumalı ve bunun gereğini yapmalıdır. Yoksa Fas’tan Pakistan’a kadar olan bir coğrafyada sözünün anlamı yoktur. Bu coğrafyada yaşayan halkların gözünde pek çok açıdan ‘mesajı ve imajı’ pozitif olan tek güç Türkiye’dir. Amerika’nın böyle bir Türkiye’yi ihmal edip, İsrail’in avukatlığını yapması kendi çıkarlarına aykırıdır.

Sahada aldığı sonuçlar bunun kanıtıdır. Bize inanmıyorsa, General Petreus’a sorsun.

Dahası ‘stratejik körlük’ün bu derecesi Beyaz Saray’ın bahçesindeki kargaları bile

il’in ‘hayatın gerçekleri’yle tanışmaya başladığı söylenebilir. BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail’i sert biçimde kınamasından, İsrail’in gözaltına aldığı insanları serbest bırakmak zorunda kalmasından, Mısır’ın İsrail baskısıyla kapalı tuttuğu Gazze ile arasındaki ‘ Refah Kapısı’nı açmak zorunda kalmasından bahsetmiyoruz.

İsrail, Türkiye’ye ‘sataşmış’ olmanın bedelini olayın üzerinden 72 saat geçmeden ödemeye başlamış, daha şimdiden rezil olmuştur. Yukarıda sıralananlar bunun ilk kanıtları.  Ortadoğu’daki yeni ‘jeopolitik gerçekleri’ doğru okuyamamış olmasının bedelini ödüyor.

Bu işler böyledir. ‘Devlet yönetmek’ ile ‘eşkıyalık yapmak’ arasındaki farkı bütün dünya bu olayda gördü. Devlet olmanın sorumluluğunu taşıyamayanların bayrak çekmeye hakkı yoktur.

Görünen o ki, İsrail bu bedeli daha uzun süre ödeyecek.

ErdoğanObama görüşmesinden sonra Başbakanlıktan yapılan açıklamadaki şu satırları dikkatli okuyun: “İsrail bölge barışına bugüne kadar en büyük katkıyı yapan bölgedeki tek dostunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki günlerde atacağı adımlar, İsrail’in bölgedeki konumunu belirleyici olacaktır .”

Bu mesaj İsrail’e, tuttuğu haydutluk yolunda artık ‘uzatmaları oynadığı’, bu yolda devam edecek olursa, ‘bölgedeki konumunun yeniden belirleneceğini’ anlatıyor. Dikkat edin, bu açıklama Amerika Başkanı ile yapılan ve ‘bir saat süren bir telefon konuşmasından sonra yapılmaktadır.

İsrail, Obama’nın başağrısı

Başbakan Erdoğan, önceki gün grupta yaptığı konuşmada, ‘Bu olay bir milâttır. Bundan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır’ diyordu. Umarız öyle olur. Bunun böyle olmasının, bu bölgedeki sorunların çözümünün artık mâkul zeminlerde aranabilmesinin ‘kısa yol’u Beyaz Saray’ın İsrail’e ‘artık yeter’ demesinden geçiyor.

Obama yönetimi, ‘haydut devletin hâmiliğini yaparak’ küresel bir misyonu taşıyamaz. Bu durumun farkına varıp varmadığının, bunun gereğini yerine getirip getiremeyeceğini göreceğiz. Obama yönetimi, Beyaz Saray’da geçirdiği bir buçuk yıl içinde dünya barışına ‘ anlamlı bir katkı’ verememişse bunun müsebbibi ‘İsrail faktörü’dür.

Gayet açıktır ki, Barack Obama, İsrail’i memnun ederek, onu üzmemeye, kırmamaya dikkat ederek yol alamaz. Akdeniz’de sergilenen devlet terörü, Obama yönetiminin de dünyadaki itibarını yerle bir etmiştir.

Bütün dünya şunu biliyor: Böyle bir eşkıyalığı İran Basra Körfezi’nde yapmış olsaydı sonuçları Amerika dünyayı Tahran’ın başına yıkardı. Öyle bir durumda sergilenecek Amerikan tavrı ile bugün sergilenen Amerikan tavrı arasındaki fark, Barack Obama yönetiminin itibarını bütün Müslüman dünyasında sıfırlamaktadır.

Ankara’da ‘model ortaklık’tan bahsedebilir, Kahire’de İslâm dünyasına barış ve uzlaşı mesajları verebilirsiniz ama sizleri anlamlı ve değerli kılacak olan 22 günde 1.400 insanın katledilmesindeki, bir buçuk milyon insanın açlığa mahkum edilmesindeki, açık denizde sergilenen haydutluk karşısındaki tavırlarınızdır.

Cinayetin soruşturmasını katile yaptırmaya çalışarak dünyaya liderlik yapamazsınız.

Artık yeni bir dünya var. On yıl önce ABD bu dünyaya tek başına nizam verebilecek konumdaydı. Bugün durum böyle değil. İsrail’in şımarıklıklarına, kaprislerine, küstahlıklarına, haydutluklarına teslim olan bir Amerikan yönetimin Ortadoğu’da ‘ süper güç etkisi’ gösterebilmesi mümkün değil.

Irak’ta gösterebildi mi, Afganistan’da gösterebiliyor mu? Filistin’de gösterebildi mi? İran’da gösterebiliyor mu?

Amerikan yönetimleri, Harward’daki hocalarının yazdığı ‘İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası’ kitabını tekrar tekrar okumalı ve bunun gereğini yapmalıdır. Yoksa Fas’tan Pakistan’a kadar olan bir coğrafyada sözünün anlamı yoktur. Bu coğrafyada yaşayan halkların gözünde pek çok açıdan ‘mesajı ve imajı’ pozitif olan tek güç Türkiye’dir. Amerika’nın böyle bir Türkiye’yi ihmal edip, İsrail’in avukatlığını yapması kendi çıkarlarına aykırıdır.

Sahada aldığı sonuçlar bunun kanıtıdır. Bize inanmıyorsa, General Petreus’a sorsun.

Dahası ‘stratejik körlük’ün bu derecesi Beyaz Saray’ın bahçesindeki kargaları bile hayrete düşürür.

 

Kaynak: Star