Kendi hikayelerimizi de anlatacağız sırası gelince.  Bu 27 Mayıs olur, 12 Eylül olur, 28 Şubat olur, ellerin artık uzayda yol yapmaya çalıştığı bir dönemde 27 Nisan muhtırası olur, Ayışığı bizde ancak darbe planları çağrıştırır...

Elbette masaya bir oturalım herşeyi konuşacağız. Konuşacağız da, öncelikli olarak hala, “suçlu sendin, bendim” ya da “senin acın ne kadar” tarzında birbirimize parmak sallamaları bir kenara bırakalım...

Elbette konuşacağız...

Anlaşacağız... Ve böyle böyle öğreneceğiz birlikte

yaşamayı...

Yakın tarihimizde yaşananları samimiyetle masaya koyacağız, kim nerde nasıl hata yaptı, artniyet olmadan ortaya koyacağız ve sonrasında karşılıklı olarak birbirimize teşekkür edip el sıkışacağız...

Geçmişin kavgalarını devam ettirmek yerine geçmişin yaralarını sarmaya çalışacağız.

Arsızca bağırmayı bir kenara bırakacağız.

Kulak vereceğiz cılız da olsa çıkan seslere...

“Adam gelmiş doksan küsür yaşına, onu nasıl yargılayacağız” diyerek bahaneler üretmeyeceğiz... “Bunlar kimi  kandırıyorlar, yargılama filan yapamazlar” deyip geçmişin üzerine yorgan çekmeyi bir kenara bırakacağız.

Onbinlerce insanın canını yakan darbeci, hiçbir travma yaşamadan ömrünün kalan kısmında kendisini Picasso sanarak 93 yaşına geldiyse...

“Türklerin karakterinde işkence yoktur” diye bağıran darbeci paşanın sesinin işkence seslerine karıştığı cezaevlerinde, başına gelenleri -üzerinden 30 yıl geçmiş olmasına rağmen- gözlerine yaş dolmadan, dili ve eli titremeden anlatamayanlar da neredeyse aynı yaşlarda ve o travmaları yaşıyorlar hâlâ...

Taraf gazetesinde Neşe Düzel’in avukat Hüseyin Yıldırım’la yaptığı röportajı okuyanlar, okumalarını nasıl bir ruh hali içinde tamamlayabildiler acaba!

Türkiye’yi adeta bir açıkhava hapishanesine

dönüştürmüşler.

Ebu Gureyb cezaevinde olanları fotoğraflarıyla gördüğümüz için lanetle anıyoruz. 12 Eylül dönemi yapılan işkencelerin Ebu Gureyb’de yapılanlardan ne tür bir farkı var ki?

Hürriyet gazetesi “bizim böyle bir misyonumuz vardır” mantığını o gün de gütmüş ve 1982 baharında “Diyarbakır cezaevi güllük gülistanlık” diye haber yapmış. (Bu gazetenin bugün referanduma “hayır” kampanyası içerisinde olmasına bilmem söylenecek söz var mıdır?)

Önce şu referandumda, her türlü sorumluluğu üzerinde taşıdığı halde, sorumsuz Asker ve Yargı bürokrasisinin elinde TBMM’yi oyuncak olmaktan kurtaralım da, oturup herşeyi yeniden konuşalım.

Bakmayın siz “anayasada kayısıya çözüm yok, öyleyse hayır!” diyenlere.

İlahi Kılıçdaroğlu... Tansu Çiller’den sonra bir süre boşluk doğmuştu Türk siyasetinde. Bu önemli boşluğu doldurdunuz.

İroni’den öte ne var?

Geçen haftaki “Prag’a gidemedim, referanduma hayır” başlıklı yazım hakkında çok önemli geri dönüşümler aldım.

Hatırlarsanız, Tarık Tufan’la şakalaşırken konuştuklarımızı sıralamış, hem “hayır”cıların ellerindeki donelerin ne kadar çürük olduğunu anlatmaya çalışıp hem de AB ülkelerine “sizin bu yaptığınız komedi nedir?” (aynı zamanda Başmüzakerecimiz Egemen Bağış’a da, bak bu sorun halen devam ediyor) diye mesaj yollamıştık. (Yoksa Tarık hayır diyecek falan değil.)

Birkaç ay önce İtalyan konsolosluğunda benim başıma gelenler, Tarık Tufan’ın eşinin başına da Çek Cumhuriyeti konsolosluğunda geldi. Geçen günkü yazım üzerine konsolosluktan gelen tekzibi okuyunca, doğrusu çok şaşırdım -bir yerinde de çok güldüm. (“Özgür basına inanıyorum ve bu konuyla ilgili fazla yorum yapmak istemiyorum ancak düşünceme göre Prag’daki Türk turistler ile referandumun hiçbir ilgisi yoktur.”)

Sanırım “dünün Çek Cumhuriyeti” dememe alınmış ve bunu “ülkesine saldırı” olarak yorumlamış. Çek Cumhuriyeti’nin Bohemya Krallığı olarak 10. yüzyıldan bu yana varlığını bağımsız olarak sürdürdüğünü belirtmiş. Haklıdır. Kendi deyimiyle “ulusal gurur”larını rencide ettiysem özür dilerim. Fakat asıl konuyla ilgili olarak iki sayfa doldurup hiçbir şey söylememiş. “Konsolosla görüşme talebinde bulunabilirdi” demiş.

Yoksa sayın Başkonsolos, bizim de “ulusal gururumuz” var ve hiç kimseyle görüşmeye gerek kalmadan bizim vizemizi de öyle vermek zorundasınız. Herkes konsolosunuzla görüşme talebinde bulunup mu vize alıyor!..


Kaynak: Star