Putin ve Erdoğan iyi anlaşıyor. Her ikisi de maço, sportmen ve otoriter eğilimler taşıyor. Güle oynaya bir yığın anlaşma imzalayacakları kırk yıl düşünse insanın aklına gelmezdi. 'AB ile Rusya arasında Türkiye hangi tarafı tutuyor' sorusunun yanıtı basit: Kendi tarafını

Uzun Osmanlı dönemi boyunca Türkler ve Ruslar birçok kanlı savaşa tutuştu. Modern zamanlarda ise Türkiye Sovyet tehdidine karşı NATO'nun güney kanadını korudu. 'Ayıdan post, Rus'tan dost olmaz' popüler bir Türk özdeyişidir. Velhasıl iki ülke başbakanları Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 Ağustos'ta yaptığı gibi, Ankara'da düzenlenen şaşaalı bir törenle, güle oynaya bir yığın anlaşma imzalayacağı kırk yıl düşünse insanın aklına gelmezdi.

Dost olur olmaz mı sorusu şimdi bazıları tarafından, Avrupa'ya uzanan bir doğalgaz boru hattı için Türkiye'nin, Karadeniz'deki karasularını kullandırmak konusunda Rus Gazprom ile yaptığı anlaşmayla ilgili soruluyor. Plan aşamasındaki Güney Akım, Rusya'nın Avrupa'ya doğalgaz ihracatının halihazırda yüzde 80'inin topraklarından geçtiği Ukrayna'yı baypas edecek. Rusya Ukrayna ile ihtilafları sebebiyle muslukları defalarca kapattı ve milyonlarca Avrupalıyı soğukta bıraktı. 

Türkiye kavşakta
AB, Rusya'ya bağımlılığını azaltmak için uzun zamandır Hazar'dan bir boru hattını, yani Nabucco'yu teşvik ediyordu. Türkiye de buna yönelik anlaşmayı temmuzda imzaladı. Öyleyse Türkiye kimin tarafını tutuyor?

Cevap basit: Türkiye kendi tarafını tutuyor. Enerji zengini Ortadoğu ve eski Sovyetler Birliği'nin kavşağında bulunan Türkiye, bir doğalgaz geçiş hattı olarak, eşi bulunmaz bir güce sahip. Ve enerji kartını AB üyeliğini ilerletmek için hiç çekinmeden kullanıyor. Bu da Rusya ile işbirliğini gerektiriyor.

Güney Akım'a destek karşılığında Türkiye, Karadeniz limanı Samsun'dan Akdeniz kıyısındaki Ceyhan limanına uzanacak bir petrol boru hattı için Rusya'nın desteğini kazandı. Ayrıca söylentilere göre Rusya'yı, nükleer enerji santrali yapmak için verdiği fiyatı kırması konusunda da tatlı dille kandırdı. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Nabucco ve Güney Akım'ın birbirine rakip değil, birbirini tamamlayıcı olduğunda ısrarlı.

Aynısı belki bizzat Türkiye ve Rusya için de söylenebilir. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle iki ülkenin çıkarları bazen kesişiyor. Her ikisi de Afganistan'daki savaşı destekledi, fakat Amerika'nın Irak işgaline içgüdüsel olarak karşı çıktı. Türkiye'nin Amerika'nın finosu imajı, Türk meclisi Mart 2003'te ABD birliklerinin ülke topraklarını kullanıp Saddam Hüseyin'e karşı ikinci bir cephe açmasına izin vermeyince silinip gitti.

Türkiye'nin tutumuna dair daha ciddi bir sınav, Ağustos 2008'deki Rusya-Gürcistan savaşında gündeme geldi. Türkiye, Boğazlar'dan geçişi düzenleyen Motrö Sözleşmesi'ni titizlikle tatbik etti, bu yüzden sadece bir avuç Amerikan savaş gemisi Karadeniz'e girebildi. Amerikalıların bu küçük denize burnunu sokmasını ne Türkiye ne de Rusya istiyor. 

Ya Amerikalılar?
Peki Amerikalılar bu konuda ne düşünüyor? Alman Marshall Fonu'ndan analist Ian Lesser'a göre onlar bu gelişmeden şu an için fazla rahatsız değil. "Obama yönetimi Türkiye'nin İran'a dair ne yaptığı konusunda çok daha hassas" diyor Lesser. Türkiye'nin Rusya'yla yakınlaşması, bütün komşularla 'sıfır sorun' politikası bağlamında görülüyor.

Rusya konusunda bölünmüş bir görüntü arz eden Avrupa ise tavır koyabilecek durumda değil. Ankara'daki imza töreninde İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi de hazır bulundu, zira İtalyan enerji şirketi ENI de Güney Akım anlaşmasına dahil. 

Aşk faktörü
Rusya Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı ve doğalgazının da yüzde 68'ini tedarik ediyor. Türk inşaat firmaları Rusya'nın dört bir köşesinde faal. Milyonlarca Rus turist her yıl Türkiye'ye akın ediyor. Akdeniz kıyısındaki Antalya'da, çoğunu Türk erkeklerle evlenen kadınların oluşturduğu 15 bin Rus yaşıyor. Rusça bir gazete çıkarıyorlar ve şu an bir Ortodoks kilisesi istiyorlar.   Türkiye'deki Rus fahişelerle ilgili 'Balalayka' filminin yönetmeni Ali Özgentürk, "Rus kadınlar Türk erkeklerini aşk konusunda eğitti" diyor.

Ayrıca Putin ve Erdoğan iyi anlaşıyor. Her ikisi de maço, sportmen ve ikisi de otoriter eğilimler taşıyor. Bunun yanında Türkiye bugünkü Rusya'nın kendisini rahat hissettiği pek az ülkeden biri; büyük ülkelerin bağımsız politikalar takip ettikleri ve Moskova'nın da işine gelen çokkutuplu dünya sisteminde Türkiye de bir kutup. Hatta Türkiye, İstanbul'daki Rum Ortodoks Partiği Bartolomeo'nun (ki Ortodoks hiyerarşisindeki eşitler arasında genellikle ilk sırada sayılıyor) gücünü sınırlandırmak konusunda Rus Patrik Kiril'le çıkar ortaklığı içinde görünüyor.

Kuşkular yok değil
 Buna rağmen karşılıklı kuşkular varlığını koruyor. Rusya, Türkiye'nin Çeçenlere ilgisinden memnun değil (Vaiz Tahir Büyükkörükçü, özel Kon kanalında yayınlanan televizyon şovunda 'Rus domuzu'ndan söz ediyor sözgelimi). Rusya Türk imam Fethullah Gülen'in Müslüman cemaati tarafından yürütülen okulları kapatıyor.

Türkiye için PKK'ya mensup Kürt asilerin Rusya tarafından terörist olarak nitelenmemesi bir rahatsızlık konusu. Ayrıca Moskova'nın, Dağlık Karabağ sorununu çözmeleri için Ermenistan ve Azerbaycan'a yardım etmek konusunda heveskar olması da endişe kaynağı. Türk yetkililer Rusya'nın, Gürcistan'daki savaş nedeniyle zedelenen imajını tamir etmek istediğini söylüyor. Birçoğu Rusya'nın dolduruşu sonucu Azerbaycan'ın, Ermenistan ile ilişkileri yeniden tesis etme ve sınırını tekrar açma planlarını terk etmesi konusunda Türkiye'ye baskı yapacak gücü bulduğuna inanıyor.
Ve o sınırda şimdi, tıpkı Soğuk Savaş'ta olduğu gibi, Rus askerleri devriye geziyor.

 (Başyazı, 14 Ağustos 2009) 

Kaynak: Radikal