Yol kavşaklarında sınırları belirleyen işaretler yok. Bir gümrük dairesi veya pasaport bürosu da mevcut değil. Bir tarafta yanmaktan kül haline gelmiş tuğladan bir bina diğer tarafta ise bakımsız bir çayır. Resmi haritalara göre, ikisi de Nijerya topraklarına ait. Fakat gerçekler biraz farklı. Yerlilerin “sığır yolu” dedikleri yol, aşağıya doğru başka bir ülkeye gidiyor. Gombe ve Maiduguri şehirleri arasındaki bölge Boko Haram’n elinde.
Son aylarda aşırı İslamcı grup, kuzeydoğu Nijerya çevresinin yönetimini ele geçirdi. Bu grup, Borno eyaletini ile Adamawa ve Yobe eyaletlerinin bazı kesimlerini kapsayacak şekilde, en az iki düzine kenti yönetiyor. Neredeyse yarım milyon insanın yaşadığı bir tepe kenti olan Gwoza, kendi halifeliklerini ilan ettikleri bu bölgenin başkenti oldu. Dışarıdan birkaç kişi burayı ziyaret etmeye kalkıştı. Yakın dönemde, militanların izin verdiği bir teslimatı ulaştırdıktan sonra geri dönen bir tüccar bölgenin bir mezbahayı andırdığını söyledi: “Soğuk, sessiz ve her yer kanla kaplıydı.”
İslamcı grup Müslüman olmayan kişilere yönelik düzenli olarak katliamlar gerçekleştiriyor, buyruklarını korku yoluyla gerçekleştiriyorlar. Eylül ayında, bir grup isyancı, Adamawa’daki yemyeşil Kubi ve Watu köylerine saldırdı ve 500’den fazla evi yaktı. Sabahın erken saatlerine varıncaya dek gün boyu oluklu sacdan yapılma yanmış çatıların arasında yağmalamaya ve öldürmeye devam ettiler. Her tarafta parçalara ayrılmış ve akbabalara bırakılmış ölü bedenler vardı. Güvenlik güçleri asla bir müdahelede bulunmadı. Hayatta kalmayı başarmış bir köylü olan Ahmed Huda “Uzun süre hiç bir güvenlik tedbiri görmedik” diye konuştu, “yalnız kalmıştık.”
“17 Ekim’de üst düzey devlet yetkilileri İslamcı grupla bir ateskeş anlaşması yaptıklarını ve bu yılın başlarında, Chibok kentinde kaçırılan 200’den fazla kız öğrencinin salınacağını duyurdu. Fakat kaçırılan kızlar hala özgür değil ve Boko Haram saldırmaya devam ediyor. Her halükarda anlaşma esirlerin takas edilmesine yol açabilir. Bu esirler içerisinde militan liderler de var ve bu kişiler muhtemelen savaşın artan bir şekilde devam etmesine neden olacaklardır.
Motosikletlerinin arkasından köy yetkililerine yönelik süikastler yaparak başlayan Boko Haram, artık güçlü bir savaşçı güç haline geldi. Tüyler ürperten Çad ordusu tarafından kullanılan yöntemleri hatırlatan karmaşık askeri manevralar yürütmeye başladılar. Deneyimli bir gözlemci onları “oldukça etkili bir komando gücü” olarak tanımlıyor.
İslamcılar bölgedeki tüm askeri garnizonları yağmaladı ve artık tankları, zırhlı personel taşıma araçları, tanksavar silahları ve topları bile var. Boko Haram ayrıca Nijerya’ya ait bir savaş uçağını da indirdiğini duyurdu ve pilotun başını kestiği görüntüleri paylaştı. Yani aynı zamanda uçaksavar silahları da olma ihtimali yüksek. Maiduri başpsikoposu ise “bitmez tükenmez bir cephane deposu” olduğunu anlattı.
Endişe verici olan şey grubun yeni odağının kuzeydoğudaki topraklar olması. Yeni silahlar ve taktikler ile birlikte, gruba yeni üyeler de katılmakta. Şu anda toplamda 5.000-10.000 savaşçı savaş alanında; bu sayı muhtemelen iki sene öncesinden iki kat daha fazla.
Son zamanlardaki asker toplamalar çok fazla baskı gerekmese de, genellikle zorla yapılıyor. “Çocuklar hayatta başka ne yapabilirler ki?” diye soruyor Gombe’de bir anne. Gençlerin seçenekleri çok az. Boko Haram onları hem besliyor, hem bir ideoloji aşılıyor hem de baskınarda öldürüyor. Üyelerinin çoğu cesur bir şekilde savaşıyor. Bir polis memuru olan Yusuf Abubakar “Onlar ölümden korkmayı bilmiyorlar.” diyor, “Açılan ateşe doğru hücum ediyorlar.”
Grup kendini uzun zaman boyunca yağmalama ve fidye almak için adam kaçırma yoluyla finanse etti. Şimdi ise yol kapayarak vergi topluyorlar. Gwoza’ya giden tüccar kontrol noktasından geçebilmek için 40 dolar verdiğini söyledi. Kendi savaşçılarının kışlaları yakıp yıktığı ve askerleri çalılık arazilere doğru kovaladığı saldırıları gösteren görüntüleri kaydederek kendilerine propaganda videoları hazırlıyorlar. Bu videolr ayrıca şeriat hukukunu eylemsel olarak göstermiş oluyor; failler can sıkıcı bir kalabalığın önünde kamçılanıyor, taşlanıyor ya da elleri kesiliyor.
Ayaklanma neredeyse bir milyon insanı evlerinden dışarı çıkardı ve geçtiğimiz beş yıl boyunca 13.000 civarı kişi öldürüldü. Adamawa’nın başkenti ola Yola’ya yeni yapılan bir mülteci kampında, yüzlerce çocuk beslenmek için bekliyor. İçlerinden çoğu anne babasının veya kardeşlerinin öldürülmesine tanık olmuş. Sekiz yaşındaki Ramin “Annem evimizde yandı.” diyor, “Erkek kardeşim kaçmaya çalıştı ama onu zorla içeriye geri aldılar.”
Tarım kuzeydoğunun bir çok yerinde çökmüş durumda. Tarlalar ürün vermiyor. Pazarlar, hala hükümet kontrolünde olan bölgelerde bile gözle görülür derecede boşalmış vaziyette. Devlet okulları 6 aydır kapalı. Birçok hastanede ilaçlar suyunu çekmiş halde.
Tüm bunlar garip bir şekilde ikiye bölünmül olan ülkenin bir tarafı. Bundan çok farklı olan Nijerya araçla yalnızca bir günlük yol uzaklıkta. Kuzey aşağıya doğru çekilirken, Güney’de ise bir yükselme söz konusu. Sahil şeridinde bir ticaret başkenti olan Lagos, Afrika’nın en büyük ekonomisi olarak yaşadığı büyüme patlaması ile, yatırımcıları cezbederek, bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Dünya Bankası yakın bir zamanda, Nijerya’yı şirket kurmayı kolaylaştırdığı için kutladı.
Petrol ülkenin temek ihracat geliri olmasına rağmen, doğal kaynaklar GSMH’nın yalnızca 14%’ünü oluşturuyor. Fabrikalar şu an 53%’lerde dolaşıyor; geçen sene ise bu oran %46 idi. Bir danışman olan McKinsy, GSMH’nın önümüzdeki 15 yılda 7%’den daha fazla artabileceğini söylüyor. Bu Nijerya’yı dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri yapar.
Bir çoğu hükümet reformuyla ilgili. Elektrik sektörüne yönelik yatırımlar ülke için yeni bir ışık oldu. Yeni düzenlemeler ile evsahipleri için mortgage sisteminin büyümesi yeniden canlandı. Enflasyon 2010’da 13%’ten daha fazla ikem, 8.3% oranına düştü. Devlet özel sektörde bir kalkınma bankasının piyasaya sürülmesi için yardımcı oldu ve yoksulluk ile savaşmayı güçlendirmek için koşullu nakit transferi sistemini yerleştirdi.
Hal böyle olunca, güneybatı’da birçok yeni ekonomik gelişme hayata gelirken, kuzeydoğu’da ise siyaset ölmektedir. Boko Haram biraz da devletin kazdığı kuyu yüzünden bu kadar yükselebilmiştir. Nijerya’daki kuruluşlar etkili binaları işgal etmiş faat devlet kuralları uygulatmakta ve memurları ve hukukçuları kazanmakta başarısız olmuştur.
Hükümet bazı başarılara da imza attı. 20 Ekim’de Nijerya, virüs taşıyıcısı 19 kişinin izlenmesi ve karantinaya alınmasına yönelik iyi yürütülmüş bir operasyondan sonra Ebola’dan kurtulduğunu ilan etti. Yine de konu güvenlik olunca devlet başarısızlığa uğradı. Fidye için adam kaçırma olayları yayıldı. Ünlü kişiler ve din adamları gündüz gündüz sokaktan kaçırılmaya başlandı. Toprak kavgası yüzünden her yıl yüzlerce insan hayatını kaybetmekte. Hırsızlar, ülkenin Nijerya deltasındaki petrol gelirinin neredeyse yüzde ellisini cebe indiriyor. Korsanlık yayılmş durumda.
Gittikçe yayılan suçlar politakaya zarar vermeye devam ediyor. Seçilmiş yetkililerin devlet hazinesinden yağmalanmış fonları paylaşmasına karşılı çeteler caydırıcı düşmanlıklarıyla politikacılara yardım ediyor. İki yıl önce, küresel bir denetim şirketi olan KMPG, Nijerya’yı Afrika’daki dolandırıcılığa en eğilimli ülke olarak ilan etti.
1960’ların sonlarında Biafra iç savaşı sırasında, para alay zaman özel kişilerin ceplerine hazinesinden aktığı zaman, yolsuzluklar başladı. Generaller hiç bir zaman iştahlarını kaybetmediler. 15 yıl önce, demokrasiye geçilmesinin olanakları sağlandığında, sivil politik sınıf ordunun alışkanlıklarını edinmişti. Ağır ağır yenen bir akşam yemeği olarak başlayan sistem ayaküstü hızlı bir atıştırma halini aldı. Bu yılın başlarında merkez bankasının uluslararası anlamda saygıdeğer bir müdürü olan Lamido Sanusi, 20 milyar dolarlık bir kazancın elde edilememesi ile ilgili devletin petrol kampanyasını suçladı. Bunun üzerinde, ceza olarak işten çıkarıldı.
Başbakan, yolsuzluk hırsızlıkla aynı şey değil diyerek Mayıs’ta yaşanan problemi önemsiz olarak göstermeye çalıştı. Bu sadece devletin fonlarının bir kaybı değil, aynı zamanda karar verici mekanizmaların aşınmasıydı Nijerya’nın federal parlamentosu yıllardır petrol yataklarındaki ve bu yüzden üretimdeki yatırımların gücünü arttırabilecek olan petrol endüstrisinin faturalarını onaylamayı reddediyor.
Fakir ve kızgın kuzey
Eşitsizlik aynı zamanda tamamen bölgesel. Eğer bağımsız eyaletlerse, Nijerya’nın bazı kuzey eyaletleri, ülke “Petrol İhrac Eden Ülkeler Teşkiatı”nda (OPEC) 7. büyük petrol üreticisi ülme olmuş olsa da, küresel anlamda, gelişmişlik açısından, altı düzeydedirler. Dünyda başka hiçbir yer bu kadar çok okula gimeyen çocuk nüfusuna sahip değil. Kadınların 5%’inden daha azı okuma ve yazma biliyor. Tahminler, sakinlerin 4’te 3’ünün yoksulluk sınırının altında olduğunu söylüyor. Ülkenin en güneyinde ise oranlar bunun iki katına çıkıyor. Askeri akademiden eski bir öğretmen “Boko Haram ülkedeki en derin krizlerin bir yansıması gibidir.” diyor. Bu kadar yükselmesinin bir nedeni fakirlikse diğer nedenleri ise güvenlik güçlerinin beceriksizlikleri ve canilikleridir.
Hukudışı cinayerler kuzeyde binlerce ölüme sebep oldu. Komando baskınlarının temel sebebi intikam alma hırsı. Gözaltında yaşanan suistimaller olağan bir halde geldi. Bazı polis merkezlerinde işkence suçlusu resmi sorgu görevlileri mevcut. Düzinelerce beden, polis temizliğinden sonra, çoğu işkence izleriyle kaplı bir halde, Maiduguri’deki ana morga götürülüyor. Bazı tutuklular açlıktan ölecekmiş gibi görünüyor.
Bazı askeri alanlarda ekipman eksikliğinin yanında mora eksikliği de var. Boko Haram geçen sene hava filosunun çoğunu bir baskın sonucunda yok etmiş, ve şimdi geniş konvoylarda rahat bırakılmış çevrelerde kullanmak serbest. Generaller Batı ülkelerinden yeni helikopterler ve başka ekipmanlar istedi fakat öncelikle taktiklerini değiştirmeleri, insan haklarına saygı göstermeleri, uygun bir besleme hattı ouşturmaları ve ayaklanma ile mücadele yöntemlerini öğrenmelerini istediler. Amerika, diğer ülkelerle birlikte, ordusunun insan haklarına uymadığı sürece Nijerya’yı geliştirecek bir şey yapmayacağını söyledi.
Ayaklanmaları takip etmekte pek talihsiz olan ordu yine de rüşvet ayıklamada çok yetenekli. Askeri birliklerin Boko Haram’la savaşmak için gönderildikleri kuzeydoğudaki kontrol noktaları, haraç kesme yerleri olarak görülüyor. Maiduguri ve Damaturu arasındaki yolda araçlar her 10 km’de bir ya da daha fazla defa, askerler para istiyor. Bazı olaylarda otobüs şoförleri, gitmeden önce rüşvetleri yolculardan topluyor ve işleri bu şekilde hızlandırmış oluyor. “Ne kadar bagaj getirdiğinle orantılı olarak ödeme yapıyorsun.” diyor bir yolcu.
Askerler sadece generallerin örneklerini takip etmekle kalmıyor, bir çoğu milyoner olarak emekli oluyor. Boko Haram ile savaşmanın bedeli 1 milyar dolarlık bir ilave ücret almaktır. Bu açgözlü yetkililer için yeni bir oluktan biraz daha fazlası anlamına geliyor. Bu kadar fazla miktardaki bir paradan sona firar etmek oldkça yaygın. Askeri birlikler yiyecek ve cephane azlığı ya da işyerlerinde vurularak ile engeleniyor. Bir çoğu isyanlar için kullanılan idam mangası tarafından öldürülüyor.
Bir uzman ordunun parçalanmaya çok yakın olduğunu söylüyor. Kuzeydoğu’da neredeyse 18.000 birliğe sahip ordu, 10 metre genişliğinde yığılmış insanlarla dolu bir alana yayılmış. 60.000 adet güçlü ordudaki muharebe yetenekli askeri birliklerin gücünün neredeyse yarısı, Maiguguri’de konuşlanıyorlar.
Hükümet yetkilileri Nijerya’nın yapısal bir krizle karşı karşıya olduklarını kabul etmiyorlar. Bunun yerine dışarıda kendi başarılarını duyurmak için mücadele veriyorlar: Maliye Bakanı Ngozi Okonjo-Iweala, “uluslararası medya Nijerya konusunda sadece bir tane iyi haber yapmayı tercih ediyor, geri kalan diğer herşey kötü.” diye şikayet ediyor. Ordu gelişme amacını boşluyor. “biz silahlar yerine tereyağını terş ediyoruz.” diyor. Bu durum artık değişiyor. Başkan Goodluck Jonathan yeni bir girişimi piyasaya sürdü; kuzeydoğuda okulları ve sağlık hizmetini geliştirmek! Kendisi bu durumu bir “gelgit dönümü” olarak nitelendiriyor.
Başkan bu konular dışında hiç bir konuşma yapmıyor. Fakat eleştirilerine bakılırsa artık bu bozuk ülkeyi düzeltmek için yeteri kadar uygun olmadığını görmüş oluyoruz. Hiçkimse henüz Nijerya’nın nereye doğru yol aldığıyla ilgili bir öngörü sunamıyor. Ama sanıyorum ki o günleri görmemize az kaldı.
Dünya Bülteni için çeviren: Cansu Gürkan