Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hem anlaşmazlıkları diplomatik kopukluk ve neredeyse BM Güvenlik Konseyi'nin gündemine girme noktasına varan Arap ülkeleri arasında, hem de Araplarla düşüncelerini Körfez'e ihraç etmekle suçlanan İran arasında arabuluculuk için Şam-Bağdat-Tahran arasında gidip geliyor.

Davutoğlu, Batı'yla nükleer müzakerelerde Tahran'ın bakış açısını benimsemekte de tereddüt etmiyor. Doğal olarak Ankara'nın Şam'la Tel Aviv arasındaki dolaylı müzakerelere aracılık ettiğini ve İsrail'in Gazze savaşında benimsediği yaklaşımı da unutmuyoruz.

Aslında Yeni Osmanlıcılığın teorisyeninin bu hareketlenmesi, Türkiye'nin tarihiyle uzlaştığını ve geçmişte İstanbul'a bağlı vilayetler olan bölgesinde bunu derinleştirmeye çalıştığını teyit ediyor. Ankara birçok sebepten ötürü İran'la polemiklere girmeyi de reddetti. Türkiye devrim ihracından korkmuyor. Ayrıca Ankara'nın Irak savaşında topraklarının kullanılmasını reddettiğini de unutmayalım.

Buna karşın Arapların klasik tarihlerine ve dini ideolojilerine döndüğünü görüyoruz. Hükümetler demokratik ve ve bu çağa ait olduklarını iddia etse de, cihatçıları koz olarak kullanmak için dine sığınıyor ve meşruiyeti gaipten kazanıyorlar... Halklar da yoksulluk ve mahrumiyeti gaibe veya teröre sığınarak alt edeceklerini sanıyor...

Saltanat tarihinin düğümünü aşan İslamcı-laik Türkiye İran ve Suriye'yle anlaşmazlıklarını gidererek bölgesel bir eksen oluşturmaya başladı. Ancak bu girişim ülke içindeki bazı basın kuruluşlarının ve araştırma merkezlerinin yanı sıra Arap ülkelerinin de reddine veya temkinli yaklaşımına tosluyor. Bu ülkeler bölge sorunlarının çözümünü öncelikli görüyor ve ABD'nin Irak'tan çekilmesi sonrası ortaya çıkacak boşluğu doldurmak isteyen bu yeni eksende Suriye'nin zayıf taraf olacağını düşünüyorlar. Fakat Filistinlilerin ve bölgenin geleceğini belirleme işini ABD'ye ve İsrail'e bırakan ve İsrail'in emellerinden uzaklaştırılması için İran'ı vurmasını bekleyen Arapların bu ilgisizliği sorununun çözümsüzlüğünü artırıyor. En iyisi bir Arap ekseninin kurulması.
Zira Ortadoğu sorunlarının çoğunluğu Arap kaynaklı. (Londra'da Arapça yayımlanan Hayat gazetesi, 15 Eylül 2009)

Kaynak: Radikal