Parçalanmış Irak'la, kenetlenmiş İran arasında eşit ilişkiler kurulması henüz mümkün değil. Bu nedenle ABD'nin Irak'tan hemen çekilmesi bölgeye yayılma potansiyeli de barındıran bir iç savaş başlatabilir

Ortadoğu halklarının bir son dakika haberiyle uyandığını varsayalım. ABD başkanı ülkesinin Irak'taki güçlerine derhal çıkma emri vermiş olsun. Bu haber bölgede yıldırım etkisi yaratacaktır. Birçok ülke kaygılanıp önlemler almayı hızlandıracaktır. Irak ordusunun otoritesini ülke topraklarına yayamadığı söylenebilir. Ulusal uzlaşı tamamlanmadı. Sünni bölgelere diz çöktürülmesi iç savaşı harekete geçirecek. Kaide bu altın bir fırsatı kaçırmaz; örgüt böyle bir durumda Sünni bölgelere yeniden müdahale etmeye başlayacak ve ülke bölgeye yayılma potansiyeline sahip iç savaşa sahne olacak.

ABD'den kalacak boşluk iştah sahiplerini kandıracak. Türkiye, çalkantılı bir Irak'ta güvenliğinin tehdit altında olduğunu iddia edebilir, hatta Kürt devletçiğini devirmek için ordusunu bölgeye gönderme fırsatını kullanabilir. Fakat söz konusu boşluktan yararlanacak en önemli taraf İran olacaktır. İran, Irak'taki varlığını hissettirmek için harekete geçmesini sağlayacak güce ve kozlara sahip. Böyle bir durumda, Suriye ve Ürdün'ün de daha fazla mülteci kabul etmeye hazırlanması gerekir. Bu şartlarda petrol fiyatına ve Irak'ın çatışmayı kontrol etme gücüne dair sorgulama yapmak da kaçınılmaz.

Yukarıda anlatılanlar hayal ürünü bir senaryo değil, Iraklı bir bakanın sözleri. Kendisine yıl sonunda BM Güvenlik Konseyi'nin yetkilendirme süresi bittikten sonra Irak'taki askeri Amerikan varlığını tanzim etme amacıyla yapılması planlanan 'uzun vadeli işbirliği ve dostluk' anlaşmasına yönelik görüşmeleri sormuştum. Bakan hükümetinin bütün güvenlik sorumluluğunun kendisine verilmesini ve Irak'ın yabancı varlığından arındırılmasını tercih ettiğini, fakat ulusal uzlaşının tamamlanması gereğinin ve ordunun hava silahına ihtiyaç duymasının ABD?güçlerinin kalmasını gerektirdiğini ifade etti.

Bu nedenle Maliki'nin görevi zor. Maliki Tahran'da Saddam zulmünden kaçan bir muhalif olarak yaşadı. İran devriminin yayılmasını önleyen Saddam'ın idamını imzalaması sonrası, İran'ı bir yetkili olarak ziyaret etti. Tahran'ı tanıyor, Tahran da onu. Fakat iki ülkenin çıkarları uyumlu değil. Maliki'nin misyonu zor çünkü müzakereleri güç dengesinin gerçeklerinden ayırmak mümkün değil. Kendisi İran'ın sadece komşu ve güçlü bir devlet değil, aynı zamanda Amerikan işgalinin başarısız kılınmasıyla ve ABD'nin hatasının fırsata dönüşmesi sonrası ustalıkla sızdığı Irak'ın dokusuyla bağlantılı olduğunu biliyor. İran, Bağdat, Necef, Basra, hükümet, meclis ve hatta Maliki'nin partisinde bile güçlü bir varlığa sahip.
Bu tabloda, Maliki'nin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'dan iki ülke arasında 'eşit ilişkiler' isteyebileceğini tasavvur etmesi zor. Zira eşit ilişkiler, kenetlenmiş bir devletle, parçalanmış bir devlet arasında kurulamaz. Maliki ülkesinin 'İran'ın ve komşu ülkelerin güvenliğine zarar verecek bir üsse dönüşmesine izin vermeyeceği' taahhüdünde bulunabilir. Keza Irak'ın İran'a karşı ve İran'dan yönetilmeyeceğine dair ifadeler de kullanmış olabilir. Fakat bu durum Irak'taki Amerikan askeri varlığının sürmesinin, İran'ın
bölgede süper devlete dönüşmesine güçlü bir itiraz oluşturacağı gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Irak'ın geleceği sadece Irak'ı ilgilendirmiyor. Irak'ın geleceği güvenliği, istikrarı ve kaynaklarıyla bölgenin geleceğine dokunuyor. ABD'nin kısa süre içinde çekilmesi olumlu olmaz. Araplar daha gerçekçi bir yakınlaşma için çalışmalı. Iraklılar ulusal uzlaşılarını tamamlamaya teşvik edilmeli.

Kaynak: Radikal