Obama, ABD'nin Ortadoğu'daki itibarını yeniden tesis etmek için eşsiz bir şansa sahip. Yeni başkan, derhal özel bir Ortadoğu elçisi atayarak Filistin sorununu çözmeli

Barack Obama kampanyası boyunca birbiri ardına yaptığı muhteşem konuşmalarda, Amerika'nın itibarını yeniden tesis etme niyetini açıkça dile getirdi; zafer mitingindeki büyük kalabalığa, "Amerika'nın feneri hâlâ eskisi kadar parlak" dedi.
O fener, Ortadoğu ve Müslüman dünyanın geniş kısmında Bush'un sekiz yıllık beceriksizliği sonrası görünmez olmuş durumda. Obama'ysa onu yeniden yakmak için benzersiz bir şansa sahip.
Obama, yönetiminin adına arabuluculuk ve müzakere yapma noktasında tam yetkiye sahip özel bir Ortadoğu temsilcisinin ismini kısa süre içinde belirleyerek, niyetlerine dair bir işaret vermeli. Böyle bir adım değişim anlamına gelir ve bu şekilde algılanır. Eski başkan Bill Clinton muhtemelen bu iş için biçilmiş kaftan.
Irak işgalinden, İsrail'in 2006'daki Lübnan savaşına verilen düşüncesiz Anglo-Amerikan desteğine ve ABD'nin İran'a karşı bir politika belirlemek yerine tavır almasına kadar, Bush döneminin fiyaskoları bölgede tehlikeli bir siyasi boşluk yarattı.
Geçen yılın Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye sayesinde sınırlı bir ihtilaf çözümüne sahne olduğu doğru. Tüm bunların bölgesel stratejik sorunların 'yerel güçlerce sahiplenilmesi'
olarak görülmesi gerekse de, bu çabaların sadece yara bantları olduğu ortaya çıkabilir. ABD inatçı diplomasinin dönüştürücü gücünü yeniden keşfettiği sürece, bölgenin en zorlu sorunlarında çözümün gerçekten ayrılmaz bir parçası.
Bu, İsraillilere güvenlik, Filistinlilere de adalet sağlayan iki devletli bir çözüme
yönelik adil bir son çaba anlamına geliyor. Ve bu ancak, Batı Şeria'da işgal altındaki neredeyse bütün topraklar üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan yaşayabilir bir Filistin devletinin kurulmasıyla, karşılıklı kabul edilmiş/eşit toprak değiş tokuşuyla ve 4.4 milyon Filistinli mültecinin, çoğunlukla tazminat üzerinden adil muamele görmesi sayesinde gerçekleşebilir.
Arap Birliği'nin 2002 tarihli barış planının ve Clinton'ın Aralık 2000'de belirlediği 'parametreler'in de özü bu şekildeydi. Obama ekibi, ihtilafı çözme yöntemi olarak bu vizyonu kullanacağını açıkça ortaya koymalı. Böyle bir durum, İsrailli seçmeni de barış kampına daha eğilimli hale getirebilir. Nihayetinde, George H.W. Bush'un hoşnutsuzluğuna maruz kalmasının ardından İzak Şamir'in yerine, barışçı izak Rabin
seçmişlerdi.

Kaynak: Radikal