Yunanistan’ı kurtarma paketinde kreditörlerden seçim yapmaları istendi. Varılan anlaşma gönüllü gibi görünse de onları dımdızlak ortada bırakacak bir temerrüt hâlâ yaşanabilir.
Avrupa Birliği’nin Yunanistan anlaşması, ya da ‘Euro Bölgesi’nin devlet ve hükümet başkanları ile AB kurumlarının açıklaması’ belli oldu. Gayet yerinde olmuş bu arada; Euro banknotları üzerindeki aynı cinsten köprüler ve kapılar gibi, bu da gerçek ve işleyebilir bir birlik olmaktan ne kadar uzak olduklarının bir göstergesi. Belgeye göre: “Euro Bölgesi üyesi devletler kararlaştırılan mali hedeflere sıkı sıkıya bağlı kalacak ve makro ekonomik dengesizliklere karşı tavır alacak. Bir programı olanlar dışında bütün ülkelerdeki kamu açıkları en geç 2013’te yüzde 3’ün altına düşürülecek. “Yani herkes kesinti yapacak; aynı zamanda da herkes ‘rekabeti artıracak’. Ve İspanyollar emek maliyetlerini Almanya’ya göre düşük tutunca, Almanlar da emek maliyetlerini İspanya’ya göre düşük tutacak. Her tarafta ilerleme yaşanacak.”
Yunanistan anlaşmasının özeti
Financial Times’tan Joseph Cotterill Yunanistan anlaşmasını özetledi; kafanız karışmıyorsa, yeterince dikkat etmiyorsunuzdur. “Bütün karışıklıkları çözmeyi bekleyemeyiz... Ama Arjantin hep aklımızda ve nedenini görmek için derinlere dalmaya değer. Teklifin tahvil sahipleri için dört opsiyona bölündüğünü kuşkusuz görmüşsünüzdür, içinde indirim ve baş başa tahviller var, yanına değişen miktarlarda teminat eklenmiş” diye yazdı Cotterill 22 Temmuz’da. “Bu aslında Arjantin’in temerrütten önce 2001’de yaptığı borç değişiminden çok, 2005’te temerrütten sonraki tahvil takasını hatırlatıyor.” Kendi hesabıma ben bunun Brady planlarının (ABD’nin Hazine eski Bakanı Nicholas Brady’nin adını alan) 1980’lerin sonunda Latin Amerika’ya uyarlanan bir versiyonu olduğunu düşünüyorum. Orada da kreditörlere daha fazla kurtarmak ya da kesinti yapmak arasında seçim şansı tanınmıştı. Buradaki fark, anlaşmanın gönüllü gibi görünmesi; kreditörler hiçbir şey yapmadan da kalabilir. Burada çirkin olan tehdidin şu olduğunu tahmin edebiliriz; eğer anlaşmaya girmezlerse, hâlâ onları dımdızlak ortada bırakacak olan bir temerrüt yaşanabilir. Bu yine de bana pek uygun gibi gelmiyor; her şeye rağmen, piyasalar canlanıyordu. Belki de hesap dökümünün riskine fiyat biçiyorlardı.
Amerikan politik sistemini zehirleyen bir merkezcilik mezhebi
Sistemimizin ABD’deki borç tavanı krizini çözmeye çalışmasını izlerken - bu tamamen kendi kendine çıkmış ama yine de felaketle sonuçlanabilecek bir kriz - politik sistemimizi gerçekten zehirleyen bir mezhebin yıkıcı etkisine baktığımızda giderek daha bariz hale geliyor. Ve hayır, fanatik sağdan söz etmiyorum. Eh tamam, o da var. Ama bu insanlar hakkındaki duygularım, onların oldukları gibi olduğu... Kurtları da etobur olmakla suçlayabilirsiniz. Yaptıkları şey çılgınca. Hayır, gerçek bir manevi çöküntüyü yansıttığını düşündüğüm mezhep, denge mezhebi, merkezcilik mezhebi. Şu anda olan şeyi bir düşünün. Önümüzde bir kriz var, sağ delice talepler öne sürüyor, Başkan ve demokratlar da uyum sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar - harcamaları kısmayı öngören planlar öneriyorlar. Peki haberlerin çoğu ne diyor? Bunu iki tarafın da eşit derecede partizanca ve uzlaşmaz davrandığı bir durum olarak tanımlıyor - çünkü haber bültenleri hep böyle yapar. Bizi partizanlığın zararlarından korumak için yeni bir merkezci parti, yeni bir merkezci başkan isteyen etkili uzmanlarımız da var. Gerçekse, tabii ki, zaten merkezci bir başkanımız olması - aslında ılımlı bir muhafazakar başkan o. Bir kez daha, sağlık reformu - hükümette yaptığı tek büyük değişim - Cumhuriyetçi planlara, aslında muhafazakar bir think tank olan Heritage Foundation’ın planlarına dayanıyordu. Ve onun dışında her şey - yüksek işsizliğe karşı katılığa yaptığı inatçı vurgu dahil - muhafazakar kara kaplı kitaba uygundu. Bütün bunların anlamı şu, aşırılığın bir cezası yok; gerçekte olanları anlamak için olguların titizlikle araştırılması yerine her şey olup biterken bilgi edinen seçmenlerin çoğu için yol yok. Peki şunu sormanız gerek, iki tarafın da eşit derecede hatalı olduğu uzlaşmayla hakikaten ipleri koparması için ne olması gerekiyor? İç savaş dışında bir insanın hayal edebileceği en açık durum budur. Eğer burada yapmıyorlarsa, yapmazlar. Ve evet, bunun manevi bir mesele olduğunu düşünüyorum. ‘İki tarafın da hatalı’ insanlarının daha iyi bilmesi lazım; söylemeyi reddederlerse, onları pek kıymetli tartışmanın dışında kalma pozlarını feda etmeye isteksiz kılan, korku ile egonun bir karışımından dolayıdır. Seyretmek korkunç bir şey ve bedeli halk ödeyecek.
Aslında borç tavanı krizini çözmenin basit bir yolu var: Deli olmayan Cumhuriyetçi liderler, senato çoğunluk lideri Harry Reid’in önerdiği plan gibi bir şeyi destekleyebilir (ona göre borç limiti 2012’nin başından sonuna kadar uzatılacak ve açık 10 yılda 2.7 trilyon dolar azaltılacaktı) - bu da, sağ için büyük bir zafer ve ilericiler için de bir yenilgi olur - ve bunu da, az Cumhuriyetçi ve ezici Demokrat desteği ile geçirebilir. Sorun çözülür. Ama belki bu Cumhuriyetçiler’in politik kariyerlerinin sonu olur. El cevap: Eee?
Temerrüdün büyük ihtimalle bir afet olabileceğine inanıyorsanız - Cumhuriyetçilerin ileri gelenleri de buna inanıyor - tarif ettiğim gibi harekete geçmekte isteksiz olmaları, kişisel politik kariyerlerinde bedel ödemektense Amerika’nın geleceğini tehlikeye atmaları demek olacak. Destansı ölçekteki bu korkaklık, bugünlerde doğal karşıladığımız bir davranış şekli olsa bile.
ARKA PLAN: ATİNA
Yeni bir kurtarma teşebbüsü
21 Temmuz’da, Avrupalı liderler Yunanistan için 109 milyar Euro’luk bir kurtarma planı açıkladı. Plan aynı zamanda ülkenin borçlarının yüzde 21’ini kısmen temerrüde düşürmesini de mümkün kılacaktı (bu oranın bu yılın sonunda 350 milyar Euro’dan fazla bir toplama ulaşması bekleniyor). Yeni anlaşma Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu’ndan finansal taahhütler içeriyor ve özel kreditörlere artan miktarların geri ödemesine Euro destekli teminatlar karşılığında Yunan alacaklarını yeniden düzenleyecek çeşitli fırsatlar veriyor. Kurtarmanın ilan edildiği gün, Financial Times, özel bankaların, Yunan bankalarının muhtemelen en ciddi darbeyi yiyince kredilerin kayıttan düşmesi, ya da vergi aflarından doğan kayıpların 17 milyar Euro’sunu kabullenmeye hazırlandıklarını haberleştirdi. Anlaşma, 1989’da Latin Amerika’daki borcu yeniden düzenlemek isteyen ABD’nin başlattığı Brady planı denen planla benzerlik gösteriyor. Adını Hazine eski Bakanı Nicholas Brady’den alan bu planın bir parçası olarak, özel sektörden kreditörler sarsılan ekonomilerin düzeltilmesi için teminat ve sözler karşılığında borçları hafifletecek hibeler yapmıştı.
Yunanistan planıysa, Brady planında olmayan bir fırsat sunuyor: Özel kreditörler yeniden yapılanmayı seçmeyebilir. Bu da, bu kreditörler ani kayıplardan kaçınırken, gelecekteki bir temerrüt için yüksek risk almaları anlamına geliyor. Ekonomistler bu konuda bölündü. Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nün kıdemli uzmanlarından Carmen M. Reinhart, New York Times’ın web sitesinde yayınlanan yorumunda “Olaya kadarki üç yıllık periyotta ortaya çıkan sorunların, temerrüt yılı içinde yürürlükte olarak saydamlaştığını”, sıkça da ciddi durgunlukları tetiklediğini yazdı.
Kaynak: Star