Yeni NATO'nun stratejik vizyonu ile Türkiye'nin güvenlik vizyonunun, Batı'nın değişen stratejik çıkarları ile Türkiye'nin stratejik çıkarlarının Soğuk Savaş dönemindeki gibi örtüştürülmesinin mümkün olup olmadığının sorgulanması gerekiyor

2-4 Nisan tarihlerinde Bükreş'te yapılacak zirve, NATO için yeni bir sürecin başlangıcı olabilecek. Afganistan'daki durum, genişleme, terörle mücadele, füze savunma kalkanının oluşturulması ve yeni NATO için yeni bir stratejik konsept ihtiyacı zirvede tartışılacak.
Küresel jeopolitiğin ağırlık merkezinin Atlantik'ten Pasifik'e kaydığı; Çin, Hindistan ve Rusya'nın Avrasya güçleri ve İran'ın Ortadoğu'da bölgesel bir güç olarak yükseldiği; dünyanın tek kutuplu düzenden çok kutuplu düzene geçişi yaşadığı; jeopolitik dengelerin hızla değiştiği; medeniyetler çatışmasının giderek şiddetlendiği ve ABD'nin 11 Eylül sonrasında küresel üstünlüğünü sürdürmek amacı ile Afganistan'da ve Irak'ta başlattığı jeostratejik girişimlerinde amaçlarına hâlâ ulaşamadığı bir süreçte NATO zirvesi önem kazanıyor.
Beş eski NATO üyesi ülkenin eski genelkurmay başkanlarının hazırladığı 'Belirsiz Bir Dünya İçin Büyük Stratejiye Doğru' başlıklı rapor zirve öncesi hazırlanan ve NATO'yu yönlendirmeyi amaçlayan ilginç bir çalışmayı oluşturuyor. Raporda önerilen strateji, NATO içinde ilk defa 'büyük strateji' ve 'jeostratejik planlama' anlayışını getiriyor, NATO'nun jeopolitik etki alanını, Dünya Adası'nı (Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları) kapsayacak şekilde genişletiyor.

Yayılmacı güce dönüşüyor
Amaç, açıkça ifade edilmese de ABD jeostratejik girişimlerine Avrupa'nın katkısını genişletmek, öncelikle enerji kaynaklarını ve yollarını kontrol etmek, yükselen güçler Rusya ve Çin'i çevrelemek. Önerilen bu jeostrateji, NATO'yu yayılmacı bir küresel güce dönüştürüyor. Bir başka ifade ile Soğuk Savaş dönemindeki statik ve savunmayı esas alan NATO'nun yerine yayılmacılığı esas alacak bir NATO inşa edilmesi isteniyor.
Yeni strateji ile ABD, NATO ve AB arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi, NATO ile AB arasındaki rekabetin elimine edilmesi, NATO'nun yeni jeopolitik amaçlara göre yeniden yapılandırılması öngörülüyor. Strateji ile NATO'nun yönetimi için ABD, AB ve NATO'dan oluşan bir direktörlük mekanizmasının kurulması, karar vermede oybirliği yerine oyçokluğu sisteminin getirilmesi, devletlerin veto yetkilerinin kaldırılması ve BM yetkisi olmadan da askeri gücün kullanılması öngörülüyor. En önemlisi, reaktif değil, proaktif olacağı ifade edilen yeni strateji ile nükleer önleyici darbe (nükleer silahların ilk kullanımı hakkı) konsepti benimseniyor
Bükreş zirvesinde, Afganistan'daki süreç ve yeni bir stratejik konsepte duyulan ihtiyaç öne çıkacak. Şartlar değişmezse, Soğuk Savaş'ın galibi NATO, Soğuk Savaş sonrasının ilk kara savaşını Afganistan'da kaybedebilecek. Bu nedenle de Afganistan, Soğuk Savaş sonrası NATO için deneme alanını oluşturuyor. Afganistan'daki başarısızlık NATO'nun geleceğinin kırılma noktasını oluşturabilecek. Eğer, Afganistan'da başarılı olursa NATO farklı jeopolitik amaçlar için küresel bir güce dönüşebilecek. Küresel amaçlar için ise NATO'nun yeniden yapılandırılması ve stratejik konseptinin ise yeni amaçlara göre değiştirilmesi gerekiyor.

Türkiye'nin algısı
Yeni NATO'nun stratejik vizyonu ile Türkiye'nin güvenlik vizyonunun, Batı'nın değişen stratejik çıkarları ile Türkiye'nin stratejik çıkarlarının Soğuk Savaş dönemindeki gibi örtüştürülmesinin mümkün olup olmadığının sorgulanması gerekiyor. Batı tarafından NATO içinde Avrupalı, AB için ise Avrupa dışı bir ülke olarak tanımlanan Türkiye'nin yeni NATO'yu nasıl algıladığı, yeni NATO'nun Türkiye için ne anlama geldiği de sorgulanmalı.

Kaynak: Radikal