Tek kutuplu düzende önleyici darbelerle, renkli devrimlerle ve kendisinine rakip olcak güçlerin yükselmesinini önleyerek jeopolitik amaçlarına ulaşmaya gayret eden ABD’nin asıl sorunu küresel üstünlüğünü sürdürmek. ABD’nin küresel üstünlüğü büyük ölçüde giderek çok kutuplu bir görünüm almaya başlayan, Çin’in, Hindistan’ın, Rusya’nın yükselişe geçtiği dünyada Geniş Ortadoğu coğrafyası’ndaki, Hint Okyanusu’ndaki, Doğu Asya ve Pasifik’teki ve hatta Afrika’daki etkinliğine bağlı.
Yumuşak gücün kullanılmasına öncelik verdiğini söylese bile ABD’nin etkinliği askeri gücüne dayanıyor ve ABD yumuşak gücü ancak arkasında sağlam bir askeri güç oldukça etkin olabilir. Savaşın doğasının ve çatışma ortamının karakterinin değiştiği bir ortamda ABD ordusunun terörle mücadeleden, istikrar harekâtına, kısa süreli şiddetli savaşlara, konvansiyonel ve nükleer caydırıcılığa kadar uzanan geniş bir spektrumda çoklu yeteneklere; açık denizlerde, havada, uzayda ve siber ortamda özgürce harekat icra etme imkânlarına sahip olması gerekiyor. Böyle bir orduya sahip olmanın ve idame ettirmenin maliyeti büyük ve bu nedenle de ABD askeri amaçlarla bütün dünyada yapılan harcamalarıın yarısı kadar kaynak ayırıyor.
ABD Savunma Bakanlığı tarafından dört yılda bir hazırlanan Dört Yıllık Savunma Gözden Geçirme Rapor’u (Quadrennial Defense Review Report) Kongre’ye sunulması yasal bir zorunluluktur ve bu belge ile Pentagon’un tehdit algılamaları ile düşüncelerini, stratejik önceliklerini, silahlı kuvvetlerin öngörülen kuvvet yapısını, konuşlandırılmasını ve savunma bütçesini Kongre’nin onayına sunar. Bu belge aynı zamanda ABD’nin jeopolitik niyetlerinin ve önceliklerinin anlaşılmasına imkân verdiği için de önemlidir.
Barack Obama döneminin ilk Savunma Gözden Geçirme Raporu şubat ayının başlarında Kongre’ye sunuldu. Belgeye göre ABD savaşan bir ülkedir. Afganistan’da ABD ordusunun öncelikli görevi El Kaide ve Talibanı çökertmek, dağıtmak ve yenilgiye uğratmaktır. Irak’ta ABD ordusu Irak ordusuna danışmanlık yapacak, onları eğitecek ve destekleyecektir.
Bütün bunlardan daha önemlisi ABD, El Kaide ve müttefiklerine karşı politik, askeri ve moral gayretleri de kapsayan çok yönlü küresel bir savaş sürdürecektir. Ayrıca, ABD’nin kuvveti ve nüfuzu küresel bir güç olarak geniş uluslararsı sistem ile iç içedir ve bu nedenle de ABD ordusu kilit bölgelerde istikrarın sağlanması dahil büyük ulusal hedefleri geliştirmeye hazır olmalıdır.
Rapora göre ABD’nin savunma stratejisi Afganistan ve Irak’ta devam eden savaşları kazanmayı, çatışmaları önlemeyi ve caydırmayı,caydırma başarılı olmaz ise hasımları yenilgiye uğratmayı ve farklı ihtimallere karşı hazırlıklı olmayı, bu kapsamda iki ayrı ulus-devlet ile yapılacak savaşları kazanmayı sağlayacak yetenekleri geliştirmeyi, ayaklanmalara karşı koyma, istikrar ve terörle mücadele hareketında başarılı olmayı, kilit coğrafi bölgelere girişi önleyebilecek ülkeleri caydırmayı ve yenilgiye uğratmayı, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesini, siber ortamda etkin bir şekilde harekât icra etmeyi, çatışmanın tüm spektrumunu karşılayabilecek bir kuvvet yapısı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Raporda ifade edildiğime göre küresel politik, ekonomik ve askeri güç merkezleri değişmekte ve yayılmaktadır. Çin’in ve Hindistan’ın yükselişleri uluslararası sistemi şekillendirmeye devam edecektir. ABD’nin askeri güç üstünlüğü hasımlarını konvansiyonel olmayan yöntemler kullanmaya teşvik etmektedir.
Hasımların hibrid (melez) yetenekleri savaş ortamını daha karmaşık duruma getirmektedir. Devlet dışı aktörler güçlenmektedir. Siber saldırılar ve uydu savar füzeler ABD’nin askeri güç kullanma yeteneklerini tehdit etmektedir.
Söz konusu rapor enerji güvenliğini ve iklim değişikliğini askeri stratejik meseleler olarak değerlendirmekte ve askeri kuvvet yapısının ve denizaşırı askeri gücün iklim değişikliğinin etkilerine göre gözden geçirileceğini belirtmektedir. Rapor ile birlikte Pentagon askeri harcamalar maksadı ile sadece 2011 yılı için 708 milyar dolar talep etmektedir.
Barack Obama değişim sloganı ile ABD yönetiminin başına geçmiş, sert güç (askeri güç) yerine yumuşak güce öncelik vereceğini vadetmiştir. Oysa söz konusu rapor ABD cephesinde değişiklik olmadığını göstermektedir.
Küresel üstünlüğünü sürdürme gayretleri içinde olan ABD’nin küresel savaşını da sürdürmekte kararlı olduğu anlaşılmaktadır. 2001 Yılında ABD’nin başlattığı küresel savaşın ne zaman biteceği belli değildir. Çünkü, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile oluşan jeopolitik dengesizliklerin ne zaman ve nasıl aşılacağı; jeopolitik güç boşluklarının ne zaman ve nasıl doldurulacağı da belli değildir.
ABD’nin askeri güç yapısını ve stratejisini şekillendirecek olan söz konusu raporun NATO’nun yeni stratejik konseptini de yönlendirmesi beklenmelidir. Doğal olarak TSK’nın buna göre NATO’ya katkısı istenebilecektir.
Yıllık bütçesi 708 milyarı bulan ABD askeri gücünün neden hala El Kaide’yi yenilgiye uğratamadığı anlaşılamamaktadır.
Nejat Eslen: Emekli Tuğgeneral
Kaynak: Radikal