İşgale geçmişte de direnmiş Afganistan'da Taliban'a karşı zafer imkânsız. Britanya ve ABD fazla gecikmeden diyalog seçeneğine yönelmeli

Temmuz başından beri Afganistan'da 20 Britanya askeri öldürüldü. Rekor düzeyde yüksek bir sayı bu. Zira savaşın sekiz yıl önce başlamasından yana yaklaşık 200 Britanya askeri ölmüştü. Bu rakamları takip eden Britanla kamuoyu, kayıpların tekrarlanması endişesinden dolayı huzursuz olmaya başladı. Britanya kamuoyu hükümetin izlenen politikaya ve ters sonuç vermeye başlamasına rağmen orada kalmanın sebeplerine dair resmi açıklama yapmamasından dolayı da huzursuz.

Britanya kamuoyunu endişelendiren nokta şu: Somut gerçekler İşçi Partisi hükümetinin zaferin yakın olduğuna dair açıklamalarıyla çelişiyor. Bazıları kayıp sayısının NATO'nun Taliban'ı destekleyen Peştun aşiretinin yoğunlaştığı Helmand bölgesinde başlattığı saldırı yüzünden yükseldiğini, kayıpların ilerleme ve başarıların sonucu yaşandığını iddia edebilir. Fakat bu başarılar geçici ve Taliban'ın izlediği kararlı taktiğin bir sonucu. Bu taktik, Batı'nın muazzam askeri teknolojisi karşısında çekilmeyi ve ardından 'vur kaç' taktiğiyle tekrar saldırmayı gerektiriyor.

Hareketi bölmek bir hayal
ABD Afganistan'daki asker sayısını 68 bine çıkardı ve Britanya'dan 1000 asker daha istedi. Britanya'ysa 800 askerle yetindi ve onları da, bu adımdan şüphe eden ve silahlarının kötü olduğunu belirten eleştirilerin ortasında gönderdi. Asker artırımanın NATO ve Taliban saflarındaki ölü sayısının artması anlamına geldiği doğru. Fakat bu artış hedefe ulaşıldığı ve Taliban'ın yakında ortadan kaldırılacağı anlamına gelmez. Bu artış geçici başarılara yol açabilir, ancak hızlı başarılar tıpkı yabancı askerlerin Irak kentlerinden çekilmesi sonrası yaşandığı gibi uzun vadede buharlaşır.

ABD Başkanı Barack Obama Afganistan'ı dış politikasının tacı kılmak için kumar oynuyor. Zira bütün işgalcilere direnen bu ülkede başarı sağlamak yarı imkansız bir misyon. George W. Bush yönetiminin arkasından giderek Irak savaşının en büyük ortağı haline gelen Britanya büyük bir hata yapmıştı. Londra Obama yönetiminin de arkasından giderek ve Afganistan savaşına daha fazla batarak daha büyük bir hataya imza atabilir. Özellikle de Britanya bu ülkede iki acı yenilgi tatmışken, üçüncüsünün de yolda olduğunu söylersek abartmış olmayız.

Amerikalı ve Britanyalı yetkililer askeri gücün tek başına Taliban'ı ortadan kaldırmayacağını itiraf etmeye başladı. Bu önemli bir itiraf, ancak başarılı politikalara tercüme edilip edilmediği tartışmalı. Özellikle de siyasi veya diplomatik çözüm isteyenler, Taliban'ın bölünmesine veya ona düşman aşiretlerden Irak'taki Sünni Sahva güçlerine benzer gruplar oluşturulmasına bel bağlamışken...

Taliban'ın bölünmesi zor. Zira hareket aşiretçi temeller üzerinden kenetleniyor. Dahası, Taliban içinde ılımlı ve aşırılıkçı kanatlar bulunduğu iddiasının doğru olmadığı görüldü. Sovyetler ve Britanyalılar geçmişte aşiret liderlerinin finanse etmeyi ve 'Sahva güçleri'nin oluşturmayı denemişti.

Sonuçlar hayal kırıklığı oldu. Şerefli bir çekilmeyi temin etmek açısından ABD ve Britanya'nın önündeki tek yol Taliban'la diyalog kurmak. Bu seçeneğe gecikmeden başvurmak en iyisi. Tıpkı Irak, Vietnam ve dünyanın başka bölgelerinde yaşandığı gibi... (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 31 Temmuz 2009)

Kaynak: Radikal