Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Sudan lideri el Beşir hakkında savaş ve insanlığa karşı suç işlemekten tutuklama emri çıkarmasının sadece dış dünyada yansıması yok elbet. Asıl etki ülkenin içinde hissediliyor. Sudan harıl harıl Beşir'le ilgili kararı tartışıyor.
***
Ülke olağan-üstü bir hava içinde. Sudan medyası (tabii ki diktatör rejimin baskısı altında) liderlerine methiyeler düzüyorlar, 'halk kahramanları'na bu şekilde muamele edilmesinin 'Sudanlılığı aşağılamak' olduğunu ileri sürüyorlar.
Mevcut durumda başkent Hartum'da konuşulan üç senaryo mevcut:
1) Ülkede olağanüstü hal ilan edilecek. BM görevlileri ülkeden çıkarılacak. Bağımsız sivil toplum örgütleri rahatsız edilecek, seçimler ertelenecek ve Sudan hükümeti uluslararası mekanizmaya meydan okuyacak.
2) Hakkında çıkan karar el Beşir'in pozisyonunu zayıflatacak, partisi içinde güç kaybedecek ve ülkede yeni bir darbe yapılarak Beşir alaşağı edilecek.
3) Her şey eskisi gibi devam edecek. Kararın herhangi bir etkisi olmayacak. Bu yolla uluslararası güçlerin Sudan'da bir etkisinin olmadığı mesajı verilecek.
***
İlk seçenek bir kabus senaryosu. Ancak Sudan hükümeti gücünü ve dikta kabiliyetini kanıtlamak için böyle bir yola gidebilir. Bu da ülkenin iyice dış dünyadan soyutlanması anlamına gelir. Hatta BM'nin uzaklaştırılması ve diğer STK'ların ülkeyi terk etmeye zorlanmaları ile birlikte Beşir yeni kıyım planları bile ortaya atabilir.
***
İkinci seçenek tek arzu edilir şık. Ancak bunun gerçekleşmesi için ülkedeki muhalif güçlerin uluslararası destekle birlikte çalışmaları şart. Böyle bir organizasyon da şimdilik zor görünüyor. Üstelik bunun için Beşir'in halk desteğini kaybetmesi gerek. Oysa destek artıyor. Bir canavardan bir 'halk kahramanı' yaratmaya çalışan Sudan medyası bunu etkili bir manipülasyonla başarma yolunda.
***
Gelelim üçüncü seçeneğe... Bu seçenek uluslar arası denetim mekanizmasına ciddi zarar verir. BM ve dış dünyaya Sudan'ın meydan okuması anlamına gelir ve uluslararası mahkemelerin yaptırım gücünü azaltır. Bu nedenle Sudan'daki mevcut hükümetin kontrol altında tutulması gerek.
***
Bunu başarmak için de Sudan medyasının desteği şart. Ancak o destek pek ortada yok. Yukarıda da bahsettiğim gibi 'zoraki yanlı' medyanın da etkisiyle Beşir'in ülkesindeki popülerliği hızla artıyor. Bu da yukarıdaki ilk senaryonun gerçekleşebileceği anlamına gelebilir. Yani Uluslararası Ceza Mahkemesi tam tersini yapmak isterken Sudan'daki askeri gücü ve baskı mekanizmasını dolaylı olarak güçlendirebilir.
Kukla olacaktı terminatör oldu
Beşir'in liderliğinin enteresan bir hikayesi var. 1989'da Sudan'da darbe hazırlıkları yapılırken bu darbeye liderlik etmesi planlanan isim Tuğgeneral Osman Ahmed el Hasan'dı. Hasan o dönem Sudan ordusunun içindeki İslamcı grubun önderiydi. Ancak darbe gerçekleşmeden birkaç gün önce apar topar görevinden uzaklaştırıldı. Dönemin sivil darbe planlayıcıları onu 'fazla otoriter' bulmuşlardı. Oysa onların aradıkları avuçlarında oynatacakları bir 'piyon lider'di.
***
Bu arayış içinde Beşir'i yeni lider olarak seçtiler. Onu kolayca etki altına alabileceklerini düşündüler. Hatta Sudan'ın eski lideri Hasan el Turabi, Beşir için 'bize Tanrı tarafından gönderilen bir armağan' diyordu.
***
90'ların sonuna kadar da öyle oldu. Beşir hep Turabi'nin gölgesinde kaldı. Ancak daha sonra yavaş yavaş 'gölge adamlık'tan sıyrılıp tek adamlığa oynamaya başladı. Ama doğal bir 'lider karizması' yoktu. Bunu, zalimlikle telafi etmeye çalıştı. Ve böylece 'kukla' olarak getirilen adam bir terminatöre dönüştü.
Kaynak: Akşam