Cumartesi günü, günümüz kapitalizminin nasıl çarpık, azgın ve vahşi bir hal aldığını anlatmaya çalıştım. Tarih boyunca büyük kapitalistlerin, hep ezbere söylendiği gibi 'Hür teşebbüs, hür ticaret, rekabetçi piyasa'dan değil, piyasanın merkezi kumanda güdümünde çarpıtıldığı 'devlet kapitalizmi'nden yana tavır koyduklarını örnekler vererek dile getirdim. Büyük kapitalistler yeni müteşebbislerden, rekabetçi piyasadan ve serbest ticaretten hiçbir zaman hoşlanmadılar. Her zaman liberalizmi boğmak istediler. Devlet ihalelerinden, yatırımlarından, teşviklerinden yana oldular hep. Solcuların da çok sevdiği 'Ekonomiye devlet müdahalesi'nin, gümrük duvarlarının, ticaret kotalarının en büyük savunucusu onlardı. Solcuların 'sosyal' gerekçeleri dolaylı olarak büyük kapitalistleri daha da oligopol haline getirdi. Daha kaliteli ürüne daha ucuza ulaşmak isteyen milyonlarca insan değil, kendi çıkarları önemliydi çünkü. Bu yüzden solcuların ideolojik takıntıları işlerine geldi hep. Sosyal-demokratlar için söylenen 'Zengin sofralarında güler, fakir sofralarında ağlarlar ama son kertede zenginlere yarar sağlarlar' sözü bir gerçeği ifade ediyor maalesef...
***
Ancak sosyal demokrasi ya da demokratik sosyalizmi fikirsel anlamda eleştirsem de, uygar, demokratik ve barışçı yöntemlerle, evrimci bir yolla hedefine ulaşmak isteyen insan hakları ve özgürlükler çerçevesi içinde bir siyasi akım olduğunu kabul ediyorum elbette. Benim bu yazıya konu ettiğim ve daha önce de üzerinde durduğum devrimci ve totaliter sosyalizm. İnsanlık onuruna aykırı bir zihniyetten başka bir şey olmayan totaliter sosyalizm! Totaliter sosyalist rejimler 'İnsanlığı düzeltmek' uğruna resmi rakamlara göre 100 milyona yakın insanı doğrudan katlettiler. Düşünün, 100 milyona yakın insanı...
***
Ernesto Guevara da işte bu barbarlığın ve katilliğin en popüler kahramanı ve simgesi. Sadece kendi anılarını okumak bile işlediği cinayetlerle nasıl gurur duyduğunu, ne kadar gaddar ve acımasız olduğunu anlamak için yeterli. İsteyen üzerine gerilla arkadaşı Regis Debray'ın anılarını da okusun...
Küba dostları haklı...
Totaliter Küba devletinin dostlarının bana yönelik yaptıkları açıklamada söyledikleri gibi insanlık Guevara'yı hep hatırlayacak. Tıpkı Lenin'i, Hitler'i, Stalin'i, Mussolini'yi, Pol Pot'u, Pinochet'i ve Castro'yu hatırlayacağı gibi...
***
Onlar bununla gurur duymaya devam etsinler... Ben yolumdan şaşmam: İnsan hayatını her şeyin üzerinde tutan herkes gibi, ister 'sol' ister 'sağ' adına yapılsın, bütün barbarlıklara karşı çıkmakla yükümlü görüyorum kendimi! 'Devlet ve millet söz konusuysa gerisi teferruattır' diyerek toplu katliamları savunan faşizmi nasıl lanetliyorsak 'Devrim söz konusuysa gerisi teferruattır' zihniyetindeki Guevara'yı da lanetlemek zorundayız. Guevara'nın SS katillerinden özde hiçbir farkı yok! Görüntüde çok daha soylu ve evrensel amaçları zikrettiği için bu zihniyet çok daha tehlikeli üstelik...
***
Yoksulların sömürülmesine, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı mücadele etmek her vicdanlı insanın sorumluluğu olmalı. İşte tam da bu nedenle, soylu bir amaç uğruna soysuzca cinayetler işlediği, vicdansız, barbar ve zalim olduğu için bu totaliter sol zihniyete bu kadar tepkiliyim! Dikkat ederseniz egemen sağcı kapitalistler 'Che kültü'nden hiç rahatsız değiller. Bilakis onu seviyorlar. Bu iğrenç kült üzerinden milyon dolarlar kazandılar ne de olsa. Onun daha da popülerleşmesi için son 20 yılda Amerikan eğlence endüstrisinin kapitalist baronlarının yaptıklarını bir aklınıza getirin... Şayet Che bu vahşi kapitalistlere karşı bir tehdit olsa bu figürü kitlelere pompalarlar mıydı?
***
Vicdan ve akıl sahibi solcu okurlar, lütfen artık büyük tezgahı görün: Che'yi kutsallaştırarak azgın kapitalistlere yardım ve yataklıktan başka bir şey yapmıyorsunuz...