Karikatür krizinde Müslümanların sert tepkisini çeken Danimarka Başbakanı Rasmussen NATO Genel Sekreterliği'ne atanırsa, Batı, Afganistan ve Pakistan'da başarı için ihtiyaç duyduğu kamuoyu desteğini rüyasında görür. Türkiye'yi vetoya başvurmak zorunda bırakmadan başka aday bulunmalı.
Afganistan'daki NATO görevinin yalpalamasıyla, Amerikalı liderler korkutucu gidişatı tersine çevirmenin yollarını arıyor. Anlaşılır biçimde hemen hemen her fikri denemek istiyorlar.
Başkan Obama Afganistan politikasının 'iğneden ipliğe' gözden geçirilmesi olarak adlandırdığı analizin sonucunu beklerken, 12 bin asker daha gönderme kararı aldı. Dışişleri Bakanı Clinton gelecek ay 'Afganistan'da menfaati olan herkesle bir toplantı' için Hollanda'ya gidecek. Clinton NATO üyelerine Afganistan'da katkıyı artırmaları için baskı yapacak, Japonya'dan yardım isteyecek ve ezeli rakip İran'dan tavsiye duymaya tenezzül edecek.
Bunların Taliban isyanının yayılmasına karşı ilerleme sağlayıp sağlayamayacağı muğlak. Ancak bu krizi yatıştırmaya yardım edebilecek herşeyi yapmaya değer. Mantıklı olan da bölgeyi daha fazla istikrarsızlaştıracak bir şey yapmamaktır. NATO'nun, milyonlarca Müslüman'ın başka herhangi bir Avrupalı'dan çok daha fazla nefret ettiği bir şahsiyeti, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'i genel sekreterliğe atamaya hazırlanması da bu yüzden akıl almaz. NATO, bir Kopenhag gazetesi Hazreti Muhammed karikatürlerini yayımlayıp Müslüman dünyada infial yarattığında Rasmussen'in Danimarka lideri olduğunu unutmuş gibi. 11 Müslüman ülkeden elçiler kabaran öfkeyi yatıştırma yollarını tartışmak için görüşme talep ettiğinde Rasmussen tarafından geri çevrilmişti. Bundan kısa süre sonra elçilerin endişe ettiği şiddetli protestolar patlak verdi. Pek çok kişi öldü. Birkaç ülkedeki Danimarka elçilikleri saldırıya uğradı ve yakıldı.
Danimarka'da bu karikatürlerin yayımlanması basın özgürlüğünün kötüye kullanılması mıydı? Karikatürler ırkçı mıydı? Bu sorular geçmişte kaldı. NATO'nun endişe etmesine gerek yok. Ama NATO bu skandalla doğrudan bağlantılı olan Rasmussen'in genel sekreter olması gerektiğine karar verirse, Afganistan ve Pakistan'daki görevin başarısı için kritik önemi haiz olan kamuoyu desteğini kazanmayı nasıl bekleyebilir? Böyle bir seçim, Müslümanların NATO'dan iyice uzaklaşmasına birliğin diğer tüm adımlarından çok daha fazla yol açacaktır. Bu atama hazırlığı, birliğin gerçeklikle tüm temasını yitirdiğini ortaya koyar. Mesele Rasmussen'in vasıfları değil; esas mesele onun bu göreve getirilmesinin dünyanın en fazla patlamaya hazır bölgesinde nasıl algılanacağı.
Tarih, bir isyanla başa çıkmanın en iyi yolunun (isyancıların düşman olduğunu göstermek üzere) onları nüfustan tecrit etmek olduğunu gösterir. Rasmussen'i Afganistan'da isyan karşıtı savaş yürüten birliğin başına atamak kesinlikle ters tepki yaratır. Bu atama, NATO'nun en üst makamını çok sayıda Müslüman'ın sövdüğü birisine seve seve teslim ettiği mesajını gönderir. Afganistan'da NATO'nun çirkin yüzü haline gelen saldırgan bombardımanların üzerine bu atama Taliban ve Pakistan'daki Kaideli müttefikleri için görkemli bir hediye (adam toplama aracı) olacaktır. Taliban ve Kaide Rasmussen'in atanmasını NATO'nun İslam düşmanlığıyla idare edildiğinin kanıtı olarak tanımlayacaktır. Çok sayıda insan da buna inanacaktır.
Bu ne anlama gelir? Bu atama zaten Afganistan ve Pakistan'ı kül etmekle tehdit eden alevlerin üzerine benzin dökmek gibi olur. Tek Müslüman NATO üyesi olan Türkiye, bu atamaya kırmızı bayrak kaldırdı ve daha iyi bir aday bulunması uyarısı yaptı. Türkiye bu seçimi veto hakkına sahip ama buna başvurmak zorunda kalmamalı. Obama ve müttefikleri akıllarını başlarına alıp milyonlarca Müslüman tarafından nefret ediliyor olma engeliyle göreve gelmeyecek bir genel sekreter seçmeli. (New York Times'ın eski Ortadoğu büro şefi, 25 Mart 2009)
Kaynak: Radikal