2009 sona ererken Türkiye iyi haberlerin kötüye döndüğü ülkeler listesinin yukarılarında görünüyor. Ülkenin son yıllarda yakaladığı siyasi istikrar ve açık yatırım ikliminin odağında Başbakan Tayyip Erdoğan ve ılımlı dindar AKP'sinin popülerliği vardı. İktidara 2002'de gelen AKP beş yıl sonra bir düzineden fazla partinin katıldığı seçimleri yüzde 47'ye yaklaşan bir oy oranıyla kazanarak reformlara ve yabancı yatırıma sekte vurabilecek bir koalisyon ortağı olmadan yönetme imkânı elde etti.
Fakat yavaşlayan ekonomi ve yüksek işsizlik AKP'nin destek oranını yüzde 32'nin altına düşürdü ve parti ülkenin en kararlı laikleriyle (önde gelen muhalif siyasetçiler, ordunun üst kademesi, medyanın önemli bir bölümü ve ülkenin en güçlü işadamlarından bazıları) giderek tatsızlaşan bir sürtüşme yaşıyor. AB'yle üyelik müzakereleriyse neredeyse durmanın eşiğinde.
İşler geçen hafta daha da kötü bir hale geldi, zira Anayasa Mahkemesi ülkenin başlıca Kürt partisini kapatma ve 37 üyesini beş yıl siyasetten men etme kararı aldı. Karar AKP'nin zaten pek yolunda gitmeyen 'demokratik açılımı'nı ıskartaya çıkarttı. Bu açılım, 2011 ortasında düzenlenecek seçimler öncesi AKP'nin Kürt azınlık arasında düşüşe geçen popularitesini artırmak ve AB sürecini rayında tutmayı sağlayacak reformların teşvik edilmesini amaçlıyordu. Mahkeme kararı küskün Kürtlerin şiddetini tetiklerse, hükümet kendisini 'terörize yumuşak' davranmakla suçlayacak olan milliyetçilerin tenkitleriyle de karşılaşabilir.
AKP muhafazakâr dindar çevrelerin basıncını da hissediyor. Saadet Partisi, AKP'nin kendilerine yönelik vaatlerini yerine getirmemesinden rahatsızlık duyan ve üst düzey AKP yetkililerinin karıştığı bir dizi yolsuzluk skandalına tepki gösteren dindar seçmenlerden destek buluyor.
Ülke siyasetindeki hâkim güç hâlâ AKP, fakat son attığı adımlar siyasi yelpazenin her tarafından tepki görüyor. Gelecek seçimlerin AKP'yle laik karşıtları arasında her tür gerilimi tetikleyeceğini biliyorduk ama AKP'nin gelecek yıl ekonomik reformun arkasındaki itici gücü sağlayan ve ülkenin geleceği açısından çok ihtiyaç duyulan yabancı yatırımı cezbeden tek parti iktidarına nokta koyup koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalması giderek daha muhtemel hale geliyor. (Avrasya Grubu başkanı, 17 Aralık 2009)
Kaynak: Radikal