Bu hikâyeyi nereden çıkardılar?' Der Spiegel dergisinin Suriye'yi Lübnan cumhurbaşkanı Refik Hariri suikastı suçlamasından kurtarıp, suçu Hizbullah içindeki 'özel güçlere' atan iddiasına Lübnan'la ilgili Uluslararası Mahkeme tarafından hızla verilen yanıt böyleydi... Bu soruya İsrail de hızla yanıt verdi.
Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman sanki mahkemeden fiilen bu yönde bir karar çıkmış gibi iddianın doğruluğunu derhal teyit etti. Ardından, uluslararası toplumdan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın güç yoluyla tutuklanmasını istedi. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'sa daha az düşmanca fakat daha kurnaz davranarak, Lübnan halkına 'dersler çıkarma' çağrısıyla yetindi.
O halde hikâye A'dan Z'ye Tel Aviv'de üretildi. Dolayısıyla bu basın 'ürününün', çöp sepetine atılmak dışında hiçbir değeri hak etmeyen bir Mossad istihbaratından ibaret olarak görülmesi mümkündü. Ne var ki, bu suçlamanın içeriği ve zamanlaması konunun enine boyuna incelenmesini, dahası uyarı çanlarının çalışmasını gerektiriyor.
Buz dağının görünen kısmı
Şam'ı beraat ettiren ve Hizbullah'ı suçlayan iddia, Suriye-Hizbullah ve dolayısıyla Suriye-İran koalisyonunu bozmayı hedefleyen uluslararası projenin parçası, başlangıcı veya uzantısı olabilir. Bu hedefi gerçekleştirmek için Lübnan'dan ve Hariri suikastından daha iyi bir araç var mı? Zamanlama da daha az önemli değil. İddia ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Beyrut'a parlamento seçimlerinden günler önce yaptığı ve Hizbullah liderliğindeki 8 Mart Grubu'na karşı Hariri akımı liderliğindeki 14 Mart Grubu'nun yanında yer almayı hedefleyen müstesna ziyareti sonrası gündeme geldi. Hizbullah'ın seçimde az farkla da olsa çoğunluğu kazanması uzak bir ihtimal değil.
Dahası, Der Spiegel'in iddiasının İbrani devletinin Lübnan'a yönelik istihbarat saldırısıyla eşzamanlı geldiğini unutmayalım. Bu istihbarat saldırısı sadece Hizbullah hakkında bilgi toplanmasını değil, Hizbullah'a karşı söylentiler yayılmasını, büyük güvenlik operasyonlarında bulunulmasını ve bu operasyonların Hizbullah'ın bazı müttefiklerine dayandırılmasını da içeriyor.
Daha az önemli olmayan bir nokta daha var: İsrail şu günlerde İran-Amerikan diyaloğunun Washington'ın çıkarına olacak bölgesel anlaşmalarla sonuçlanma ihtimalinden, bunun karşılığında ABD'nin İran'ın nükleer gücünün tanınmasına onay vermesinden ve İran'la güç yöntemiyle değil, 'kontrol altına alan bir mantık'la ilişki kurmasından endişe duyuyor. Dolayısıyla İbrani devleti bu ihtimali ortadan kaldıracak veya zayıflatacak her şeyi yapacak. Bu amaca, Lübnan'daki şartların doğrudan İsrail saldırısıyla veya iç savaşı tutuşturarak patlatılmasından daha iyi ne hizmet edebilir? Her iki yolla da İran ve ABD Lübnan topraklarındaki cepheleşmeye çekilecek.
Bütün bu veriler Der Spiegel'in iddiasının hedeflerini ciddi biçimde ele almayı gerektiriyor. Zira bu iddia, İsrail'in bölgeye, Lübnan'a ve hatta belki ABD'ye yönelik büyük sürprizleri ve planlarıyla dolu suyun altında gizlenen buz dağının görünen kısmından ibaret olabilir. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 26 Mayıs 2009)
Kaynak: Radikal