Albay Muammer Kaddafi beş yıl önce Libya'nın gizli nükleer ve kimyasal silah programını sona erdirme kararıyla doğruyu yaptı. O zamandan beri o ve yardımcıları bu kararın karşılığını yeterince almadıkları konusunda durmadan şikâyet ediyor.

Geçen hafta Libyalı yetkililer ABD'nin konvansiyonel silah satışı, sivil nükleer işbirliği ve kimyasal silahların imha edilmesine yardım gibi sözlerini tutmadığını anlattı. Dışişleri'nin Libya'nın insan hakları ihlallerini raporlarına dahil etmeyi sürdürmesinden incindiklerini de aktardılar. Bunlar geçmişteki Libya terörünün kurbanları ve albayın keyfi yönetiminde (rutin işkence, kayıplar ve siyasi parti faaliyetlerinin yasaklanması) nefes alamayanlar açısından saldırgan şikâyetler.

Kaddafi'nin silah programlarından arınma kararı, baskıları hafifletmeyi amaçlayan genel bir yeniden konumlanışın parçasıydı. Trablus 1988'de bir Pan Am uçağının bombayla düşürülmesindeki sorumluluğunu ve 270 kurbanın ailelerine tazminat ödemeyi geç de olsa kabul etti.

Trablus uluslararası toplumun rehabilitasyonu için belirlediği şartları yerine getirdi ve ödüllendirildi. 2004'te ABD ekonomik yaptırımları kaldırdı. İki yıl sonra Libya'yı terörist ülkeler listesinden çıkarıp diplomatik ilişkileri yeniledi. Fransa Libya'ya sivil nükleer reaktörler satmayı kabul ettiğinde ABD itiraz etmedi veya engel çıkarmadı.

Kimyasal silah imhasına yardımı iptal eden de ABD değil, maliyet ve borç koşullarından şikâyet eden Libya'ydı. Libya elbette tüm maliyeti ödemeyi kaldırabilir ve ABD de sınırlı fonlarını silahların güvene alınması ve imha edilmesi için seferber edebilir. Libya'nın ABD'den savunma ve nakliyeyle ilgili ekipman almaya hakkı var ve Pentagon bu tür satışları görüşmeye hazır olduğunu açıkladı. Libya ABD'nin insan hakları ihlallerinden dem vurmaktan vazgeçmesini istiyorsa yapması gereken tek şey ihlal etmekten vazgeçmek.

Diğer ülkelerin, bilhassa da İran'ın Libya'yı örnek alıp nükleer silah hırsını kenara bırakmasını umarız. ABD ve müttefikleri bu ülkelere iyi niyetle önerilebilecek değerli ekonomik, diplomatik ve güvenlikle ilgili imkâna sahip. Bu öneriler kabul edilirse, önerenlerin yükümlüklerini yerine getirmesi gerekiyor. Fakat büyük teklifler, açık çek veya insan hakları ihlallerine sessiz kalınması anlamına gelmiyor. (Başyazı, 15 Mart 2009)

Kaynak: Radikal