Kerkük'e sessizce bir diplomat gönderen Obama, Kürt-Arap anlaşmazlığının Irak'ı bölebilecek kadar derin bir fay hattı olduğunun farkında. ABD Kürtlerin ayrılmasını veya Kerkük'ün onların kontrolüne geçmesini kabul etmeyeceğini açıkça ortaya koyup, Arapları da uzlaşmaya ikna etmeli
ABD Dışişleri dört ay önce kıdemli diplomatı Alan Misenheimer'ı, sessiz sedasız Irak'ın ihtilaflı petrol zengini Kerkük kentine gönderdi. Irak'ın parçalanmış siyasetine artık çok fazla bulaşmak istemeyen Obama yönetimi için zekice bir karardı bu. Belli ki ABD, Kürt bölgesel yönetimiyle Şii Arap hâkimiyetindeki merkezi hükümet arasında toprak, petrol ve merkezin gücü konularında yaşanan anlaşmazlığın bugün Irak'taki en tehlikeli fay hattı olduğunu gördü. Bu ihtilaflar çözülecekse veya yeni bir iç savaşı tetiklemesi önlenecekse, ABD'nin mahir ve sürekli dahli gerekiyor.
Hem Kürtler hem de Araplar Kerkük'te hak iddia ediyor. Bu da federal karar alım sürecini karmaşıklaştırıyor, zaman zaman felç ediyor. Anayasa gereğince Kerkük'ün geleceğine dair yapılması öngörülen referandum sürekli erteleniyor çünkü Bağdat bunun Kürt kontrolünü resmileştirmesinden korkuyor. Temmuzda Kürtler, Kerkük üzerinde tek taraflı kontrol ihdas edecek bölgesel bir anayasa için referandum yapmanın eşiğinden döndü. Bu süreçte Kürt ve Arap birlikleri karşı karşıya geldi. Kaide bağlantılı Sünni Arap aşırılıkçılar bu gerilimleri suiistimal etmeye pek hevesli.
Seçim pazarlıkları zorlayacak
Durum kendi haline bırakılacak gibi değil. ABD Kürtlerin ayrılmasını veya Kerkük'ün onların eline geçmesini kabul etmeyeceğini, böyle bir durumun Amerikan desteğinin sonu anlamına geleceğini açıkça ortaya koymalı. Bağdat'sa ihtilaflı bölgeye dair iyi niyetli müzakereler yürütmeli ve Kürtleri petrol gelirinden eşit pay alacakları konusunda temin etmeli. Kürtler de bölgenin bütün petrol gelirini kontrol etme hayallerinden vazgeçmeli.
Körfez savaşından beri ABD Kürtlerin baş savunucusu, yeri geldiğinde de imkân sağlayıcısı konumunda. NATO Kürtleri Saddam Hüseyin'den korumak için uçuşa yasak bölge uygulamasını devreye soktu ve Kürtlerin özerk bölgelerini inşa etmesine yardım etti. 2003'teki işgalde Bush yönetimi peşmergeleri taşeron güç olarak kullandı ve 1991'deki bölgesel sınırın ötesine genişlemesine yeşil ışık yaktı.
Resmi olarak üç eyaleti kontrolü altında tutan Kürt yönetimi bölgesel sınırın hemen ötesindeki üç eyaletteki kent ve kasabaları da istiyor. ABD'- nin muharip birlikleri çekmek için belirlediği son tarih olan Ağustos 2010 yaklaştıkça bu hak iddiaları daha ısrarcı hale geliyor. Bu tarihe sekiz ay kalmışken ABD'nin Kürtlerle Irak'ın kalanı arasındaki gerilimleri azaltmak için yapması gereken çok şey var. En önemli bazı meseleler şöyle sıralanabilir:
2010 SEÇİMİ: ABD Iraklıların ihtilafları bırakıp seçimler için gereken yasayı kabul etmelerini sağlayana dek akla karayı seçti. Seçim demokrasi için kilit bir sınav ve ABD'nin öngörülen tarihte çekilmesi için bir zorunluluk niteliği taşıyor. Amerikalı yetkililer, seçim sonrası anlaşmaları zora sokacak etnik temelli dışlayıcı seçim kampanyaları yürütmemeleri konusunda Iraklı siyasetçilere baskı yapmalı.
2005 seçimlerinden sonra Iraklıların hükümet üzerinde anlaşması sekiz ay sürdü. Uzmanlar Kürt liderlerin, başbakanı ve yardımcılarını belirleyecek bir anlaşmanın parçası olarak Kerkük'le ilgili taviz isteyeceğini tahmin ediyor. Irak'ın siyasi sistemi bugün daha güçlü, fakat bu kritik aşamada ABD yine de ikna etme ve gerekirse Iraklıları hükümet kurmak yönünde zorlama mesaisine hazır olmalı.
KERKÜK: Saddam'ın korkunç saldırıları Kürtlerde büyük güvensizlik yarattı. Saddam binlerce Kürt'ü ve diğer azınlıkları zorla sürdü ve yerlerine Arapları yerleştirdi. Bu Kürtlerin üç sınır eyaletinde (Kerkük, Ninova ve Diyala) bulunan bir düzineden fazla ihtilaflı kasabayı otomatikman hak etmesi anlamına gelmiyor. En büyük ihtilaf konusu, etnik çeşitliliğe sahip Kerkük ve aynı adı taşıyan eyalet.
Nisanda olası çözümlere dair bir rapor hazırlayan BM Iraklı yetkililere brifing verdi; çözümlerden biri de Kerkük'ün Kürtler, Araplar ve Türkmenlerce yönetilen özerk bir bölge olmasıydı. Rapor, hararetli ortam göz önüne alınarak kamuoyuna açıklanmadı ve Amerikalı yetkililer seçim öncesi ciddi müzakere ihtimali olmadığı kararına vardı. Bu yetkililer şimdi bütün taraflara ihtilafın çözülmesi yönünde muteber bir süreç başlatılması konusunda baskı yapmak için elini çabuk tutmalı. Kerkük'te erken bir anlaşma imkânsızsa, Bağdat, Kürtler ve ABD belki BM öncülüğünde bir yönetim süreci üzerinde düşünmeli. Referandum ancak müzakereyle bulunmuş bir çözümü onaylamak için yapılmalı.
MUSUL: Bir diğer sıcak nokta Ninova eyaleti ve başkenti Musul. Kürtler burada güçlü bir azınlık ama Sünnilerin 2005'teki yerel seçimi boykot etmesinin ardından hükümetin kontrolünü kazandılar. Bundan önce bile Kürt Bölgesel Yönetimi birçok köyde peşmergenin yönettiği güvenlik büroları kurarak 'geri döndürülemez koşullar' yaratmaya çalıştı. Ninova'da işlerin rengi bu yıl değişti, zira Sünniler eyalet seçimlerine katılıp belediye meclisinin çoğunluğunu elde etti.
Seçimden ikinci çıkan Kürt bloğunu tüm görevlerden aldılar. O zamandan beri gerilim artıyor. ABD ve BM arabuluculuk çabalarını artırmalı. Arap kontrolündeki bölgesel yönetimler Kürtlere ve diğer azınlıklara iktidardan meşru bir pay vermek zorunda.
PETROL: Toprakla ilgili ihtilafların arkasında bir yığın tarihsel mesele var, fakat işin ucunda bir sürü para da var. Bağdat iki yıldır iki hayati önemde yasayı kabul etmeyi beceremedi - ilki petrol kaynaklarının yönetimi için kurallar belirmemek, diğeri de Bağdat'la bölgeler arasında petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda bir formül bulmak. Irak petrol ihraç etmeyi sürdürüyor, fakat petrol anlaşmaları için yasal çerçevenin yokluğunda üretimi artırmak için gereken yabancı yatırımı çekemiyor. Kürdistan dahil bölgeler petrol gelirlerinden pay alıyor ama bütün taraflarda güvensizlik had safhada.
Kürtler 30'dan fazla petrol anlaşması için pazarlığa oturarak Bağdat'ın kontrolüne meydan okudu ve Bağdat bölgede petrol çıkaran uluslararası şirketlere ödeme yapana dek petrol ihracını durdurarak ihtilafı tırmandırdı. Merkezi hükümet para ödemeyi reddediyor çünkü Kürdistan'ın imzaladığı anlaşmaları yasal saymıyor. Bir çözüm üzerinde uzlaşılması, Irak'taki etnik gruplara kaynaklardan alacakları pay konusunda kesinlik sunmak ve ülkeyi parçalayabilecek tepkileri yatıştırmak bakımından öncelik taşımalı.
SİLAHLAR: ABD çekilebilmek için Irak ordusunu yapılandırmayı sürdürmeli. Irak'ın bu tehlikeli bölgede kendisini savunabilmesi lazım. Fakat bu yöndeki her çaba Kürtlerin hedef olabileceklerine dair korkularını besleyecek. ABD vereceği teçhizatın hiçbir Iraklı'ya karşı kullanılmayacağı garantisi almakta ısrarcı olmalı.
Iraklı liderler bu meselelere mümkün olduğunca çabuk çözümler bulmalı. ABD diplomatik gücü sahadaki birliklerce hâlâ desteklenirken bu anlaşmaları kotarmak için sıkı mesai yapmalı. ABD'nin başlıca hedefi, birlik içinde, egemen ve demokratik kalma şansı bulunan bir Irak bırakacak düzenli bir çekilmeyi gerçekleştirmek olmalı. Washington bu hedefe ulaşmak için Kürtlerin işbirliğini bütün gücüyle talep etmeli. (Başyazı, 18 Aralık 2009)
Kaynak: Radikal