Amerikalı muharip birliklerin kent merkezlerinden civar bölgelere çekilmesi, Irak'ta egemenliğe giden yolda bir dönüm noktasını ve ülkenin geleceğini garantiye almak konusunda kaydedilen ilerlemeye dair bir işareti ifade ediyor. Mayıs 2007'de ABD'nin 'askeri takviyesi' stratejisi devam ederken Irak'ta 126 ABD askeri ölmüştü; geçen ay bu sayı 25'ti. Irak birlikleri açısından rakamlar 197'ye 39. Iraklı sivil ölümleri içinse 2600'e 340.
ABD kentlerde askeri eğitim vermeyi sürdürecek, fakat güçlerinin merkezler-den çekilmesi, Başbakan Nuri Maliki'nin deyişiyle, "Iraklıların artık kendi güvenliklerini sağlamaya ve iç işlerini yönetmeye muktedir olduğuna dair dünyaya bir mesaj gönderecek".
Irak devleti de parçalanabilir
Ancak daha çekilme tarihi olan 30 Haziran biter bitmez, Irak'ın daha az ABD yardımıyla zorlu bir yolculuğa hazırlanması gerekiyor. Kaide hâlâ pusuda. Fakat belki daha önemlisi, uzun bir mazisi olan Kürt-Arap ihtilafından kaynaklanan çözülmemiş 'Kürt sorunu'.
Arap olan Maliki'yle kuzeydeki yarı özerk Kürt Yönetimi arasındaki gerilim, bir yıldır hatırı sayılır biçimde tırmanı-yor. Gerilim temel önemi haiz meselerle ilgili: Ulusal birlik, petrol zenginliği ve Bağdat'la bölgeler arasındaki güç dengesi. Çözülmemiş bırakılırsa (veya daha kötüsü tahrik edilirse), Kürt-Arap bölünmesi Irak devletini de parçalayabilir. Sorunun odağında geniş bir ihtilaflı toprak parçası var. Geçen ağustosta Kürt yönetimindeki Hanekin kentinde Iraklı ve Kürt güçler arasında çatışma, ancak Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'yle Maliki arasındaki doğrudan müzakereyle önlenebildi.
Toprak ihtilafının en önemli unsuruysa, ülkenin bilinen rezervlerinin yüzde 20'sini içeren petrol yatağının
hemen yanındaki Kerkük. Kürtler Kerkük'ü tarihsel olarak kendilerine ait sayıyor, fakat şu an kentte Kürtler, Türkmenler, Hıristiyanlar ve Araplardan oluşan karışık bir nüfus yaşıyor. Arapları bölgeyi istila etmeleri için Saddam Hüseyin göndermişti. Irak Anayasası Kerkük'ün statüsünün referandumla belirleneceğini söylüyor, fakat oylama sürekli erteleniyor.
Kerkük Irak'taki son derece bölücü olan iki başka meseleyle doğrudan bağlantılı: Merkezi hükümetin
kontrolü ve petrol-doğalgaz geliri. Anayasa her iki hususta da geniş parametreler ortaya koyuyor ve bu çerçevede bölgelerin hatırı sayılır gücü var. Bölgelerin hukuku, federal hükümetin kesin kontrolü dışında kalan kesimlerde baskın çıkıyor - bu, petrol ve doğalgazın yönetimi için de geçerli.
Fakat Maliki'yle destekçileri anayasayı Bağdat'a daha fazla güç verecek biçimde değiştirmek istiyor. Ulusal seçim ocakta yapılacak ve Maliki ülkeyi bir arada tutacak gücün yanı sıra kontrole sahip olduğunu göstermek istiyor. Sözgelimi Maliki'ye bağlı petrol bakanlığı, uzun zamandır tartışılan hidrokarbon yasasının meclisten geçmesini beklemeden, petrol ve doğalgaz yataklarının (Kerkük yakınında olanlar da dahil) yabancı şirketlere ihaleye çıkarılmasına karar verdi.
Geçen hafta Amerikalı Tümgeneral Robert Caslen'ın bu gazeteye, Kürt-Arap ihtilafına konu olan bölgelere ilave güç yerleştireceğini söylemesi cesaret verdi. Caslen'a göre ABD Kürt askeri liderleriyle Irak hükümet güçleri arasında diyaloğu teşvik edebilir. ABD bu bölünmeyi dikkatle takip etmeli. Fakat nihayetinde Kürt sorunu, Iraklıların kendi başlarına çözmesi gereken bir sorun. Ve bu siyasi süreç üzerinden yapılmalı. Bir grubun idaresini diğerine dayatmasının nelere yol açtığına hemen kapı komşusu olan İran'da tanık olduk. (Başyazı, 29 Haziran 2009)
Radikal